Osmanlı dönemi eserleri tapu senetimizdir
TC Vakıflar İdaresi Genel Müdürlüğü ve Kıbrıs Vakıflar İdaresi tarafından düzenlenen proje çerçevesinde Girne Kapısı’ndan başlayan “Alternatif Bir Rota: Vakıf Şehir Lefkoşa Etkinliği”nin açılışı yapıldı.
TC Vakıflar İdaresi Genel Müdürlüğü ve Kıbrıs Vakıflar İdaresi tarafından düzenlenen proje çerçevesinde Girne Kapısı’ndan başlayan “Alternatif Bir Rota: Vakıf Şehir Lefkoşa Etkinliği”nin açılışı yapıldı.
Benter: Korumak ve yaşatmak istiyoruz
Vakıflar İdaresi İbrahim Benter, bugün, Kıbrıs Vakıflar İdaresinin 447. Yılını ve Evkaf’ın İngiliz İdaresi’nden Kıbrıslı Türklere geçişinin de 62. yılını kutladıklarını belirterek, mallarını vakfetmiş ataları ve mücadele ederek idaresini alanları şükranla andı.
Özünde paylaşmak ve iyilikte yarışmak olan vakıf medeniyeti hayatın her alanında olduğu gibi mimarlık ve bayındırlık anlayışıyla da şehirlerde okul, kütüphane, bedesten, cami, han, hamam gibi topluma hizmet eden alanların da inşa edildiğini vurgulayan Benter, Lefkoşa surlar içinin de bu nedenlerle zengin bir vakıf şehri olduğunu belirtti.
Benter, sadece Lefkoşa surlar içinde vakıflar idaresine ait 1200’den fazla kültürel miras kapsamında vakıf binası olduğunu söyleyerek, vakıf değerlerini korumak ve yaşatmanın en büyük hedefleri olduğunu ifade etti.
TC Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Kıbrıs Vakıflar İdaresi işbirliğinde kültür turizmine katkı sağlayacak bir proje hazırlayarak farklı paydaşlarla KKTC’de alternatif lokasyon oluşturduklarını anlatan Benter, adaya gelen turistlere oluşturulan bu turist rotasında Vakıf Kültür varlıklarıyla birlikte diğer
Ertem: Olumlu sonuçlar bekliyoruz
Türkiye Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem de, bugün Kıbrıs’a farklı bir bakış açısı sunmak için birarada olduklarını belirterek, 1571’den beri vakıfların burada hizmet verdiğini hatırlatarak, TC Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak 2010 yılından sonra Kıbrıs Vakıflar İdaresiyle iyi ilişkiler içerisinde olduklarını söyledi.
İlk olarak İslam Eserleri Müzesi’nin, ardından Dükkânlar Önü Camisi’nin restorasyonuyla ve devam eden projeler çerçevesinde Kıbrıs Vakıflar İdaresiyle bir paylaşım içerisinde olduklarını belirten Ertem, aynı zamanda Kıbrıs Vakıflar İdaresi’nin yeniden yapılanması ve sosyal yardımlarla vakıflar arşivinin digital hale getirilmesi projesi sayesinde de iyi ilişkiler içerisinde bulunduklarını ifade etti.
Çavuşoğlu: Müslüman Türk kimliğinin adadaki en önemli belgesi
TC Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, şubat ayının son günlerinde Ankara’da tanıtımını yaptıkları Vakıf Şehir Lefkoşa tur programının açılışını gerçekleştirmek için toplandıklarını anımsatarak, “Bundan sadece 150 önce topraklarının yüzde 14’ü vakıf mülkü olan Kıbrıs’ta ecdadımızın asırlar boyunca nadide bir nakış gibi işlediği vakıf eserlerinin gelecek nesillere tanıtılması ve turizm destinasyonları haline getirilerek KKTC ekonomisine de destek olmayı amaçladığımız projemizin açılışını gerçekleştiriyoruz” dedi.
Vakıf medeniyetlerini ihya etmenin en temel hedeflerinden birisi olduğunu belirten Çavuşoğlu, insan onurunu yüceltmeye dayalı bir vakıf anlayışı taşıdıklarını ve bu anlayışın, kuşları, garibanı, hastayı, kimsesizleri de düşündüğünü söyledi.
Çavuşoğlu, Kıbrıs’taki Osmanlı Vakıflarının varlığının ve bunlara ait kültür varlıklarının dimdik ayakta durmasının Kıbrıs Türkü’nün haklı mücadelesinde Müslüman Türk kimliğinin adadaki en önemli belgesi olduğunu kaydetti.
Yürütülen müzakerelerde de vakıfların tüm belge ve eserlerle varlığının en güçlü argümanlardan ve teminatlardan olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, yapılan tüm anlaşmalarda Vakıf mallarının devredilemeyeceği ve Vakıflar hukukuna göre yönetileceğinin de yer aldığını anlattı.
Erhürman:Çıkar amaçlı kullanılmamalı
Başbakan Tufan Erhürman ise, Vakıflar konusunda önemli bulduğu birkaç noktaya işaret etmek istediğini söyleyerek, vakıfların bir miras değil emanet olduğunu vurguladı ve herkesin de bu bilinçle hareket etmesini temenni etti.
Vakıfların mantığında çoğu zaman bir kamu yararı yattığının hiçbir zaman unutulmaması gerektiğine de işaret eden Erhürman, Vakıfların kişisel çıkar amacıyla vakfedilen mallardan oluşmadığına, bu doğrultuda bugün de Vakıf Mallarının kişisel çıkar amaçlı kullanılmaması ve kullandırılmaması gerektiğinin altını çizdi.
Erhürman, alternatif bir rota kavramının çok hoşuna gittiğini ve bu fikrin yaratıcılarını tebrik etmek istediğini söyleyerek, “çünkü nedense Kıbrıs’ın kuzeyinde özellikle turizm alanında alternatiflere ve bunların var olduğunun vurgulanmasına ihtiyacımız var” dedi.
Hükümet olarak belli bölgeleri alternatif turizm açısından seçtiklerini belirten Erhürman, son dönemde maalesef özellikle Türkiye’de, arzu etmedikleri şekilde turizm alanında sadece Casinolarla tanındıklarını ve bu nedenle alternatif rotaların varlığının dünyada ve Türkiye’de tanıtılmasının son derece önemli olduğunu belirtti.
Erhürman, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki basın mensuplarına çağrıda bulunarak “Elbette bizim de eksiklerimiz var ama KKTC’deki alternatif turizm rotaları yeterince bilinmiyor ve tanınmıyor bunun için ciddi desteğe ihtiyacımız var” dedi.
Uluçay: Adım atmaya devam edilecek
Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay ise, Vakıf Şehir Lefkoşa projesinin özelde Lefkoşa genel de ise ülke turizmi için önemli bir açılım olduğunu kaydetti.
Ülkedeki turizm faaliyetlerinin alternatif bir rotayla yeni bir açılım yapılmasının önemine işaret eden Uluçay, Vakıflar İdaresi’nin ülkenin en eski ve kuruluşlarından olduğunu ve kültürel mirasın korunarak tarihi yerlerin değerlendirilmesinde çeşitli adımlar attığını ve buna devam edeceğini belirtti.
Akıncı: Lefkoşa, medeniyetlerin buluşma yeri
Kıbrıslı Türk lider Akıncı ise, her şeyin düşüncede başlayıp eyleme dönüştüğünü ifade ederek, “Öncelikle, bu güzel düşünceyi beyinlerinde canlandıranları, sonra da eyleme dönüştürenleri kutluyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilgili bakanlık ve kurumlarıyla işbirliği içerisinde bu güzel etkinliği planlayan Vakıflar İdaremize ve yöneticilerimize de ayrıca teşekkür ediyorum” dedi.
Kıbrıs ve özellikle Lefkoşa’nın, bir medeniyetler buluşmasına sahne olan bir yer olduğunu, geçmişinde kanlı savaşlar da olduğunu ama artık insanlığa sunabileceği güzel miraslarının bulunduğunu aktaran Kıbrıslı Türk lider Akıncı, Lefkoşa’da 14 yıl belediye başkanlığı görevi yaptığını anımsatarak, Lefkoşa Surlariçi’nin, tarih ve medeniyetlerin buluştuğu bir mekan olduğunu ifade etti. Akıncı, şöyle devam etti:
“Hemen yanı başımızda Girne Kapı ve etrafını çevreleyen surlar var. Bunlar, Osmanlı’nın aşarak Lefkoşa’yı zapt ettiği Venedik Surları ve burçları. 11 adet burcun süslediği, bu surların çevrelediği Lefkoşa’nın hemen hemen yarısı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarında, diğer yarısı güneyde kaldı. Venedikliler’den önce Luzinyanlar vardı. Venedikler’den sonra Osmanlı İmparatorluğu burada 300 yılı aşkın bir süre hakimiyetini sürdürdü. 1878’de İngiliz İmparatorluğu Ada’ya geldi, önce kiracısı, sonra sahibi oldu. 1960’dan sonra da ortaklık cumhuriyeti ve ondan sonraki yakın tarihteki gelişmeleri biliyorsunuz.”
Kıbrıslı Türk lider Akıncı, Kuzey Lefkoşa’da Surlariçi’nde Osmanlı Dönemi’nden kalan çok değerli eserler olduğunu ifade ederek, bu eserlerin korunması ve yaşatılması için çok büyük uğraş ve emek veren birisi olarak, bugün yaşanan gelişmeden çok büyük mutluluk duyduğunu dile getirdi.
Yürüyüş güzergahı üzerinde bulunan Büyük Han’ın Lefkoşa’nın tam bir odak noktası haline geldiğini, yerli ve yabancı nüfusun, burada vakit geçirdiğini belirten Kıbrıslı Türk lider Akıncı, “Ben de dün iki saatimi burada geçirdim. Her dilden, her dinden insanlar oradaydı. Büyük Han’ın bu hale gelebilmesi için neler çektiğimizi de ben bilirim. Bunun altını da çizmek isterim; yıllarca bakımsız kaldı, ha yıkıldı ha yıkılıyordu, bu eserin kurtarılabilmesi için neler çekildi” diye konuştu.
“Varlığımızın tapu senetleri”
Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı, şöyle devam etti:
“Osmanlı döneminde kalan eserler, bizim bu Ada’daki varlığımızın tapu senetleridir. Her şey insanlığın ortak malıdır, kültürel anlamda hepsine sahip çıkmamız lazım ama bu topraklarda Kıbrıslı Türkler vardır, onlar bu topraklarda yüzyıllardır vardırlar, mevcutturlar diyebileceğimiz eserler bu Vakıf eserleridir, onların sadece bu büyük mimari değerleri olan eserleri değil, bu ayrımı da yapmak istiyorum. Çünkü Osmanlı tipi konut mimarisinin Lefkoşa’da güzel örnekleri var; Arabahmet Mahallesi bunların çok güzel örneklerinin olduğu, cumbalı evlerin, iç avlulu evlerin olduğu güzel mekanlarımız, mahallelerimiz vardır. Çoğu zaman bunları yeteri kadar koruyamıyoruz. Bir şehir, sadece önemli eserleri ile değil, dokusu ile de sokaklarının yapısıyla da, o sokaklara uzanan cumbalarının, o cumbalı evlerin, o Osmanlı mimarisinin korunmasıyla da yakından ilişkilidir. O nedenle korumaya müsait ve ihtiyaç içinde olan nice şehir dokularımız da vardır. Selimiye Camii’ni koruyalım, kurtaralım elbette, ama onun yanı sıra bu mahallelerdeki Osmanlı mimarisini çağrıştıran o fiziki dokuyu da korumayı ihmal etmeyelim.”