1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Osnabrück öğrencilerine “kayıplar” ve “toplu mezarlar”ı anlattık...
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Osnabrück öğrencilerine “kayıplar” ve “toplu mezarlar”ı anlattık...

A+A-

11 Ekim 2024 Cuma sabahı, Yeşil Hat üzerindeki Dayanışma Evi'nde, Almanya'nın Osnabrück Üniversitesi'nde çatışmaların çözümü ve uzlaşma konusunda master yapan öğrencilere Kıbrıs'taki çatışmalar, kayıplar ve bu konudaki çalışmalarımızı anlattık, fotoğraflar ve "kayıp" insanlarımızın öyküleriyle, sorularını yanıtladık... 

Sunuş yaptığımız grup, Onsabrück Üniversitesi’nde çatışmaların çözümü konusunda master yapmakta olan Almanya, İtalya, Japonya, Ukrayna ve Rusya’dan 21 master öğrencisinin yanısıra 3 de akademisyenden oluşmaktaydı. “Çatışmaların Çözümü ve Barışın İnşası Araştırmaları” programında master yapmakta olan öğrenciler, adamızın kuzeyini ve güneyini ziyaret ettiler. Master öğrencileri, çeşitli sivil toplum örgütlerinin yanısıra AB Komisyonu yetkilileri ve Kıbrıslırum Dışişleri Bakanlığı görevlileriyle, Kıbrıs’ın kuzeyinden ve güneyinden üniversitelerdeki öğretim görevlileriyle de bir araya geldiler. Bu ziyaretlerinde öğrencilere Profesör Doktor Ulrich Schneckener ve diğer öğretim görevlileri eşlik etti.

Master öğrencilerine son 23 yıldır yürütmekte olduğumuz “kayıplar” ve “toplu mezarlar” konusundaki çalışmalarımızı, YENİDÜZEN ve POLİTİS gazetelerinde yayımlanmakta olan araştırmalarımızın etkilerini, “kayıplar”ın gömü yerlerinin bulunmasında oluşturduğumuz ihbar hatları aracılığıyla okurlarımızın oynamakta olduğu insani rolü örnekleriyle aktardık. Almanya’dan gelen master öğrencilerine ayrıca “kayıp” yakınlarının neler yaşadıklarını gerek 1963-64, gerekse 1974’ten örnekler vererek, fotoğraflarıyla aktardık. Sunuşumuzda Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum kayıp yakınları ve savaş mağdurlarının oluşturmuş olduğu tek iki toplumlu örgütlenme olan “Birlikte Başarabiliriz”in faaliyetlerinden de söz ettik.

Sunuşumuzun sonunda öğrencilerin bu konularda çeşitli sorularını da yanıtladık.

Sunuşumuz ardından grup adına Profesör Doktor Ulrich Schneckener bize güzel bir hediye takdim etti: Erich Maria Remarque'ın "Batı cephesinde yeni birşey yok" adlı savaş karşıtı romanını... Böylece ünlü savaş karşıtı yazar Remarque’ın Osnabrück kentinden olduğunu öğrendik...

ncelikli-sayfanin-ust-kismindaki-habere-sayfa-17-resim.jpg


***  Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği AHDR’ın organizasyonuyla “Kıbrıs’tan Berlin’e: Birlikte Yaşayıp Birlikte Öğrenmeyi Araştırmak” programına Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum öğretmenler ve öğrenciler katıldı...

Kıbrıs’tan Berlin’e araştırma projesi...

Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği AHDR’ın yürütmekte olduğu “Kıbrıs’tan Berlin’e: Birlikte Yaşayıp Birlikte Öğrenmeyi Araştırmak” başlıklı proje çerçevesinde, Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum öğretmenler ve öğrenciler Berlin’i ziyaret etti...

AHDR’ın sosyal medyada ve kendi internet sitesinde yaptığı açıklamaya göre, geçen yılın Ağustos ayında 10 öğretmen ile 4 eğitmen, projenin ilk ayağına katılarak Berlin’de çatışma ve yeniden uzlaşmaya dair önemli tarihsel alanları ziyaret ettiler, çeşitli atölye çalışmaları aracılığıyla becerilerini geliştirdiler.

Bu ziyaret ardından öğretmenler, AHDR’ın öğretmen eğitim programlarına ve AHDR Öğretmenler Akademisi’ne katılarak atölye çalışmaları geliştirdiler. Bu atölye çalışmaları, öğretmenler ve öğrencilerin bu yılki Berlin’deki eğitim ve araştırma ziyaretinde uygulandı.

Bu yılın Temmuz ayında yaşları 14 ile 17 arasındaki 20 öğrenci programa katıldı ve öğretmenler ve eğitmenleriyle birlikte Berlin’i incelediler, barışın inşasını ilerletmeyi ve eleştirel düşünceyi geliştirmeye yönelik interaktif atölye çalışmalarına katıldılar.

Projenin tamamlanmasıyla birlikte katılımcılar AHDR Barış Elçileri olarak Kıbrıs’a döndüler.

Proje, Alman sivil toplum örgütü “Gesicht Zeigen! Für ein weltoffenes Deutschland” tarafından desteklendi ve Almanya’nın Federal Dışişleri Bakanlığı Büsu “Auswärtiges Amt” tarafından finanse edildi.


Gazze: “Oğlum, bombaların sesini, oyuncaklarının sesinden daha iyi biliyor...”

Lara El Gibaly ve Haya Al Badarneh/BBC

İsrail'in geçen yıl Ekim ayında Gazze'ye saldırılarına başlamasından günler sonra, iki Filistinli BBC Dünya Servisi için günlük yaşamlarını filme almaya başladı. Asil, güvende kalabilmek için Gazze'nin güneyine kaçarken, Halid kuzeye kalmayı tercih etti. İkisi de patlamaları, birçok kez tahliye olmalarını, ölümleri ve çatışmaların arasında kalan çocukların yaşadığı travmayı belgelediler.

 

HALİD VE ÇOCUKLARI...

Gazze'nin kuzeyinde, bombalardan hasar görmüş bir evin oturma odasında altı yaşındaki Hamud ve dört yaşındaki Hallum, acil yardım görevlisi oyunu oynuyorlar. Küçük bir oyuncak bebeğın vücuduna görülmez dikişler atıyorlar.

Hamud "Yaralanmış. Üzerine çok enkaz düşmüş" diyor.

Hamud ve kardeşlerinin son bir yıldır Gazze'de sayısız kez oynadığı bir oyun bu. Gazze Sağlık Bakanlığına göre İsrail'in saldırılarına başladığı Ekim 2023'ten bu yana ölen her üç kişiden biri çocuk.

İsrail, Gazze'ye hala devam saldırılarına Hamas'ın 7 Ekim'de 1200 dolayında kişiyi öldürmesinin ardından başladı.

Çocukların babası Halid, oyunlarını uzaktan kaygıyla izliyor.

"Bunlar çocukların oynayacağı oyunlar değil. Onları böyle görünce, çok üzülüyorum" diyor.

Gazze'nin kuzeyindeki hastanelerin, İsrail saldırılarının başlamasından birkaç ay sonra, geçen Aralık'ta faaliyetlerine son vermesinen sonra Halid, İsrail'in bölgenin güneyine gidilmesi emrine uymadı ve tıbbi hizmet vermek için bölgenin kuzeyindeki Cebeliye'de yer alan kendi mahallesinde kalmayı seçti.

Halid doktor değil ama bir fizyoterapist. Ayrıca, bir tıbbi malzeme şirketinde dağıtımcı olarak çalışıyordu.

"Mahallemdeki herkes benim bir doktor değil, fizyoterapist olduğumu biliyor. Ama bu zor durumda sargı değiştirebileceğimi, yaraları dikebileceğimi söyledim. Özellikle de çocuklar için. Buradan gidersem baktığım hastalar hayatını kaybedebilir çünkü hiç hastane ya da klinik yok."

Basit cerrahi bilgisi ve bazılarının süresi dolmuş olsa da ilaç bulunması sayesinde evinde bir klinik açtı ve çocukların tedavisine odaklandı. Çocukları da babalarından gördüklerini taklit etmeye başladılar.

Hamud, kızkardeşiyle savaş sırasında geliştirdikleri acil yardım oyununu oynarken "Ambulans, ambulansa götürün" diye bağırıyor. Halid, oğlunun ne tür bir yaralanma olduğunu tahmin etmeye çalıştığını duyuyor. Füze yaralanması mı, şarapnel mi, bina çökmesi mi?

Halid "Hamud, oyuncaklarının seslerinden çok bomba seslerine alıştı. Küçük Halum yaşına göre çok fazla şeye katlanmak zorunda kaldı. Savaşın uzun vadeli psikolojik etkilerinden kaygı duyuyorum" diyor.

Uluslararası Kurtarma Komitesi, evlerinden olma, travma ve okula gidememenin, Gazze'deki çocuklar üzerinde ömür boyu sürecek etkileri olacağını söylüyor.

Kuzeyde mahsur kalan Halid'in çocukları sadece psikolojik travma değil, daha önce görülmemiş düzeylerde açlık da yaşadılar. Haziran ayında BM, Gazze halkının % 96'sının "akut gıda güvensizliğiyle" karşı karşıya olduğunu tahmin etmişti.

Hamud, çatıda el yordamıyla yaptığı bayrağı sallayıp, umutsuzca bir yardım uçağına evinin yakınlarına yardım atması için sinyal vermeye çalışıyor. Bir israil jeti yakınlardaki bir binaya daha yeni bir bomba bıraktı. Birkaç sokak ötede çıkan dumanlar görülebiliyor.

Hamud kederli bir halde "Bomba atan uçakları sevmiyorum. Yerine bize yiyecek atmalarını istiyorum" diyor.

 

ASİL’İN YAŞADIKLARI...

Gazze'nin güneyinde yaşayan 24 yaşındaki yeni anne Asil, yeni doğan bebeği Hayat'ı nasıl doyuracağını düşünüyor.

"Pazarda düzgün beslenip, emzirmemi sağlayacak yiyecek yok. Dolayısıyla mama vermek zorundayım" diyor.

BM Nüfus Fonu (UNFPA) bu ay Gazze'deki 17 bin hamile kadının açlığın eşiğinde olduğu uyarısında bulundu.

Asil'in eşi İbrahim "Mama, bebek bezi, bebeklerin ihtiyaç duyabileceği her şey, savaş sırasında inanılmaz pahalandı. Bulabilmek ise ayrı bir sıkıntı" diyor.

Asil, bebeğiyle ilk birkaç ayının böyle geçmesini ummuyordu.

Asil, kocası ve 14 aylık çocukları Rose, savaşın ilk aylarında İsrail'in tahliye emrine uyup, Gazze'in güneyine geçti.

BM, Gazze'deki her 10 Filistinli'den dokuzunun saldırıların başladığı Ekim 2023'ten bu yana en az bir kez yerinden olduğunu tahmin ediyor.

Asil, sekiz aylık hamileyken belirlenen bir güvenli güzergahta güneye doğru kilometrelerce yürümek zorunda kaldı.

"Yeterli suyumuz yoktu, kansızlık çekiyordum. Her yanda cesetler vardı ve tek düşünebildiğim kızım Rose ve karnımda büyüyen bebekti."

Asil, eşiyle bir anlaşma yaptıklarını anlatıyor;

"Ona bir şey olursa, ben yola tek başıma devam edecektim ve kızımız Rose ve bebeğe bakacaktım. Ben yorgunluktan bayılırsam, o da kızımızla devam etmesi ve beni geride bırakması gerektiğini biliyordu."

Güneyde, Deyr el Balah'ta görece güvenliğe kavuştuktan sonra yeni bir sorun ortaya çıktı. Bebeğini doğurabileceği, çalışan bir hastane neredeyse hiç yoktu. Nuseyrat'taki El Awda hastanesi, yakında doğum yapabileceği tek yerdi.

Asil'in kızı Hayat, 13 Aralık'ta burada dünyaya geldi. Hayat ismini, savaş bittiğinde yaşamayı umdukları mutlu hayata atfen koymuşlardı.

"Sanki bana yeni bir yaşam verdi. Tüm bu yıkımın içinde. En zorlu koşullarda bile yaşamın devam edebileceğini hatırlatıyor bana."

Fotoğrafçılık yapan eşi İbrahim, sahaya çıkıp, çalışabilmek için eşini ve kızları Rosa'yı bırakmak, onlara bakabilmek için hayatını riske atmak zorundaydı.

Kendisini çapraz ateş arasında bulduğu ve ölümden kıl payı kurtulduğu bir olaydan sonra "Bunu sadece onlara temel yaşam malzemelerini, bezleri, mamaları ve giysileri alabilmek için yapıyorum" dedi.

"Gazze'nin tüm ağırlığı omuzlarımdaymış gibi hissettim. Kızlarım için çok kaygı duyuyor ve yeni doğmuş bebeğimin ihtiyaçlarını karşılayamıyormuş gibi hissediyordum."

İbrahim ve Asil Mayıs ayında Deyr el Balah'ta buluştular ve çocuklarıyla birlikte arabayla gezmeye çıktılar.

İbrahim "Hayat savaşsız bir gün bile görmedi. Bu yıkımın bomba seslerinin için doğdu" diyor.

Altı aylık Hayat, ön koltukta anesinin kucağında oturuyor. Araç, sıra sıra yıkılmış binaların arasından, kum ve enkaz tabakalarının altına gömülmüş yollardan geçip, gidiyor.

Ama İbrahim, Hayat için "Ama her şeye rağmen, gülümsemeye devam ediyor" diyor.

(BBC – Lara El Gibaly ve Haya Al Badarneh - 15.10.2024)

Bu yazı toplam 488 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar