Öteki-Beriki
Kimin kimden olduğu sorgulanır da kendin kimdendir sorulmaz pek.
Böylece şu "ötekileştirme" dedikleri kavramı-eylemi aslında birinin, bir diğerine yapmadan önce, kendini diğerlerinden "öteki" saymasıyla ötekileştiğinin de farkına varılmaz bazan.
Sırası geldiğinde "hepimiz insanız" deriz de kutuplaşmanın-ayrışmanın, bir "diğer" olmanın şartlarını ve kalıplarını da yine koyan bizler değil miyiz?
Ne zaman bu konu gündeme gelse , aklıma Bülent Ortaçgil'in şarkısının sözleri takılır:
"Beni katagorize etme,
Benle oynama,
Yaftayı yapıştırıp,
Bana isim koyma..."
Peki ne yapıyoruz şu ölümlü dünyada?
Ayrışıyor, ayrıştırıyor, ayrıştırılıyoruz...
Yani sadece birinin bir diğerine yaptığı "tek yanlı" birşey değildir ötekileşme.
Belki bazılarınıza iddialı gelecek ama; insanın doğasında vardır "ötekileştirmek" ve "ötekileşme".
Kendimize "insan" diyerekten, "hayvan" ve "canlılar"genellemesinden kendimizi "ayrı" tutan kurallar vahi yoluyla mı geldi acaba...
Bu "ayrışma", bugünün yaşam koşullarının merkezini oluşturmaktadır.
"Düşman" yaratmazsan "biz ve siz" olunmaz. "Biz ve siz" olunmasını isteyen de sistemin kendisidir.
Bir futbol takımında da ötekileştirme yok mu? Bizler ve onlar demiyor muyuz? Ya "kadınlar ve erkekler"? "Türkler ve Rumlar", "Sağcılar ve Solcular", "Vatanseverler ve Vatanhainleri"... uzayıp gider vesselâm... hep bir "öteki" yaratılıp onun üzerine bina ediliyor yaşamın kuralları, istekleri, mücadelesi...
Sonrasında "kim kimden daha..." diyerekten boş yerleri dodurmaya başlıyor insanoğlu: "...üstün...Türk...vatansever...eşitlikçi...özgür...solcu...sağcı...Atatürkçü...islamcı..." bu da uzayıp gider sonsuza dek.
Amaç aynı aslında; "ayrışma-ötekileştirme" için "farklılıklar" yaratmak şart...
Peki neden şart?
Şart çünkü ister egemen olsun ister olmasın, "sistem döngüsü"nün çıkarları, ayrıştırmaktan geçer. Dünyadaki güç ayrılıkları da böyle değil mi? Farklılık yaratılırsa, bundan kazanç elde edilir. Buna ister ekonomik denilsin, ister sınıfsal, politik, askeri, isterse ırksal bir yaklaşım. Sonuçta soyut çıkarlar da birgün somut'a dönüşmektedir.
Bundan dolayıdır ki "ötekileştirme"; yaşamın her alanında var aslında.
Ama ne zaman ki bir diğeri üstünde "mağduriyet" yaratır, işte o zaman "mağdur" olduğunu düşünenlerce ses çıkarılır. Yoksa her siyasi parti oluşumu da kendini "öteki" olarak ortaya çıkarmıyor mu? İktitarla muhalefet de bir birine göre "öteki" değil mi?
Ya da "beni ötekileştirdikleri için parti kurdum" demekle sen de kendini "ötekileştirmiyor musun?"
Böyle bir sarmal işte "öteki" denilen şey...uzayıp giden, uçsuz bucaksız... kendine özgü...