1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. ÖTEKİ VE EKSİK
ÖTEKİ VE EKSİK

ÖTEKİ VE EKSİK

Bu kişinin, bize kim olduğumuzu, ne olduğumuzu söyleyecek bilgiye sahip olduğuna inanırız. Oysa, bildiği varsayılan özne, aslında bilmez, herkes gibi eksiktir.

A+A-

Evren İnançoğlu
[email protected]

 

“Her boşluğun taşardı sokaklara
inatçı bir düğüm gibi, hiçbir yardım eli uzatmadan” / BATUHAN SAÇ

“Bir yanımız çıkamaz diğerinin içinden
iç içe geçmişken”/ MURATHAN MUNGAN

Gündelik yaşantımızda birçok simgesel kimliğe sahibiz. Çoğu zaman, bu kimliklerle tamamen özdeşleşebileceğimizi düşünürüz. Oysa kimse, tam olarak baba, anne, kadın, erkek, Avrupalı, Asyalı, Kıbrıslı, doktor, öğretmen vb. olmayı başaramaz. Çünkü her kimlik eksiktir. Evrensel, tüm kimliklere musallat olan eksiğin bizzat kendidir. Bu anlamda “kendin ol” bile imkansız bir buyruktur, aslında. Afrodit’in köpükten doğduğu gibi, arzu da , aşk da, özne de eksikten doğar. Bütün tutarsızdır. Simgesel düzen, dil tutarsızdır.

Psikanalitik bakış açısına göre kadın pozisyonunda olmak biyolojik anlamda kadın olmayı gerektirmez. Performatif anlamda kadın olmayı da gerektirmez. Kadın ve erkek(dişil/eril) ayırımı, mistik bir kadın enerjisi, erkek enerjisi ayırımı üzerinden de gerçekleşmez. Pozisyon farklılığı, tam olma(all) ve tamamsız(non-all) olma üzerine kurulur.(Zupancic,2017). Erkek pozisyonundaki biri eksik olmasına(kastre edilmiş ) rağmen, tam olduğu varsayımı üzerinden hareket eder. Kadın ise eksiğinin farkındadır. Bu anlamda, her türlü kimliğin bizzat kendi erkeksidir. Kadın ise erkeğe göre daha öznedir. Kadın pozisyonunu benimsemiş heteroseksüel erkekler vardır. Aynı şekilde, biyolojik ya da performatif olarak kadın olup da erkek pozisyonunu benimsemiş kadınlar da vardır. Eksik kadının tarafındadır. Erkek ne kadar kimlik taslarsa taslasın, hakikat kadınsıdır.

Ötekinin eksik olduğunu kabul etmekse, kendi eksiğimizi kabullenmekten bile daha zordur. Tam olduğu varsayılan Öteki bazen tanrıdır, bazen doğa, bazen ulus, bazen de bir başkasıdır. Eksiksiz olduğunu varsaydığımız kişiler, psikanalizde, “bildiği varsayılan özne” olarak tanımlanır. Bildiği varsayılan özne, duruma göre, bir baba, bir anne, bir öğretmen, bir bilim insanı, bir psikolog, bir CEO, bazen de karizmatik bir gurudur. Bu kişinin, bize kim olduğumuzu, ne olduğumuzu söyleyecek bilgiye sahip olduğuna inanırız. Oysa, bildiği varsayılan özne, aslında bilmez, herkes gibi eksiktir. Ondaki eksiği tamamlayan bizim hayalimizden başka bir şey değildir. Ötekinin eksik olduğunu kabullenmek -ilk başta felaket gibi görünse de- özgürlüğün kapısını aralar.

Öteki de bizim gibi eksiktir, eksik olmasına, ama özgürlüğümüzü elde etmek için bir ötekine ihtiyaç duyarız. Birinin bizi “özgürlüğe doğru çekmesi gerekir”(Žižek, 2017, p. 211). Özgürlüğümüzü elde etmemize rehberlik edecek böyle bir yönlendirici/mentor, bildiği var sayılan bir özne değil, kaybolan bir aracıdır. Kaybolan aracı, özgürlüğümüzü elde etmemize rehberlik ettikten sonra yönlendiriciliği son bulacak bir ötekidir.

Kısaca, kendi eksiğimizi kabul etmek suretiyle kadın pozisyonuna geçmiş oluruz. Bu pozisyon özne oluşumuzu güçlendirrerek özgürlüğün kapısını aralar. Ancak, kendi eksiğimizi kabul etmek yeterli olmaz. Ötekinin, bildiği varsayılan öznenin de eksik olduğunuğunu kabullenmeden özgürleşemeyiz. Ötekinin eksik olduğunu kabullenmek, kendi eksiğimizle yüzleşmekten daha da zordur. Ötekinin eksiğini kabullenmek için ise , paradoksal olarak, yine bir ötekine, kaybolan bir aracıya ihtiyaç duyarız.


KAYNAKÇA

McGowan, T.(2020) Universalities and İdentity Politics. Colombia University Press

Fidaner,I.(2022) The Conflict About Sex. Zizekian Analysis. Erişim Tarihi 05.02.2022 https://zizekanalysis.wordpress.com/2020/07/20/the-conflict-about-sex-isik-baris-fidaner/

Žižek. S. (2017) Incontinence of the Void. London: The MIT Press

Zupančič, A. (2017) What is Sex. Massachusetts: MIT Press

 

Bu haber toplam 4093 defa okunmuştur
Gaile 490. Sayısı

Gaile 490. Sayısı