"Otel enkazı değil, toprak yığını bulduk"
Adıyaman’daki İsias Otel enkazında dokuz kişilik bir günlerce arama- kurtarma çalışması yapan Ercan Havaalanı İtfaiyesi, karşılaştıkları manzaraya isyan etti: “SORUMLULAR BULUNSUN, CEZASINI ÇEKSİN”
Fehime ALASYA
Adıyaman’daki İsias Otel enkazında günlerce arama- kurtarma çalışmalarında bulunan Ercan Havaalanı İtfaiye Ekibi, oradaki gözlem ve yaşadıklarını anlattı, sorumluların bir an önce bulunmasını istedi.
“Otel enkazındaki yetkili, otel sahibi, demirleri kim çaktı, kim betonu döktü, kim bu enkaza bu şekilde sebep oldu tümünün ortaya çıkmalı” diyen Ercan Havaalanı İtfaiye Ekibi üyeleri sorumluların cezalandırılması gerektiğine vurgu yaptı.
Bilirkişi olmadıklarını altını çizerek, otel enkazındaki betonarmeye ilişkin çalışmalar sırasındaki gözlemlerini anlatan ekip üyeleri, yetkililere adeta ateş püskürdü…
Meydan İtfaiye Şube Amiri Mustafa Karşılı:
“Yetkililer bulunsun, gerekli ceza verilsin”
Tüm çalışanların çok büyük umutlarla buradan kurtarma çalışmalarına katılmak için gittiğini anlatan Meydan İtfaiye Şube Amiri Mustafa Karşılı, “Herkes orada yaşadıklarını unutmak istiyor, tümünün de gözleri yaşlı… Keşke daha güzel haberlerle gelebilselerdi” ifadelerini kullandı…
Sorumluların cezalandırılması gerektiğine vurgu yapan Karşılı, “Başka canlar yanmasın, yetkililer bulunsun, gerekli ceza verilsin” dedi.
Dokuz kişilik bir ekiple Adıyaman’daki enkazda dört gün boyunca çalışma yaptıklarını, bunların tümünün ise gönüllü çalışanlar olduğunu anlatan Karşılı, “Çok fazla gönüllümüz vardı ama imkanlarımız da uçaktaki gidişler de sınırlıydı. Görevimiz kapsamında uçaklara, hava alanlarında acil müdahale için eğitimli ve hazırlıklıydık” şeklinde konuştu.
Yakın geçmişte ülkedeki yangın felaketlerine de gönüllü çalışanlarla katıldıklarını anımsatan Karşılı, “Artık ülkede veya ülke dışında her acil duruma hazır olabileceğimiz şekilde alet, edevat, teçhizatlarla hazırlık yapmaya başladık. Hiç böyle bir felaketi öngöremedik. Bu yaşadıklarımız bize büyük ders oldu.” dedi.
Karşılı, sadece gönüllülerin değil, burada kalan diğer çalışanların da canla başla görevini sürdürdüğünü anlattı, “Diğer gönüllüler de burada hazırda bekliyordu ama giden ekip günlerce çalıştı, geri gelmedi” ifadelerini kullandı.
ERCAN İTFAİYE ÇALIŞANLARI NE DEDİ?
Ahmet Uzun:“Tek istediğimiz çocuklarımıza, oradaki canlara bunu yapanların cezalandırılması”
“Orada ilk olarak organize sorunu yaşadık ama kısa sürede adapte olduk ve çalışan Sivil Savunma Ekiplerine destek çalışma yürüttük. Tüm herkes büyük bir özveri ile canla başla çalıştık. Sivil Savunmaya yardım ettik. Orada yaşadıklarımızı unutmak istiyoruz, ne toplu ne de bireysel fotoğraf bile çekmedik, hiçbir anı yeniden yaşamak istemiyoruz. Tek istediğimiz çocuklarımıza, oradaki canlara bunu yapanların cezalandırılması. Bu kader değil, olamaz…”
İbrahim Cenkova: “Otel enkazı değil, toprak yığınıydı sanki…”
“Çok büyük ümitlerle gittik, çocuklarımıza canlı ulaşabileceğimizi düşünüyordum. Otel alanına gidip enkazı görünce çok moralim bozuldu. Buradan onları nasıl canlı çıkaracağız diye düşündüm, oturup ağlamak istedim. Çünkü bir otel enkazı değil, toprak yığınıydı sanki… Onlara hiçbir şekilde yaşam alanı vermeyen bir yapı enkazıydı. Yine de ümidimizi yitirmedik, çalışmaya devam ettik. Biz ekip olarak oradaki otelin sahibi, mühendisi, her kim ki bunlara sebep olduysa onların cezalandırılmasını istiyoruz.”
Celal Habeşoğlu: “Empati yaparsak işimizi yapamayız, tek istediğimiz otelde kim işini tam yapmadıysa cezalandırılması”
“Olabildiğince çok canlı kişiye ulaşma ümidiyle gittik ama böylesi bir manzara ile karşılaşmadık. İlk gün bir arkadaşın yaralı çıkması içimizdeki umudu yeşertti. Alt katlar tamamen kum yığını gibiydi. Empati yaparsak işimizi yapamayız. Orada tüm insanlarda ümitli bekleyiş vardı ve moral bozmadan çalışmalıydık, öyle de yaptık. Orası tuvalete gitmenin lüks olduğu bir yerdi. Kalan şehrin de kullanılabilecek bir durumu yoktu, oradaki manzaraları asla unutamayız. Orada kim betondan çalmışsa, kim demirden kısmışsa, kim işini tam yapmadıysa cezalandırılmalı”
Feryadı Çağlar: “Beton tabaka bir vurmada un ufak oluyordu”
“Açlık ve uykusuzluk hissimiz yoktu, enerjimiz düşmesin diye arada bir çorba içiyorduk o kadar. İnsanlar bizden yardım istiyordu, yandaki enkazlarda aileler sandalyelerle enkaz önünde oturuyordu, çaresizlik içinde yardım bekliyordu. Bizim çocuklarımızın olduğu otel enkazında ise normal şartlarda güçlükle kazabileceğiniz bir beton tabaka bir vurmada un ufak oluyordu, hiçbir yaşam belirtisi yoktu.”
İbrahim Kırgız: “8 katlı binada en kalın demir ‘14’lük demirdi.’ Enkazda az da olsa kesilecek demir bulduk”
“Çok büyük bir dayanışma vardı. Herkes bir yakını kaybetmişti. Otel enkazında ise gördüğümüz manzara tarif edilemezdi. Kesme cihazlarımızla uzun süre çalıştık, binada az da olsa kesilecek demir bulduk. Otelde en kalın demir ‘14’lük demirdi’. Bu alanda uzman kişiler değiliz, biraz inşaattan anlayan birisiyim o kadar ama bu tecrübemle bile gördüm ki 8 katlı binada en kalın demir ‘14’lük demirdi’. Demirden de çimentodan da çalındığı bence çok açık belliydi. Enkazda yaşam alanı hiç kalmamıştı.
Hakan Karaman: “Civar enkazlardan gelip kolumuza sarılan, ‘benim de yakınım enkaz altında yardım edin’ diyenler oluyordu”
“Enkaza uğraştığımız andan kaçana kadar uğraştık, keşke daha güzel haberlerle gelseydik. Çocukları geri getiririz ümidiyle gittik ama tek tek cenazelerle döndük bu çok kahredici bir durumdu. Oradayken civar enkazlardan gelip kolumuza sarılan, ‘ne olur 1 kilometre ötede benim de yakınım enkaz altında yardım edin’ diyenler oluyordu. Ama çalışmayı kesip gidemiyorduk, bu bizi kahrediyordu.”
Turgut Akkaplan: “50 metre yürürken kolumuza en az 2 kişi sarılıp civar enkaz için yardım istiyordu”
“En çok da vicdanıma dokunan civar enkazlardan bize yardım için sürekli gelen insanları eli boş döndürmemizdi. O insanlara ‘gelemeyiz’ demek çok zordu ama işimizi de bölemezdik. Çorba içmek için 50 metre yürürken kolumuza en az 2 kişi sarılıp civar enkaz için yardım istiyordu. Onlara yardım edememek canımızı çok yakıyordu.”