Otelini geri istiyor!
Mülkiyet utancını ortadan kaldırmak için “Taşınmaz Mal Komisyonu” diye bir yapı oluşturduk.
“Takas, Tazminat, İade” esası üzerinden mülkü zorla elinden alınan insanlarla bir uzlaşma sağlanacaktı.
Böylece dünya önündeki mahcubiyetimiz azalacaktı.
Olmuyor!
***
Çok çarpıcı bir örnek var, Girne’de bir otel…
Jasmine!
Epeydir “kapalı” duruyor ama kağıt üzerinde “açık gibi” görünüyor.
“Devlet Emlak ve Malzeme Dairesi”, Türkiye’den bir işletmeye kiralamıştı.
Böylesi yerler kiralanınca “sahiller” de elden gidiyor.
En güzel plajlara girilemiyor böylece…
Toplumun denizlere erişimi de engelleniyor.
***
Jasmine Court Otel’in uluslararası mülkiyet anlamında yasal ve ilk sahibi uluslararası bir banka: Bank of Scotland.
İngiliz Kraliçesi’nin de otelin hissedarlarından olduğu söyleniyor.
Kıbrıslı ortakları da var.
Otellerini geri istiyorlar.
“Taşınmaz Mal Komisyonu”na başvurdular ve 22.7 milyon Sterlin tazminat kararı çıktı.
İki sene geçti, karar uygulanmadı.
Tazminat ödenmedi.
Şimdi bu insanlar Uluslararası İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitse, onca dosyaya biri daha eklenecek.
Türkiye – bir kez daha - mahkum olacak muhtemelen…
En son araştırdığımda karar “uygulanmamış” 68 dosya vardı, kimi Maraş (Varosha) kaynaklı mülkler, görüşülmemiş dahi…
Taşınmaz Mal Komisyonu, Kıbrıs’ın kuzeyindeki mallara etkin bir iç hukuk yolu oluşturmak için kurulmuştu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye aleyhine açılan Demopoulos davası sonucu 1 Mart 2010 tarihli kararında komisyonun "etkin bir hukuki çare sunduğunu" ilan etmişti.
Böyle giderse bu karar da geri alınacak ve iyiden başımıza yıkılacak ada yarısı!
***
İngiliz Büyükelçiliği devreye girmiş ve TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kadar gidilmiş.
En nihayetinde “etkin ve fiili” kontrol Türkiye’de…
Uluslararası bir işletme mülkünü geri istiyor.
Kendi malını!
Üstelik de senelerdir kapalı ve sorunlu…
Hem dünyaya açılmak istiyoruz, hem de korkuyoruz, çünkü biliyor ardı, arkası gelecek.
Öyle başkasının “malı” üzerinden toprak bütünlüğünü çiğneyerek “ben devlet kurdum” demekle olmuyor.
Böyle olsa her köşeye bir devlet kurulacak!
***
Peki ne olacak?
Ya bu iş çözülecek, gerçek sahiplerine malı, mülkü, oteli verilecek.
Turizmin hizmetine girecek bu tesis, ülke kazanacak, herkes kazanacak.
Ya da şirkete – eğer kabul ederse - “tazminatı” ödenecek.
Ne kadar evrensel hak, değer, hukuk varsa tümünü görmezden gelerek yaşamak mümkün değil…
***
Faize (Özdemirciler) harika tanımladı yaşadığımız süreci…
“Şimdi biz tam kusulacak bir dönemeçteyiz, çünkü bu kadar bulantıyı hiçbir mide kaldırmaz, içine atamaz, sır olarak saklayamaz, bulanan mide ancak kusarak rahatlar, aksi halde o mide kanar…”
Ya biz “kusacağız” bunca yalanı, “ilhak” siyasetini çözüm gibi sunanlara başkaldırarak…
Ya da dünya bizi kusmaya devam edecek; çok daha yalnız olacağız, çok daha yoksul ve görünmez…