OTOMATİK
Limasol’da Türkçe konuşan birilerini gördüğümüz an ilgimizi çeker.
“Bak” deriz, “Kıbrıslı Türkler burada.”
Baf’ta, Larnaka’da hep böyledir.
Yine Girne’de Yunanca konuşan birileri varsa, hemen, Kıbrıslı Rumlardan söz etmeye başlarız.
Mağusa’da... Karpaz’da...
Çarşıda ya da plajda ayırt ederiz.
* * *
Doğalı ve güzelliği böyle halbuki.
Hep olması gereken...
Kıbrıs, Türkçe ya da Yunanca konuşulan bir yer...
Birlikte...
Coğrafyanın kaderi bu!
Çok dilli, çok kimlikli bir ülke burası...
* **
Şaşırıyorum, biliyor musunuz...
Mesela tatil gününde siyasi liderler niye adanın bütününü gezmiyorlar?
Akıncı niye Limasol’a Baf’a gitmiyor?
Niye Girne’ye ya da Karpaz’a gelmiyor Anastasiadis?
Egemenlik yarıştırmak, protokol sırası beklemek neyin nesi?
Anastasiadis, Karpaz’a gelse, tanımış mı olacak “KKTC”yi?
Ya da..
Akıncı, Larnaka’da tatil yapsa bir gün, liderlik apoleti mi sökülecek?
Çıkınız bu “dar” kalıpların içerisinden, şu sıkışıp kaldığınız ezberleri yıkınız artık... Kendi ülkesini “gezmek” için dahi protokol çemberine hapsolan insanlar sahi nasıl barış yapacaklar? Tek ülke gibi eyleyiniz önce, bunu hissediniz, pratiğinizi değiştiriniz.
Akıncı ya da Anastasiadis değil sadece, barışı, federal kültürü benimsemiş tüm siyasilere sözüm...
“Yarım”ı yaşayarak “tek Kıbrıs”a ulaşamazsınız.
* * *
Larnaka’ya gitmiştim evvelki hafta ve geçişte, mobil operatörümün Müşteri Hizmetleri’ni aramıştım, “güneye iletişimi” açmak için!
Açılmamıştı!
Dönüşte yine konuşmuş, inceleme istemiştim, bir sonuç çıkmamıştı.
Limasol’a giderken geçen gün, sordum, “telefonda yapmam gereken bir işlem var mı?”
“Yok” dediler, “açtık.”
Yine olmadı!
Elime cihazı aldım, karıştırdım.
“Hücresel”den “ağ seçimi”ne girdim, “otomatik” seçeneğini kaldırdım, dilediğimi seçtim, bal gibi oldu!
* * *
Telefonu da çözdük.
Bir de şu siyasi liderliği çözsek!
“Ağ”larından kurtulsalar diyorum...
“Otomatik”ten çıkabilseler.