“Otopsi de yapılmamış…”
1963’te Küçük Kaymaklı’daki evinden bazı Kıbrıslırumlar tarafından alınarak “kayıp” edilen ve ondan geride kalanlar Tekke Bahçesi şehitliğindeki kazılarda bulunan Ömer Hasan Depreli’nin oğlu Dr. Hüseyin Depreli, babasının iskeleti üzerinde yaptığı inceleme sonucunda bir gerçeği daha 54 yıl sonra ortaya çıkardı…
Küçük Kaymaklı’da öldürüldükten sonra Lefkoşa Genel Hastanesi morguna götürülen, buradan da Ayvasıl’da diğer bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler’le birlikte toplu mezarlara gömülen Ömer Hasan Depreli’nin yanı sıra, bu toplu mezardan çıkarılıp Tekke Bahçesi’ne defnedilenlere de Kızılay hastanesinde otopsi yapılmamış olduğu anlaşılıyor…
Ayvasıl toplu mezarlarında Kıbrıslıtürk toplumu adına kazıları yürüten Dr. Hüsrev Dağseven gerek yazmış olduğu resmi raporda, gerekse on yıl önce 2007’de bu sayfalarda yayımlanan röportajımızda, Ayvasıl’dan çıkarılan 21 veya 22 Kıbrıslıtürk’ün naaşlarının Lefkoşa’da Kızılay Hastanesi’ne götürülmüş olduğunu, burada Dr. Fahri Dikengil tarafından otopsi yapıldığını ifade etmişti… Ancak Dr. Hüseyin Depreli’nin incelemeleri ve araştırması sonucu, Tekke Bahçesi’nden şu ana kadar “Ayvasıl” ve “meçhul” mezarlarından çıkarılarak kimliklendirme yapılmış olanların hiçbirine otopsi yapılmamış olduğu anlaşıldı…
Dr. Hüseyin Depreli, dün Kayıplar Komitesi’nin ara bölgedeki laboratuarını kardeşleriyle birlikte ziyaret ederek burada Kayıplar Komitesi yetkililerinden kazı ve kimliklendirme süreçleriyle ilgili bilgi aldı, babasından geride kalanları inceledi… Dr. Depreli dün akşam gazetemizin bir sorusu üzerine şöyle dedi:
Ömer Hasan Depreli
“En azından kendi babamıza kesinlikle otopsi yapılmadığından eminiz. Çünkü cebindeki paraların, kolundaki saatin, belindeki kemerin, battaniye kalıntılarının ve içdonu lastiğinin bulunması, bu “kayıp”a otopsi yapılmadığını kesinlikle gösteriyor.
Bu vakayı örnek alacak olursak, diğer “kayıp”ların da elbiseli gömülmeleri dolayısı ile onlara da otopsi yapılmadığı gerçeği ortaya çıkıyor.”
BİR SIHHİYECİNİN ANLATTIKLARI…
On yıl önce bu sayfalarda yayımlanan bir başka haberimizde de Boğaz sıhhiyesinde görevli Erdal Ilıcan’ın anlattıklarını yayımlamıştık… On yıl önceki bu haberde şöyle deniyordu:
“Ayvasıl (Türkeli) toplu mezarlarından çıkarılan Kıbrıslıtürkler’le ilgili olarak, o günlerde hastanede gönüllü hastabakıcılık yapan ancak 1963 çatışmaları nedeniyle Boğaz Sancağı Sıhhiyesi’nde görevlendirilen Erdal Ilıcan’la dün yaptığımız görüşmede, bizlerle şu bilgileri paylaştı:
“Biz gönüllü hastabakıcıydık. Benim sıhhiye konusunda bilgim vardı – izcilikten ilkyardım konusunda da bilgim vardı. Eski genel hastanede çalışıyordum ancak 1963 olayları çıkınca beni Boğaz Sancağı’ndaki sıhiyede görevlendirmişlerdi. Ancak hastaneye de zaman zaman gelip gidiyordum. Hastanede hastabakıcı olan Sefer arkadaşımız, Ayvasıl’daki toplu mezarların açılışına yardım etmek üzere görevlendirilmişti. O dönem yaşananlara çok üzülürdüm. Dr. Dikengil’le birlikte Kızılay’daki otopsiye İngiliz doktorlar da girdiydi. Öyle anlatılıyordu. İngiliz doktorların da girdiği otopside, Ayvasıl’dan çıkarılanların ciperlerinde toprak bulunduğu iddia edildiydi. Bu da onların canlı olarak gömüldüklerini gösteriyordu. Her hatırladığımda üzülürdüm. İngilizler’in kayıtlarında otopsi raporlarının olması lazımdır...”
KAYIPLAR KOMİTESİ’NE ÇAĞRI
Kayıplar Komitesi’ne bu konuda “kayıp” yakınlarını rahatlatmak adına, İngiliz arşivlerindeki incelemelerinde bu konuyu da araştırmaları çağrısını yapıyoruz. Bilindiği gibi geçtiğimiz haftalarda Londra’ya giden Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk Üyesi Gülden Plümer Küçük ile Kıbrıslırum Üyesi Nestoras Nestoros ve Üçüncü Üye BM temsilcisi Paul Henri Arni, İngiltere’nin üst düzey yetkilileriyle görüşmüşler ve arşivlerin kendilerine açılacağı güvencesi verilmişti.
Küçük Kaymaklı ve Lefkoşa’nın diğer bölgelerinden “kayıp” edilen, sonra Lefkoşa Genel Hastanesi morgunda toplanan ve oradan Ayvasıl Kıbrıslıtürk mezarlığı dışına toplu mezarlara gömülen ve İngiliz askerlerinin koruması altında Kıbrıslıtürk yetkililer tarafından buradan alınarak Kızılay hastanesine götürülüp oradan da Tekke Bahçesi’ne gömülen bu “kayıp” Kıbrıslıtürkler’le ilgili İngiliz arşivlerinde, Kayıplar Komitesi’nin araştırma yürütmesi ve bu bilgileri “kayıp” yakınlarıyla uygun görecekleri biçimde paylaşmaları çağrısında bulunuyoruz.
PAZARTESİ DEVAM EDECEK
*** Kızkardeşi Özay Sert, uzun uğraşlardan sonra “kayıp” kardeşi Osman Mustafa’nın resmine ulaştı…
İşte Atalassa bombardımanında ölen üç Kıbrıslıtürk’ten biri: Osman Mustafa…
Son üç gündür geniş röportajına yer verdiğimiz, Atalassa Psikiyatri Hastanesi’nin Türk savaş uçaklarının 20 Temmuz 1974’teki bombardımanı esnasında ölen 31 hastadan biri olan Osman Mustafa’nın kızkardeşi Özay Sert, uzun uğraşlardan sonra kardeşinin tek fotoğrafını bulabildi ve bunu bizimle de paylaştı. Biz de Atalassa bombardımanında ölen ve hastane avlusundaki bir toplu mezara gömülen üç Kıbrıslıtürk’ten biri olan Osman Mustafa’yı annesiyle birlikte gösteren bu fotoğrafı paylaşıyoruz ve Özay Sert’e de sonsuz teşekkürler ediyoruz.
Özay Sert bu fotoğrafı bulabilmek için bütün aileyi aramış, ümit ettiği her yeri araştırarak bu fotoğrafı bulmuş. “Tek bir resmi vardı kardeşçiğim Osman’ın” diyor. “O gün annem kardeşimi hastaneye götürecekti, bunun için onu hazırlamıştı. Bu fotoğraf o gün çekilmişti” diye anlatıyor.
Ve şöyle devam ediyor:
“Kardeşime o kadar büyük bir sevgiyle bağlıydım ki bu fotoğrafı bulunca ve fotoğraf bana gönderilince çok ağladım. Ara ara bakarım bu resmine da ağlarım, çok özlem, çok hasretlik var. Yıllar geçse da, daha da büyür bu hasret… Annemin o hasreti, evladına bağlılığı, o ağlaması hiç gözümün önünden gitmez… Bu fotoğrafı bulunca hayal meyal hatırladığım anılarım hep gözümün önüne geldi. Kardeşimi hiç unutmadım, hiçbir kardeşimiz onu unutmadı. Bizden uzaktaydı ama hep yanımızdaydı… Keşke hayatta olsaydı, ona ölünceye kadar sevgiyle bakardım… Ondan söz ettiğimizde, herkesin gözü dolar…”