Otoriteye karşı direnmenin adı… Sivil itaatsizlik…
Otoriteye karşı direnmenin adı… Sivil itaatsizlik…
Neriman Cahit
Ne yapılırsa yapılsın, varlığı ne kadar tehlikeye girerse girsin, bir toplumda – çok azı dışında – halkın suskun olduğu bir ülkede, “özgürlüğün varlığından” söz edilemez… Çünkü gerçek birlik uyumdan doğar…
Sivil itaatsizlik, devlet otoritesinin eylem ve işlemlerine karşı, siyasi – ahlaki, kamusal yarara yönelik, ‘barışçıl bir siyaset’ biçimidir…
Bu siyaset biçimi, demokratik hukuk devletlerinde ya sistemle bütünleşir, korunur, kurumsallaşır… Ya da, sistem dışında bırakılır, yasaklanır… Sistemce korunma ve yasaklanmanın sınırını, siyasi ifadeyi yüklenen unsur belirler…
Bu unsur, “şiddet” unsurudur…
İşte, sivil itaatsizlik, şiddet unsuru taşımayan bir siyasal muhalefet biçimidir…
Bu muhalefet biçimi devlet otoritesinin mutlaklığına karşı, ‘bireysel veya kitlesel’ olarak girişilen… temelinde, “pasif direnme’ ilkesini içeren insan hak ve özgürlüklerini korumayı amaçlayan… Ve devletin ‘insancıllaştırılmasını’ hedefleyen barışçıl bir protesto eylemidir.
ÖNŞARTI…
Sivil itaatsizlik olgusunun hukuksal meşruiyetini sağlayan beş temel ilkenin varlığı, sivil itaatsizlik oluşumunun bir tür ön şartıdır. Bu hareketin sivil itaatsizlik olarak tanımlanması için, ‘beş şartın’ bulunması gerekir. Bu unsurlar ise şöyledir:
• Yasaya Aykırılık: Yürürlükte bulunan yasalardan, herhangi birisine aykırı bir eylemin varlığı şarttır…
• Kamuya Açıklık: Eylemin ‘aleni’ olarak yapılması gerekir.
• Siyasi – ahlaki saikle harekete geçilmesi…
• Kamusal yararın ön planda tutulması…
• Şiddetsizlik: Eylemde, cebir ve şiddetin kullanılmaması…
• Bu, beş temel unsur – aynı zamanda – sivil itaatsizliğin sınırlarını da çizer.
BİZDE İTAAT ŞART
Bugün Batıda, tam anlamıyla yerleşmiş demokrasinin ‘olmazsa olmaz’ bir kuralı haline gelmiş olan bu kavram –ne yazık ki – gerek bizde, gerekse TC’de, hala itici bir kavramdır…
• Sivil itaatsizlik olgusunun temelini oluşturan “oluşum”, devlet otoritesinin karşısında, “varlık savaşı veren sivil toplumdur…”
Bizde ve TC’de, devlet – toplum ilişkisi bir ‘Sosyal Sözleşme’ değil, bireylerin, ‘devlet otoritesini KABULLENMESİ’ esasına dayanır…
Bu tür devletlerde, “kamusal örgütlenmenin” yanında, sivil örgütlenmenin de, “vatandaşların yerine – devletçe yapılması”, sivil toplumun, “yapay” bir görünüme bürünmesine yol açar…
Bağrındaki çelişki, “çatışma ve uyumsuzluktan” dolayı, tarihsel süreç içerisinde belli, istikrarlı bir değişime ulaşamaması ve bunun sonucunda, ‘sınırlı ve sorumlu hukuk devleti’ yerine, vatandaşın, ‘hizmetçi’, devletin ise, ‘efendi’, olduğu, ‘sınırsız – sorumsuz kutsal devlet anlayışının’ hakim olduğu bizde, sivil toplumun maddi anlamda kurumsallaşamamasının sonucu, ‘Sivil İtaatsizlik Olgusu’ yeterince tanınmamış ve buna bağlı olarak da toplumumuzda uygulama alanı pek bulunamamıştır…
BATI ÜLKELERİNDE
Batı ülkelerinde, bireyin, devlet otoritesine karşı kullandığı en yaygın ‘siyasal protesto eylemi’ olan sivil itaatsizlik… Ülkemizde örgütlü bir toplum eseri olmaktan çok sessiz yığınların yaptığı, temelinde, ‘pasif direnme’ ilkesinin bulunduğu belli başlı sivil itaatsizlik örnekleri de bulunuyor…
Önemli olan, ‘mutlak otorite’ karşısında vatandaşın aldığı tavırdır…
***
Otoritenin mutlak surette hüküm sürdüğü yerde her şey ve herkes susmaya mahkumdur…
İşte, sivil itaatsizlik, otoriteye karşı direnmenin adıdır. Meşruluk ise, her ikisinin sorunudur…
Yurttaş, insanlığını feda etmeden sivil itaatsizlikten vazgeçemez…
***
Sivil itaatsizliği bastırmak, vicdanları, zincire vurmak demektir… (Gandhi)
***
Hukuk Devletinin sınırlarında gezinse bile, vicdan yasasına itaatin çerçevesinde ‘pozitif yasaya’ itaatsizliğin ta kendisidir sivil itaatsizlik…
////////////////////////////////////////////////
Bir tanıktan: Avukat Barış Mamalı’dan…
İşkence Adası Kuzey Kıbrıs…
Barış Mamalı, bir avukat…
Ama sadece kendi işiyle sınırlı kalsaydı çalışmaları… Yani, Mahkemeye gir çık, savunmanı yap, paranı al… Ve…
İşte, bu “ve”den sonrasıdır çok önemli olan… Yani, insanın en yüksek mevkide de olsa: Doğduğu toprağa ve topluma – insanına karşı taşıdığı sorumlulukları…
Evet sorumluluklarımız…
Tanrı aşkına: Tavandan – tabana, kaçımız bunun ayırdında ve bu sorumluluklarını yerine getiriyor ki!
İşte Mamalı, o görevini layıkıyla yapanlardan biri… Bir hukukçu… Ona ve onun gibilere teşekkür borcumuz var…
“İŞKENCE ADASI KUZEY KIBRIS…”
İşte, onun yeni çıkardığı bu konu ile ilgili çok değerli kitabının adıdır yukarıda yazdığım… Ve, tek bir kelimesini dahi atlamadan okuduğum yeni çıkan kitabı…
Okuduğum ve bu konudaki; “uygarlık dışılığımızın verdiği utançla” kaç gündür yerin dibine girdiğim!
Aman Tanrım, (200) sayfalık kitabın başından sonuna – her sayfası – bizim yasalarımızın: “İlkelliği – eksikliği ve insanımızın zerre kadar kıymeti olmadığı!” belgeleniyor.
Ben, olayın bu denli eksikliği ve utancının derinliğini şimdi öğrendim ama Mamalı, taa başından bilmenin o ağır yorgunluğu ve utancı içinde bakın kitabın kapağına ne yazmış: “İŞKENCE ADASI…”
İşkenceci mahlukatları / ısrarla sistemden temizlemeyen / ve / İnsanlık adına hiçbir şey / yapmayıp / suskun kalmayı / Tercih eden yöneticilerle / Aynı ülkede yaşamak zorunda / kalmak bana büyük / Acı ve ızdırap / vermektedir…) (Bunun altına bu kitabı her okuyanın, “Bana da!” diye yazdığını görür gibiyim…)
BU KİTAP OKUNMALI…
Evet, bu kitap okunmalı…
Ana – babalar ve gençler tarafından; çünkü, bilmediğimiz, haberimiz dahi olmayan öyle yasa ve hükümler var ki! Öylesine işkence görmüş, insan oldukları… hatta, haklı oldukları halde… öylesine ‘acı verici – insanlık dışı eziyet görmüş insanlar’ olmuş ki ’ Yerin dibine geçiyor insan okudukça…
***
Gelin, Av. Mamalı’nın işlediği konulara bir göz atalım:
• Kıbrıs’ın Kısa Siyasal ve Hukuki Tarihi…
• 1974 Sonrası Dönem ve Derin Devletin İzleri…
• KKTC Polis Örgütü ve Meçhul Olaylar…
• İnsanlık suçu: İŞKENCE”
• İşkenceye Prim Veren Fiili ve Hukuki Statüko...
• Genç Bir Avukat’ın İşkence İle Tanışması…
• Fişlenme Olayı…
• İfade Toplama Operasyonu
• Meclis İşkence Raporu ve Bu Raporun Değerlendirilmesi…
• İşkence Kurbanlarının İfadeleri
• Polisin Kötü Muameleleri Hakkında Yerel Basında Çıkan Haberler.
• Kuzeyin İşkence Yöntemleri
• Albaylar Cuntası ve İşkenceleri…
• Dünyada Görülen İşkence Yöntemleri ve İşkence Sonrası Etkiler…
• Yurttaşın Tutuklama Yapma Yetkisi…
***
Bu kitabın her sayfası, okunup ezberlenmeye değer, yazılarıyla – resimleriyle, ülkemizin bu konuda da sınıfta kaldığının birer belgesi bunlar… Ve sonuçta, yazarı gibi bizim de yüreğimizden özür dilememiz…
Bu ülkenin insanına, hayvanına, doğası ve kültürüne verdiğimiz onca zarar için de özür dilememiz…
Yetmedi…
Ülkemizde zarar verilen her canlı için… Onu, koruma ve yaşamasına yardım etme sözü ve bunun yerine getirilmesi…
***
Daha yapacaklarımız var ama onları da size bırakıyorum… Kitabı okuyarak, konuyla bütünleşmenize…
///////////////////////////////////////////////////////////////////
PARANTEZ…
İnsanlar…İnsanlar .. Canım insanlar…
İnsanlar özgürlüklerini yitirdiler mi kendilerine saygıyı ve yaşama sevincini de yitiriyorlar! Sadece insanların değil, hayvanı – yeşiliyle tüm ‘doğa’ da aynı özen ve sevgiye muhtaç…
Ülkesini ve halkını içini acıtacak kadar seven insanlara selam olsun…
Söyler misiniz..
Bir ülke, doğası ve insanıyla yok edilirse… Geriye ne kalır…
***
Evet, insanıyla yok edilirse… dedim…
Ve, bunun altını çiziyorum… Çünkü,
“Umudunu yok ettiniz mi…”
O insanın… O gençlerin, çocukların…
Ve evet…
Artı yaşlıların…
Geriye, hayata tutunacak nesi kalır ki!
***
Onlar: Zulmü, yok oluşu
Değil…
Hayatı istiyorlar…
Barış ve huzur içinde…
Bir hayatı…
***
Her kulağa küpe olması…
Dileğiyle…