Otuz yıl sonra gelen şampiyonluk
Tam otuz yıl önceydi. Yenicami 1983-1984 sezonunda, yani KKTC’nin ilan edildiği yıl, “KKTC’nin ilk şampiyonu” unvanını kazanmış ve o yıldan sonra da, birinci lig veya şimdiki adı ile Süper Lig’de, şampiyon olama başarısını gösterememişti.
Yenicami 1981-1982 futbol sezonunda, kuruluşundan itibaren, ilk kez, Birinci Lig’den, İkinci Lig’e düşmüş ve camiaya büyük üzüntü yaşatmıştı. O zamanlar Yenicami’ye “Hükümet Takımı” derlerdi. Çünkü mecliste bulunan birçok vekil veya devlet kademesinde üst kademe yöneticiliği yapan birçok kişi, Yenicami kulübünün ya taraftarı veya yöneticiliğini yapmış kişilerden oluşuyordu. O nedenle, Yenicami kulübüne, böyle bir yakıştırma yapılırdı.
Ancak, kendisine “Hükümet Takımı” denilmesine rağmen, 1981-82 sezonunda küme düşmüştü. Yani tabiri caizse “Hükümet Küme Düşmüştü”…
Kıbrıs Türk futboluna ismini altın harflerle yazdıran, mazisinde bir çok şampiyonluklar bulunduran Yenicami’nin küme düşmesi, gerek camia içerisinde, gerekse Kıbrıs Türk Futbolunda şok etkisi yaratmıştı. Futbol bir oyundur ve bu oyunu içerisinde küme düşmenin de olabileceği, kabul edilemiyordu. Üstelik de eli kolu bu kadar uzun bir takımın küme düşmesi kabul edilebilir bir durum değildi.
O dönemin futbolcularından biri olarak, camiada nelerin yaşandığını çok iyi hatırlıyorum. Küme düşüldüğü yıl, kulübün başkanı Asaf Can abimizdi. Küme düştükten sonra, Asaf Can abimiz, sorumluluk duygusu içerisinde hareket ederek, başkanlık görevini bırakmamış ve bir yıl daha ceketini üzerinden çıkartmadan, 1982-1983 sezonunda, takımı, İkinci Lig’den Birinci Lig’e şampiyon olarak çıkartmıştır.
Takım yeniden Birinci Lig’e çıktıktan sonra, görev bu kez Tuncay Apakgün abimize devredildi. Tuncay abimiz, o yıl takımı şampiyon yapmış ve bugüne kadar, son şampiyon takımın başkanı olma unvanı elinde tutmuştur.
Aradan otuz yıl geçmesine rağmen, yaşananları dün gibi hatırlıyorum. Çünkü, bir kulübün küme düşmesinde yaşananların ne anlama geldiğini, en az sorumlu kişisinden en çok sorumluluk üstlenen kişisine kadar, yüreğinin nasıl yandığını, kulüp sevgisinin ne demek olduğunu, böyle durumlarda çok daha iyi anlama fırsatı yakalarsınız.
Tekrardan Birinci Lig’e dönüş muhteşem olmuştu. Bir yıl önce, kulüpten yaşanan hüznün yerini bu kez mutluluk almıştı. Birinci Lig’e çıkmanın vermiş olduğu heyecan, sevinç, mutluluk ve özgüven, 1983-1984 sezonunda takımın birinci lig şampiyonu olmasına neden oldu.
İşte o yıllardan bu güne kadar Süper Lig’de şampiyonluk yaşamayan, böyle başarılara hasret kalan Yenicami, en nihayet ve tam otuz yıl sonra, bu mutluluğu yeniden yaşadı.
Aslında bu süreç da kolay olmadı. Bu süreç içerisinde, Yenicami’de birçok başkan, yönetici, teknik adam, futbolcu görev yaptı. Belli yıllarda küme düşüp çıkmalar da yaşandı. Kupa şampiyonlukları ve ikinci küme şampiyonlukları da bu dönem içerisinde gerçekleşti.
Fakat, anlamı büyük olan “Süper Lig” şampiyonluğu, tam otuz yıl sonra gelebildi. Tabi ki bu şampiyonlukta birçok kişinin emeği, alın teri ve katkıları vardır. Örneğin, Bülent Avcan başkanlığındaki yönetim kurulunun özverili çalışmalarını takdirle karşılıyorum. Her noktada takıma sahip çıkıp bu başarının gelmesinde önemli rol oynamışlar ve verdikleri demeçlerle de Kıbrıs Türk Futboluna önemli katkılar yapmışlardır.
Avcan’dan önceki kötü dönemlerde görev yapan başkanlar da, kulübün zor günlerinde, takıma sahip çıkmışlar ve bugün gelinen şampiyonlukta önemli rol oynamışlardır. Kaan Kaner, Ahmet Küçük, Derviş İnceer, Taksim Minnoş, Mehmet Ali Güröz, Zihni Kalmaz ve daha birçok başkanın emeği bugün gelinen noktada küçümsenemez.
Ancak bu takımın bu noktaya gelmesinde, bu başarının yakalanmasında, hiçbir maddi olanaktan kaçınmayan, elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışan, gecesini gündüzünü bu takım başarısı için harcayan, futbolcuları toparlayan, kulüp sevgisini her zaman her şeyin üstünde tutan, takımın Birinci Lig’den Süper Lig’e çıkmasında önemli rol üstlenen, şu anki takımın yaratılmasında fikir sahibi olan, geçen yıl kupanın kazanılmasında büyük emek harcayan, ancak, mütevaziliği sayesinde hiç bir zaman ön plana çıkmayan Abdullah Uluçhan’ı binlerce kez kutlamak gerekiyor.
Özellikle son dört yıldır, zamanını, emeğini, parasını kulübe olan büyük sevgisi sayesinde ve hiç bir karşılık beklemeden harcayan, Abdullah Uluçhan’a bu camianın bir teşekkür borcu olduğuna inanıyorum. Kendisine ne kadar teşekkür edilse azdır. Otuz yıl sonra gelen bu şampiyonluğun gerçek mimarı kendisidir.
Şampiyonluk tüm camiaya kutlu olsun. Ayrıca Turan hoca ve ekibini, şampiyonlukta en büyük paya sahip olan futbolcuları, gösterdikleri üstün performans ve kazandıkları şampiyonluktan dolayı tebrik ediyorum…