Oya Kutsal: Aşk özgür insanların işidir
İçimizdekiler/ Ülviye Akın Uysal
(İngilizce öğretmeni)
Kendimi tek kelime ile tanımlayacak olsam… Aşk
Şu an yaptığım işi yapmasaydım… İtfaiyeci olurdum. Fiziki güç, bilgi, tecrübe, odaklanma, özgüven ve ani karar verebilme yetisi gibi özellikleri içinde barındıran, üstelik hayat kurtaran, duygusal zenginlikler yaşatan, insanı tam ve bütün hissettiren bir meslek.
Benim gündemimi en fazla meşgul eden… Evkaf İyilik Gönüllüleri Girne sorumlusuyum. Bu nedenle iyilik yapmak, her gün ne iyilik yapabilirim diye düşünmek gündemimin tümünü oluşturuyor.
Kayıtsız kalamadığım şey… Kayıtsız kalamadığım şey: Saygısızlık. En başta kendime karşı. Ne ben kendime saygısızlık yaparım ne de başkaları tarafından bana yapılmasına izin veririm. Genişletirsek; ülkede tarihi eserlere gösterilen saygısızlık ve çöpünü yola, sokağa, doğaya fırlatan insanların saygısızlığı.
En büyük pişmanlığım… Kronik bir biçimde kendimi ifade etmemeyi seçmek ve bunun ağırlığı ile yaşamak. 40'lı yaşlara kadar çok güçlü bir biçimde hayatımı etkileyen bir durumdu. Susmayı tercih eden bir insanın bu ağırlığı hafifletecek bir çözüm de bulması gerekirdi. Bunu yapmadım. Çözüm aramamak en büyük pişmanlığım.
En büyük sevincim… Proaktif bir polislik projesinde yer almak ve öğrencilerimle birlikte, 8 aylık zorlu bir çalışmanın sonucunda, bir suç bölgesini bu günkü suçtan arınmış, insanların gitmekten mutluluk duydukları bir yere dönüştürmek. Artık herkes özgürce, huzurla bölgeyi ziyaret ediyor. Biz hariç. Ruhen yaşadığımız yorgunluğun geçmesi uzunca bir süre alacak. Olsun. Biz gitmesek de topluma bir güzellik kazandırdık. Bu, yeter.
Hayatımın dönüm noktası… Babamı kaybetmek. Babam hayattayken ben tüp değiştirmeyi bile bilmeyen bir insandım. Hayatımda benzinciye gidip benzin almış bir insan değildim. Onu kaybettiğimde küçük bir kız çocuğu gibi hissettim kendimi. Hayata yeni baştan başlamam gerekti. Üstelik bir çok ciddi problemle de tek başıma baş etmek zorunda kaldım. Büyük bir acıydı. Bununla beraber potansiyelimi ve gücümü fark ettiğim yeni bir dönemin başlangıç noktası oldu.
Beni en çok etkileyen yazar… Arif Hasan Tahsin... Yalın ve içten. Nasıl bir ülkede, nasıl insanlarla yaşadığınızla ilgili duygusal ve düşünsel süreçler sunan bir bellek
Başucumdaki kitap… Her Kadın Bir Rus Şaire Aşık Olur (Elizabeth Dunkel) ve İki Yeşil Susamuru (Buket Uzuner)
En keyif aldığım müzik… Rubato. Nokta. Çok zor etkilenen bir insanım. Rubato ile en çok özlediğim şeyi yani etkilenmeyi yaşıyorum. Ruhumun ihtiyacı olan her şeyi veriyor.
En son izlediğim film… Küba'nın Özgürlük Hikayesi... Filmden çok belgesel izliyorum. Özellikle Güney Amerika ülkeleri ile ilgili ne kadar belgesel varsa bulup izlemeye özen gösteriyorum. Hemen hemen her gün bu çabanın içindeyim.
Kendim için son aldığım şey… Tişört. Kotlarımın üstünden giyeceğim tişörtler benim için çok önemli.
Dolabımdaki en gereksiz şey… Makyaj malzemeleri. Çünkü hiç makyaj yapmam. Çok ender ruj sürerim. Özel günlerde ise zaten profesyonel destek alırım.
Benim için alınabilecek en güzel hediye… Parfüm… Çiçek seven kadınlardan değilim.
Kendimle ilgili değiştirmek istediğim şey… İstediğim bir şeyi istediğim anda elde etme isteğimi değiştirmek isterdim. Çünkü istediğim anda elde edemediğimde mutsuz oluyorum. Daha sonra gerçekleştiğinde ise eski heyecanım kalmıyor.
Kendimde beğendiğim özellik… Rahatlıkla kendinizi ifade edebileceğiniz ve bundan asla pişmanlık duymayacağınız bir insanım. Düşmanım olsanız dahi. Benimle içtenlikle paylaşılan anlara asla ihanet etmem.
Olmasa da olur… Ben onayladıktan sonra başkalarının onayı olmazsa da olur.
Olmazsa olmaz… Öğrenmek benim için olmazsa olmazlarımın başında gelir. Ne olursa olsun; öğrenmek. Arabanın lastiğini değiştirmeyi öğrenmek, Platon'un idealer dünyasını öğrenmek, iki Brezilya başkanlığının ardındaki gerçeği öğrenmek, hatta hasır sandalye yapmayı da öğrenmek... Büyük mutluluklar.
En iyi yaptığım yemek… Mexican Taco
Hayalimdeki dünya… Sadece kendi dünyamla ilgili hayal kurarım. Sonuçta hayalimizdeki o mutlu dünyayı yaratacak olanlar teker teker mutlu bireyler değil midir? Ben her gün yaşadığım ülkenin fiziki, toplumun ise ruhsal gelişimi için neler yapabileceğimi hayal ederim. O kadar çok şey var ki yapılacak. En büyük dileğim ise bu güne kadar yaptığım küçük dokunuşların büyük sonuçlar yaratması. Çünkü tam 10 yıldır tarihi eser, çevre ve doğa bağlamında farkındalığa adanmış bir hayat yaşıyorum. Buna değdiğini görmek bir hayal değildir umarım.
Aşk benim için… Ahmet Altan'dı sanırım şöyle demişti: Bir yazarın tek işi aşkı yazmak olmalı. Yazar aşktan başka her şeyi yazıyorsa o ülkede hiç bir şey yolunda değil demektir. Ben de öyle düşünüyorum. Ne ülkede ne de insanların hayatlarında hiç bir şey yolunda değil. Bu nedenle Murathan Mungan'in dediği gibi "Aramaktan vazgeç demiyorum, bulmaktan vazgeç." diyelim aşk için.
Onunla çok tanışmayı isterdim… Tennessee Williams
Görmek istediğim yer… Libya
Mutlaka yapmak istediğim… Güney Amerika ülkelerinden birinde, farkında olduğum tüm tehlikelere rağmen, bir varoşta, yoksul insanlarla bir süre birlikte yaşamak ve o bağlamda kendimi tanımak.
Son olarak söylemek istediklerim… Aşk üzerine bir kaç şey söylemek isterim. Aşk özgür insanların işidir. Özgürlüğün tanımı ise korkularından arınmışlıktır. Bu nedenledir ki kaybetme korkusu olan bir insanın yaşadığı aşk değildir. Sevilmeme korkusu olanın da. Onaylanmama korkusu olanın da. Değersizlik korkusu olanın da. Bu korkular uzar gider. Ve bu korkular sizde varsa özgür değilsiniz. Gerçekten aşkı arıyorsanız önce kendinizi arayın. Arının. Yoksa karşınıza çıkan ve aşk diye tanımladığınız her ilişki sadece öğrendiğiniz deneyimlerinizdir. Öğrenmek de değerlidir. Hem de çok. Ama adı aşk değildir.