OYUN
Hani yazdım ya ‘emekçi’ gerçeğini...
Gündemde “öncelik” sırasının aslında senelerdir nasıl şaştığını, şaşırtıldığını...
Sabah yediden…
Gece on buçuğa çalışan bir market işçisi…
15 saat, asgari ücrete!..
Oysa ki “kamusal alan”ı besleyen “mağdur” hep başkaları ya...
Bu insanlara sıra gelemiyor bir türlü...
Ve anladım ki “toplumsal vicdan” yüzleşse de gerçekle, ‘bireyselcilik’ gömleğini kolay kolay yırtamıyor kimseler, vicdan pratiğe işlemiyor.
***
Çok geniş yığınlar farkında “adaletsizliğin…”
Ama öylesine bir “psikolojik duvar” örülmüş ki!..
Siz “mağdur”u konuşmak için açmışken ağzınızı, “potin”le giriyorlar!..
- “Hükümeti suçla!..”
İyi, suçladım: ‘Bu hükümet gitsin!..’
Ne oldu?
Son 30 senedir ne üretti bu ritüel?
Ya bir “suçlu” aranacak mutlaka!..
Ve “bağcı” dövülecek…
Ya da illa ki bir “adres”e yönelecek kolay propaganda!..
***
- Bakanlığa ‘ihbar’ et!..
- Ettim...
- İyi de gecenin on buçuğunda kim gidecek denetime? Üstelik hafta sonu?
- ‘Ek mesai’ için yürüyüş yapalım hade!..
Marketteki kız da buna ‘vesile’ olsun (!)
Bir ‘iyilik’ yapsın ‘insanlık’ niyetine (!)
***
Nasıl bir ‘kolaycılık’ ha, her meselede ya ‘CTP’ye vurmak, ya ‘UBP’ye...
Siyasi partileri “dövdün” mü sadece, ‘top’ senden kaçar ve bu “statüko” sürer yıllarca!..
İki “ezber”e bakar, gündem kovalamaca…
***
Bir ‘kamu kurumu’nda çalışan arkadaşın yaptığı işleri sıralıyorduk, geçenlerde…
- Nasıl başarıyor, diye hayretle!..
Restoran işletiyor!..
Şehrin en işlek caddesinde bir de mağaza!
Bir de sigorta acentesi.
Ve aslında, kamu görevlisi!..
Unutmadan…
Bir de ‘risk ödeneği’ alıyor üzerinden…
***
Bugüne kadar ‘emekçi’ diye bize illa ki ‘kendini’ satanlar, ‘entel’ sözcüklerle ördükleri sosyal iletişim ağında, gündemi ‘kendileri’ dışına çıkarmıyor kolay kolay…
Ve “bunlara bir daha oy vermeyiniz” üzerinden üretiyorlar en dahiyane “çözüm” formüllerini !..
“Suçluyu bul” yakan topunda, elinden at çamurlu meşini de korkma!..
Eğer “suçlu” bulunmuşsa, tamamdır, herkes dönebilir kendi oyununa!..