1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Oyun, oyuncu, dekor!
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Oyun, oyuncu, dekor!

A+A-

"Hep ama hep aynı şeyi yaptım, sevgi aradım, sevgi istedim. Tatminsiz, doyumsuz, isterik bir şekilde, en çok sevgiye ihtiyaç duydum."

Kanat Güner’in sözleri bunlar.

20 sene evvel okumuştum, ‘Eroin Güncesi’ni...

Çok etkilenmiştim.

Henüz hayattaydı, yazarı...

Tıp eğitimi almıştı.

‘Palyaço’ kılığında çocukları eğlendiriyordu.

Yaratıcıydı, zekiydi...

Kitabını imzaladığı bir gün, ara verdi, tuvalete gitti, ‘oyun’ bitti...

***

"...kral babamın iyi yetişmem için bana kocaman bir oyun oynadığını, çevremdeki herkesin oyuncu, her şeyin dekor olduğunu, sıradan bir insan gibi yetişirsem daha akıllı bir prenses olacağımı düşündükleri için bu saçma sapan şeyleri bana yaşattıklarını hayal ederdim; değilmiş. Hala kimse gelip beni sarayıma götürmedi."

***

Senenin son günü, Limasol - Lefkoşa yolunda dört genç, bir aracın içinde ‘robot gibi’ bulundu.

Adeta ‘donmuş’ halde!

‘Uyku’ modunda...

Biri, öldü...

“Trafik kazası” mı dedi, pek çokları.

Anlamadı!.

Pek çok “trafik kazası”nın sebebi de böyle anlaşılmıyor zaten.

Çünkü direksiyon başında “kendinden geçmiş” insanlar oturuyor.

Zihinleri ‘göçmüş’ aslında....

Lefkoşa-Girne yolunda, önceki gün bir başka genç, arabada baygın halde bulundu...

Girne’de geçen haftalarda, çok tanınmış, dünyalar iyisi bir ailenin kızı, uyuşturucudan tutuklandı.

Çok saygın bir işi, çevresi, sosyal statüsü vardı.

***

Öyle “kenar mahalle çocukları” falan değil artık, bu ‘uyuşturulmuş’ dünyanın kuytuluğunda kaybolan...

Çoğu hali vakti yerinde ailelerin çocukları...

Paraları var, arabaları var, evleri var, işleri var...

Amaçları yok!

‘Kral’ hayatları var ancak ‘sevgi sarayları’ yok...

Çevredeki onca ‘oyuncu’ arasında, ‘dekor’un bir parçası gibi duruyorlar sadece...

Tatminsiz, doyumsuz bir halde arıyorlar...

***

Bu ülke ‘gençlerini’ yitirirken, iflah olmaz bir hırsla mevkiye, paraya, mala, mülke, metale, betona, bayrağa, nutuğa, hamasete yatırıyor geleceğini...

Hep bir “eksiklik” hissi var, hep bir “yarıda kalmışlık...”

***

"Hayal kurmak çamaşır suyu içmek kadar zor. Yazacak bir şeyim de kalmadığına göre... Evet, artık bitti, perde!”

***

Işığa ihtiyacı var bu ülkenin...

‘Yarınsız’ düşleri kıracak ışığa...

Yüzümüzdeki boyaları silebilir, oyunu bozabilirsek eğer...

-----------------

Profesyonel sendikacılık

 

HÜKÜMETiN, sendikalara yönelik ödenekleri ortadan kaldırma girişimleri, art niyetlidir.

“Ben size gününüzü gösteririm” ruh haliyle hareket ediyor, “öç alma” duygusuyla adım atıyorlar.

Baskıcı ve otoriter yönelimler içinde “çok seslilikten” korkuyorlar.

. . .

Ama bir yanlış sunum var... 'Profesyonel sendikacılık’ ortadan kalkmaz, bu çabalarla...

Çünkü 'profesyonel'in anlamı, kamudan maaş almak değildir.

Örneğin Dev-İş, bir işçi sendikası olarak, profesyonel sendikacılar tarafından yönetiliyor ve hiçbiri kamudan maaş almıyor.

'Profesyonel' tek işi, geliri, uğraşı, uzmanlığı, üretimi, emeği ile çalışan kişidir.

"Profesyonel sendikacılığı" kamu kaynaklarından ödenmekle eş göstermek, yanlıştır.

Meseleyi basitleştirir.

Kamu kaynakları ile desteklenen aslında “örgütlü toplum”dur.

Çünkü çağdaş toplum, örgütlü toplumdur.

-----------------

Lefke’nin henüz adı ilçe

Lefke'ye gittik, BASIN ODASI takımı olarak!

Örnek bir 'sivil toplum dayanışması' var...

Bravo!

İLÇE oldu ya şimdi, yeniden anladım ki, henüz "adı ilçe."

Hiçbir plan yapılmadı...

Proje falan yok ortada, ne altyapı ne de üretime dair!

Ama Lefke’li mutlu.

Çünkü tarihsel süreçte bir iade-i itibar görüyorlar bu durumu!.

İki beklentileri var.

Biri, tüm 'kamu' kurumlarının Lefke'ye taşınması.

Hem “istihdam” için önemli bu, hem de “yollara düşmekten” kurtulmak...

İkincisi, “yatırım...”

İşte bu planlama işi!

En önemli korkuları, Girne'ye benzemek.

Daha şimdiden 'kanalizasyon' sistemsiz yurt binaları, 'oto park'sız apartmanlar sorunu başlamış.

Peki 'imar planı'?

Yok.

Evet, umarım Girne'ye benzemezler!

Yoksa, "vay ne yaptık da ilçe olduk" diyecekler.

Lefke, tarımsal üretimde önemli bir merkez!

“Ziraat mühendisi” tek bir kişi var, tüm bölgede...

Henüz temizlenmemiş, senelerin “maden” kiri var...

Ne ayıp, ne acı, değil mi?

Üniversiteyle birlikte 20 bini aşan bir nüfus hedefleniyor.

Ama “çokluk” illa ki “refah” getirmiyor.

Hele plan, altyapı, denetim yoksa, tam tersi.

Lefke'nin “adı” ilçe olmuş, şimdilik...

Umarız kendisi de olur, planla, projeyle, yatırımla, üretimle...

-----------------

haftanın notcukları

 

-‘Eski’ müzakerecileri yanına alarak Cenevre’ye uçuyor HÜKÜMET partisi! “Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı” derler… BİRAZ da samimiyet!

 

- ODUN kokuyor memleket! Ciğerlerin ve ağaçların canı acıyor…

 

-Bir futbolcunun 50 bin Sterline transfer olduğu ülkemizde, antrenman sahalarının duş ve tuvaleti yok hala!

 

-Yasaları BAKANLAR çiğniyorsa eğer devlet de ‘sakız’ olur ağızlarda!

 

-Döviz ve elektrik hem de nasıl yakıyor! Uffff…

 

-‘Evren’ adını paşadan mı aldı acaba? Huyunu almasa nitekim!

 

-Unutmayınız! Bugün saat 18:00’de Lefkoşa Bandabuliya’dayız!

 

Bu yazı toplam 2916 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar