“Ozanköy’den çıktım, hastaneye gittim. ‘Randevun iptal’ dediler”
Kanseri yıllar önce yenen ve 6 ayda bir rutin kontrolleri için hastaneye gitmek zorunda olan Hergül Feyzioğlu, sistemsizliğe, umursamazlığa ve kamusal sağlıktaki özensizliğe isyan etti...
Fehime ALASYA
Cilt Kanseri tedavisi gören ve son 8 yıllık süreçte her altı ayda bir kan tahlili yaparak rutin kontrollerine devam eden 76 yaşındaki Hergül Feyzioğlu, hastanelerdeki sistemsizlikten yakındı.
Feyzioğlu, hastanedeki randevusunun ertelendiğini kayıt işlemi yapacağı sırada öğrendi, 76 yaşındaki bir hastaya çektirilen eziyete isyan etti. Girne-Ozanköy’den Lefkoşa Devlet Hastanesi’ne giden Feyzioğlu, tahlillerini yapamayacağını öğrenince sistemsizliğe, umursamazlığa ve özensizliğe karşı herkesin sesini yükseltmesini istedi.
Hergül Feyzioğlu, yıllardır yaşadıklarına dayanarak sağlık sistemini puanladı: “10 üzerinden 3.”
11 Ekim’deki randevusu 27 Ekim’e alındı, bunu hastaneye gidince öğrendi!
Uzun süre önce 11 Ekim tarihinde kan tahlillerini yaptırmak için hastaneden randevu alan ve önceki gün Lefkoşa Devlet Hastanesi’ne gelen Feyzioğlu, aldığı yanıt karşısında şaşırmadığını belirtse de kızgınlığını gizleyemedi.
Feyzioğlu, “Kayıt işlemlerimi yaparken randevumun 27 Ekim’e ertelendiğini, tahlil yapamayacağımı söylediler, beni aramışlar ama telefon numaram yanlışmış dediler. Doktor burada yokmuş. 8 yıldır bu tahlilleri yapıyorum. Nasıl olur da bana ulaşamazlar? Neden randevulara başka doktor bakmıyor?” dedi.
Özellikle sağlık alanında sistemin düzgün çalışmadığını belirten Feyzioğlu, ‘umursamazlığın’ hâkim olduğu görüşünü paylaştı.
Özelde kendi, genelde birçok vatandaşın yaşadığı sorunlar olduğuna dikkat çeken Feyzioğlu, bu durumu eleştirdi.
Kullandığı kremi özel eczacısından alıyor…
Sigorta emeklisi olan Feyzioğlu, cildi için her ay kullandığı kremi de özel eczaneden almak zorunda kaldığını anlattı, “Hastanede yok, özelden alıyorum” dedi.
“Genel olarak hastaların refahı için hiçbir şey yapılmıyor, hiçbir iş yolunda gitmiyor”
Tedavi sürecinden bu yana sağlık sistemi içerisinde yaşadıklarını değerlendirmesini istediğimiz Feyzioğlu, şöyle devam etti: “İlk günden bu yana sağlık sistemine bir not verecek olursam 3 veridim. Yukarısı değil… Hastalık sürecimin başında onkoloji bölümünde olan, fototerapi aldığım sürece gördüğüm hizmet ve muamele çok güzeldi. Özel hastaneyi aratmıyordu. Tüm randevularım zamanında, hemşireler ilgili, aksayan hiçbir durum yaşamamıştım ama sonrasındaki rutin kontroller veya genel sağlık alanında yaşananlar bir vatandaşın hak ettiği şeyler değil. Örneğin Ahmet isimli bir doktordan randevu aldınız, gidiyorsunuz, Ahmet yok. Mehmet var! Veya randevularınız değişiyor ve haberiniz yok… Genel olarak hastaların refahı için hiçbir şey yapılmıyor, hiçbir iş yolunda gitmiyor.”
“Çok zor günlerdi. Zaten sıkıntılısınız, sistem sizi rahatlatmalı ama…”
Eşini de kendisi kanser olmazdan kısa süre önce aynı hastalıktan kaybeden Feyzioğlu, o günleri ise şöyle anımsıyor: “Çok zor günlerdi. Zaten sıkıntılısınız, sistem sizi rahatlatmalı ama yaşadıklarınız sıkıntılarınızı daha da çok arttırıyor. Yurt dışında tüm personelin görev tanımı çok açık, herkes hastanıza yardım ediyor ama burada hasta bakıcı tutmak zorunda kalıyorsunuz. Buna gücü olan var, olmayan var…”
“Bu bozuk düzeni sevmiyorum...”
‘Tanıdık-torpil, dayı-amca’ düzenine karşı olduğunu belirten Feyzioğlu, “Sıra beklerken bile aradan bir ‘torpilli’ geçip önünüze girebiliyor. Sesinizi çıkarsanız hakkınız yeniyor… Kimsenin hakkını yemiyorum, kendi hakkımın da yenmesine sessiz kalamıyorum. Her alanda sıkıntılı bir ülkede yaşıyoruz, bu sadece sağlık alanında değil. Bu bozuk düzeni sevmiyorum...”