Özatay Fotoğraf Yarışması sonuçlandı İnsan, Doğa, Yaşam…
Özatay Fotoğraf Yarışması sonuçlandı İnsan, Doğa, Yaşam…
Filiz Uzun
Bir kadın için en güzel şeylerden biri de babası ile güzel anılarının olmasıdır. Küçük yaşlardan itibaren biriken baba kız anıları hayatın ileriki yaşlarında erkeklerle ilişkilerine yansır kadınların diye düşünüyorum ben. Hele de bu anılar fotoğraflarla ölümsüzleştirildiğinde daha da anlam kazanır.
Fotoğraflar hep önemli olmuştur benim için. Amatörce çekilse de. Fotoğraf çekenler ya da fotoğrafın tekniğini bilenler, bir fotoğrafa bakarken teknik detayları incelerler çoğu zaman, ancak ben bir fotoğrafa bakarken güzel mi değil mi diye bakarım. Çok basit. Beni etkiledi mi etkilemedi mi? Bazen çok önemli bir yarışmada 1.’lik ödülü almış bir fotoğrafı ben ya da benim gibi teknik detayları bilmeyen kişiler beğenmeyebilir. Bence sanatın temeli de buna dayanır. Güzel bulmak. Sadece fotoğrafa bakanlar için değil fotoğrafı çeken için de geçerlidir bu. Beğenmişse çeken ve güzel bulmuşsa, yarışmada dereceye girmek ya da girmemek çok da önemli olmamalı. Fotoğraf çekerken bilinen birçok tekniği kullanmaktaki amaç da bu değil midir zaten? Fotoğrafı güzel yapmak.
Geçtiğimiz hafta sonu Öztan Özatay Fotoğraf Yarışması gerçekleşti Golden Tulip Otel’de... Ben de oradaydım. Yarışmada beni etkileyen çok fazla şey vardı. Öncelikle Öztan Özatay’ın çocukları Buket ve Özhan Özatay’ın böyle bir yarışmayı 7. kez yapıyor olmaları. Babaları için. Onun yaptığı işe ve babalarına duydukları sevgi, özlem ve saygı etkiledi beni. Jüriden de etkilendim, farklı tarzları, çektikleri fotoğraflar ve fotoğrafla ilgili projeleri. İki jüri üyesi Türkiye’den davet edildi adamıza. İkisi de kendi alanında otoriteler. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fotoğraf Bölüm Başkan Yardımcısı, Fotoğrafçı Doç. Dr.Ozan Bilgiseren ve Atlas Dergisi Genel Yayın Yönetmeni, Fotoğrafçı Sinan Çakmak. Üçüncü jüri ise Kıbrıs’tan DAÜ ve YDÜ’de öğretim görevlisi İsmail Gökçe.
ELEŞTİRİLER YAPICI OLMALI
Yarışma sonrasında üç jüri üyesinin de sunumları görülmeye değerdi. Ozan Bilgiseren’in Şile Belediyesi ile yaptığı ortak proje, Sinan Çakmak’ın Çernobil ve Gezi fotoğrafları, İsmail Gökçe’nin Çingene yaşamı konulu belgeseli muhteşemdi bence.
Yarışmada dereceye giren fotoğraflar açıklandıktan sonra tek tek her fotoğraf sanatçısı sahneye çıkıp fotoğraflarını hangi teknikle ya da hangi ruh haliyle çektiklerini açıkladılar. 2000 fotoğraf arasından seçilen fotoğraflardı bunlar. Kim bilir elenenler arasında benim ne kadar birincim çıkardı. Dereceye giren fotoğraflar arasında beni gerçekten çok etkileyen fotoğraflar da oldu. Allah Allah bu fotoğrafın nesi güzel dediklerim de olmadı değil. Ancak bu konuda otorite değilim ben. Jürinin bir bildiği vardır elbet dedim.
Salondan buruk ayrılanlar da oldu gözlemlediğim kadarıyla. Eleştirenler de. Hatta jüri sunumlarını yaptığı sırada başladı mırıldanmalar. Açıkçası çok da profesyonelce bulmadığımı söylemeliyim.
Tüm yarışmalarda böyle değil midir? Her jüri üyesinin farklı birincileri vardır. Yarışma kriterleri ve Jüri baştan açıklanır. Fotoğrafçılar tüm detayları bilerek katılmalıdır. Ve bilinmelidir ki Jürinin seçebileceği birinciler de sınırlıdır.
Ben, her fotoğraf birincidir diye düşünürüm çekenin gözünde. Muhtemelen de bu yüzdendir insanların tepkileri. Her şeye rağmen böyle büyük bir organizasyonu 7 yıldır sürdüren Özatay ailesine teşekkür borçluyuz diye düşünmekteyim ben, bir sanatsever olarak. Fotoğraf hakkında pek bilgim olmadığı halde çok şey öğrendim bu yarışmada. Eleştirdiğim durumlar olsa da yapıcı eleştirilerdi. Yıpratmamalı eleştiri. Harcanmamalı yapılan güzellikler. Ülkemizde sanatsal anlamda yapılan her etkinliğe ihtiyacımız var unutulmamalı. Takdir edilmeli güzellikler. Öncelikle Buket Özatay’ı kutluyorum amatör ruhunu kaybetmeyen bir profesyonel olduğu için. Umarım her yıl sürer Öztan Özatay Fotoğraf Yarışması.
Yarışma gecesinde otururken aklımdan geçenleri eklemeden edemeyeceğim. Babanın adını yaşatmak için yapılan bu yarışmada Öztan Özatay’ın çektiği eski fotoğrafların sergilenmesini de isterdim. Güzel bir nostalji olurdu diye düşünüyorum. Kim bilir belki seneye önerim dikkate alınır. Çok da sevinirim.
Yarışmada dereceye giren ve sergileme alan tüm fotoğraflar 10-15 Şubat tarihleri arasında AKM’de sergilenecektir. Fotoğraf severlere duyurulur.
OZAN BİLGİSEREN: YARIŞMA KEYFİ YAŞANMALI
Sizi tanıyabilir miyiz?
Adım Ozan Bilgiseren. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fotoğraf Bölüm Başkan Yardımcısıyım. 1995 yılından beri Üniversitede öğretim üyesi, 2008 yılından beri de bölüm başkan yrd. olarak görev yapmaktayım. Hoca olmanın yanında tanıtım fotoğrafçısıyım. Reklam fotoğrafları çekiyorum.
Akademisyen olmadan önce de fotoğraf çekiyor muydunuz?
Evet. Üniversite yıllarımdan beri fotoğraf sanatıyla ilgileniyorum. O dönemler dijital fotoğraflar yoktu ve reklam fotoğrafçılığı önemliydi. Ben de bu alanda birçok usta ile birlikte çalışma şansını yakaladım. Reklam kökenliyim. Şu an üniversitede de portre ve kavramsal sanat derslerini yürütmekteyim.
Jüride yer almak alt yapı gerektiren bir iştir değil mi? Daha önce de yarışmalarda jüride yer aldınız mı?
Evet. Kesinlikle öyle. Bu konuda çok tecrübem olduğunu söyleyebilirim. Birçok fotoğraf yarışmasında jüri üyeliği yaptım. En son geçen yıl mart ayında yapılan Aydın Doğan’ın düzenlediği sanat yarışmasında jüri üyeliği yaptım. Hatta en genç jüri üyesi bendim.
ÜÇ KATEGORİDE FOTOĞRAF
Kıbrıs’a daha önce fotoğraf için geldiniz mi?
Jüri üyesi olarak ilk kez geliyorum fakat Yakın Doğu Üniversitesinin Uluslararası fotoğraf günlerine davetli olarak defalarca geldim.
Kıbrıslı fotoğraf sanatçıları ile tanıştınız yani?
Kıbrıslı fotoğraf sanatçılarından bazıları ile 2000 yılında kendi üniversiteme davet ettiğimde tanışmıştım. Bunlar arasında Hasan Hüseyin, Kutup Dalgakıran, Faik Gökçe, Gazi Yüksel, Derviş Zaim vardı. Özellikle Derviş Zaim’in muhteşem bir sunumu oldu. Çok ilgi gördü. Kıbrıslı fotoğraf sanatçılarının fotoğraflarını da Mimar Sinan Üniversitesinde sergiledik.
Bir jüri üyesi olarak dereceye girenleri seçerken hangi kriterlere dikkat ediyorsunuz?
3 kategoride fotoğraf verdi yarışmacılar bu yarışmada. Serbest, doğa ve insan-yaşam-mekan. Bu kategoriler ışığında uluslararası kriterler doğrultusunda çekilen fotoğrafları 3 jüri üyesinden de en çok puan alanlar ortak kararla seçildi. Yarışmalara katılmayı sanatla uğraşan insanların yapması gerektiğine inanıyorum ben. Yarışmaya girmek konusunda çekinmemeliler. Bu konuda önyargılı olmamak gerekir. Sanatla ilgilenen insanlar açık görüşlü olmalı, rekabet hırsı içinde olmamalı bence. Yarışma keyfi bir sanatçı için yaşanması gerekir. Fotoğraflarının sergilenmesi veya dereceye girmek olumlu yönde geliştirir sanatçıyı. En önemlisi de yarışmalar fotoğraf dünyası içinde olmanızı sağlar bana göre. Yarışmalarda anlatılan hikayeler vardır, paylaşılan anılar. Bence önemlidir. Fotoğraf camiasında olan insanların bir arada toplanması da önemlidir. Yarışmalar bu anlamda önemlidir.
“PUANLAR YAKINDIR”
3 jüri üyesi de hem sanatlarını icra ederken hem de karakter olarak çok farklı insanlar, nasıl oluyor da o dereceler çıkabiliyor?
Fotoğraf tekniği, kategorilere uygunluğuna göre önce eleniyor fotoğraflar, daha sonra kalanlar puanlanıyor ve çok farklı tarzlarda olsak da genellikle aynı fotoğraflara benzer puanlar veriyoruz. Güzel çalışılan bir fotoğraf herkes için güzeldir. Fotoğraf konusunda deneyim sahibi olan sanatçılar için. En çok puanı alanlar da dereceye giriyor.
Güzellik anlayışı herkese göre değişmiyor mu?
İnanın çok değişmiyor. Ben bir akademisyen olarak bunu çok deneyimledim. Jüri üyelerinin puanları yakındır genellikle. Deneyim, kültürel özellikler de aynı olunca puanlar da yakın oluyor. Fotoğraf sanatının içinde olmak çok fotoğraf görmekle alakalıdır.
Başka ülkelerde de fotoğraf sergilerine gittiniz mi?
Paris Fotoğraf Günleri, Viyana Fotoğraf Günleri önemli etkinliklerdir ve her yıl düzenlenir. Ben de katılıyorum. Photokina fotoğraf teknolojisi ve fuarı 2 yılda bir düzenleniyor. Kendi okulumla bu fuara katılıyorum. Bu sergilere katıldığımda şunu gözlemledim, bizler de iyi bir yerdeyiz. Dünyadan çok da farklı değiliz. Yaptığımız işler de batı tarafından takdir görüyor.
“FOTOĞRAFLAR KİTAPLAŞMALI”
Kıbrıs’taki fotoğraf sanatçılarının fotoğraflarını da gördünüz. Peki buradaki sanatçılar da dünyadaki gibi midir?
Bence Kıbrıs’taki sanatçıların da dünya fotoğrafçılarından çok farkı yok. Yaygınlaştırmak gerekir. Örneğin Hasan Hüseyin dünya çapında bir fotoğrafçıdır. Kutup Dalgakıran, Veysi Emin de öyle. Çok iyi işler yapılıyor. Kıbrıs’taki sanatçılar da okuyor, araştırıyor ve kendilerini geliştiriyorlar. Bu yarışmada da beni en çok etkileyen şey buydu zaten. Bu yarışmaya katılanların çoğu fotoğrafa zaman ayırıyor, okuyor, bu işe para harcıyor, iyi malzemeler alıyor ve emek harcıyorlar.
Sizi çok etkileyen fotoğraflar oldu mu bu yarışmada?
Evet, doğa kategorisindeki fotoğraflar beni çok etkiledi. Bu kategoride çekilen fotoğraflar arasında dünyanın birçok ülkesinde çekilen fotoğraflar vardı. Demek ki Kıbrıslılar dünyayı da dolaşıyor. Bu çok güzel.
Kıbrıslı fotoğraf sanatçılarına önerileriniz var mı?
Özellikle doğa kategorisinde Kıbrıs doğası ile ilgili özel bir kategoride devam etmeli yarışmalar bence ve çekilen bu fotoğraflar arşivlenmeli diye düşünüyorum. Çünkü 10 yıl sonra Kıbrıs da değişecektir ve yıllar içerisinde kıymet kazanacaktır. Mesela yaban hayatına ait çok güzel fotoğraflar var ama şimdi var ilerde olmayabilir. Belgelemek lazım.
Kıbrıs’ta fotoğraf çekebildiniz mi?
Geçen gelişimde Kantara Kalesine çıkmıştık fotoğraf çekmek için ve bizden başka kimsenin olmayacağını düşündüğümüz bir mevsim olmasına rağmen orada gelin- damat fotoğraf çekimi vardı. Çok ilginçti, fotoğrafçılar nerede olursa olsun birbirini buluyor. Bizler de onları fotoğrafladık tabii.
Son olarak söylemek istedikleriniz?
Beni Kıbrıs’ta etkileyen çok şey var. Kıbrıs’a her geldiğimde pozitif duygularla ayrılıyorum. Dönerken “tekrar İstanbul’a dönüyoruz tüh” modunda dönüyoruz. Burada insanlar daha kültürlü, bir yerlere yetişme dertleri yok, trafik yok. Kendilerine ayıracak daha fazla zamanları var. Hava şartları güzel ve sanatları için de daha çok zamanları kalıyor. İnsanlar okumaya, kendini geliştirmeye meraklı. Burayı diğer Türk toplumlarında çok farklı görüyorum. Burası başka bir ülke. Daha Avrupalı. Fotoğraf sanatının da Kıbrıs’ta çok gelişeceğini düşünüyorum. Naçizane bir öneri yapmak istiyorum. Bu fotoğraf yarışmasında toplanan fotoğraflar kitaplaşmalı bence. Sizlere de çok teşekkür ederim.
-------------------------------------------------------------------------
BUKET ÖZATAY: BABAMIN MODELİ OLMUŞTUM
Seni tanıyabilir miyiz?
Ben Buket Özatay. Fotoğrafçı bir babanın kızı olarak dünyaya geldim. Amerika’da İşletme ve pazarlama okudum ve mezun olduktan sonra kendimi babamın işinde buldum. İlk başlarda çok gönüllü yapmadım. Biraz mecburiyetten oldu. Fakat sonraları yaptığım işi sevmeye başladım çünkü babamla çok iyi anlaşırdık. Babam bana fotoğraf çekmeyi sevdirdi. Birkaç yıl fotoğraf çektikten sonra fotoğrafın sanatsal yönüyle ilgilenmeye başladım. 1995 yılında fotoğraf işiyle, 1997’den beri de fotoğraf sanatıyla ilgilenmeye başladım ve yaklaşık 18 yıldır fotoğrafın içindeyim.
Siz fotoğraf çekmeye başladığınızda bu işle uğraşan kadın fotoğrafçı var mıydı?
Ben başladığımda fotoğrafın sanatsal yönüyle uğraşan çok az kadın vardı. Ben başladıktan sonra da birkaç kadın fotoğrafçı oldu ancak benim farkım bu kadar uzun yıllar fotoğraf sanatıyla uğraşan tek kadın fotoğrafçısı olmamdır. Çünkü genelde benden önce başlayanlar da, benle başlayanlar da bir şekilde bıraktılar. Devlet Fotoğraf yarışmasında ödül alan ilk kadın fotoğraf sanatçısıyım.
Öztan Özatay fotoğraf yarışmasında beni etkileyen en önemli şey bir kadın olarak babanın adını yaşatmak için 7 yıldır bu yarışmayı yapıyor olman. Babanla ilişkin nasıldı? Nasıl anılarınız var?
Çok güzel anılarım var babamla. Çok iyi anlaşır ve çok iyi ilişkimiz vardı. Ben her şeyimi konuşabilirdim. Babam çok açık görüşlü bir adamdı. Fikirlerimiz farklı olsa dahi hep saygı duyardı. Çocukluğumdan itibaren çok güzel anılarımız var. Doğduğum andan itibaren babamın modeli olmuştum. Çok fotoğrafımı çekmiştir. “Şöyle bak, başını şöyle eğ, eteğini tut” diye bana pozlar verdirirdi. Babam sevgisini çok gösteren bir babaydı. Sarılır öperdi.
Baban adına yarışma düzenlemek nerden aklına geldi?
Babamı çok sağlıklı iken 57 yaşında beyin tümörü nedeniyle çok ani bir şekilde kaybettik. Ve kardeşlerimle babam adına ne yapabiliriz diye düşünürken kardeşim orman oluşturup adını vermemizi önerdi. Ben de babam ölmeden önce onunla konuştuğumuz fakat hayata geçiremediğimiz fotoğraf yarışmasını anlattım. Çünkü devletin yaptığı yarışmadan başka yarışma yoktu Kıbrıs’ta. Kardeşim Özhan’la birlikte 7 yıldır gerçekleştiriyoruz. Fotoğraf, babamın ortaokul yıllarından beri yaptığı, bu uğurda memurluktan istifa edip fotoğraf stüdyosu açan biriydi. Bizler de fotoğrafta onun adını devam ettirmek istedik.
112 FOTOĞRAFÇI, 2000 FOTOĞRAF
İlgi gördü mü yarışmanız ilk zamanlar?
İlk başlarda çok eleştiri aldım ve ilk yarışmayı organize ettiğimizde yarışmaya 3 gün kala hiç başvuru olmamıştı. Çok endişelendik çünkü babam adına yapacağım yarışma fiyasko ile sonuçlansın istemiyorduk. Ancak son üç günde devletin yaptığı yarışmada katılım sayısını geçtik ve rekor kırdık. 7 yıldır da artan katılımcı sayımız var. Her yıl yarışmalarımıza katılanlar 2 misli sayıdadır.
Kaç kişi katıldı bu yıl? Ve katılım şartlarınız nedir?
Kemal Saraçoğlu Vakfına 15 tl bağış yapıyor katılımcılar. Bir de 50 tl yarışma katılım parası veriyorlar. 3 kategoride 3-8 arası fotoğrafla katılabiliyorlar. Fotoğraflar dijital ortamda olup CD yolu ile başvuru yapılacaktı. Yani en az 9 en çok 24 fotoğrafla başvuru yapılabilirdi. Bu yıl 112 fotoğrafçı 2 bin adet fotoğrafla katıldı yarışmamıza.
Öztan Özatay Fotoğraf Yarışması sayfanızda kategoriler, yarışma şartları, kriterler ve jüri üyeleri hakkında bilgi paylaştınız. Fotoğrafçılar kriterleri iyi öğrenerek mi katılıyorlar sizce?
Maalesef hepsi değil. Mesela bize başvuran bir arkadaş elinde bir poşet fotoğrafla geldi çok da para harcamış basmak için fotoğraflarını. Oysa dijital ortamda CD’ye basılacak diye belirtmiştik. Basında da sayfamızda da. Ancak genelde kategorilere uygun fotoğraflar verildi.
Kaç kategori belirlediniz?
Üç kategori. 1. Serbest kategori ki bunun içine (deneysel, uzun pozlama, manzara, klasik, portre, natürmort, v.s) 2. Kıbrıs’ta insan, yaşam, mekan kategorisi, 3. İse Doğa kategorisidir ki doğa kategorisinde elle yapılan hiçbir şey olmamalıdır. Karenin içinde doğada var olan şeyler olmak zorundadır. Doğada var olan hayvanlar ya da bitkiler olabilir. Serbest renkli kategoride 3 ödül, Kıbrıs’ta insan yaşam mekan kategorisinde 2 ödül ve Doğa kategorisinde de 2 ödül vardı. Ekstradan Jüri özel ödülleri de oldu.
FARKLI TARZLAR, YAKLAŞIK PUANLAR
Kimler ödül aldı?
Serbest Renkli kategorisinde: Öztan Özatay başarı ödülünü Lisani Otağ, Alpet sponsorlu KSV özel ödülünü Faik Iraz, Jüri özel ödülünü Emel Sefer kazandı. Kıbrıs’ta İnsan Yaşam Mekan kategorisinde; Denktaş Vakfı Başarı ödülünü Faik Iraz, Türkiye İş Bankası özel ödülünü Gülcan Arkoy, Jüri Özel ödününü de Altuğ Galip kazandı. Doğa kategorisinde; Türkiye İş Bankası başarı ödülünü Özgür Gökaşan, Öztan Özatay özel ödülünü Hasan Bağlar, 2 jüri özel ödülünden birini Gökhan Saymaz diğerini ise Tevfik Ulual kazandı. En çok sergileme alan fotoğrafçı ödülünü de yine Hasan Bağlar kazandı.
Üç Jüri de birbirinden hem farklı tarzda fotoğrafçılar hem de farklı karakterde insanlardı bana göre. Farklı 3 gözün seçimi oldu. Özellikle mi seçtiniz jüriyi?
Evet kesinlikle. Farklı tarzları olduğu halde üçü de aynı noktada buluşup seçtiler dereceye girenleri. Amacımız buydu zaten, farklı tarzları olan jüri olması ve puanlar aynı fotoğraflarda çok yakındı birbirine. Jüri ayrıca fotoğrafı çekenleri bilmiyor, fotoğraflar rumuz isimlerle yarışır.
Yarışmada ilgimi çeken, sonuçlar açıklandıktan sonra salonda bir huzursuzluk başladı. Arkada tartışmalar ve konuşmalar oldu. Jüri sunumunu yaptığı sırada gürültüler arttı. Neydi insanların tepki verdikleri şey?
Tepki verdikleri şey aslında çok basit. Kazanamamış olmalarıdır. Bazı fotoğrafların kriterlere uymadığı ile ilgiliydi. Ancak bazı fotoğrafçı arkadaşlar henüz yeni olduğundan örneğin serbest kategoriye ne tür fotoğrafların girdiğini bilmemektedirler. Mesela deneysel çalışılan bir fotoğraf tartışıldı. Deneysel fotoğraf yarışmalarda serbest kategoride yarışır. Bunu biz değil uluslararası kriterleri belirleyen kuruluşlar, uluslararası fotoğraf federasyonu söylüyor. Yarışmaya katılan her fotoğrafçı uluslararası kuralları bilmelidir. Bir de 7 yıldır hep bu tür eleştiriler oluyor. Takdir edenler de şikayet edenler de oluyor. Teknoloji hızla ilerliyor ve ilerici fotoğrafçılar bu teknolojiyi fotoğraflarında kullanıyorlar. Bu alanda ödül almış bir fotoğrafımız da var. En çok tartışılan fotoğraftı sonrasında. Bunun nedeni de deneysel fotoğrafın çok bilinmemesidir.
ÖDÜL ALMAK, ALAMAMAK
Sizce bu jürinin yerine başka 3 jüri oturtsanız yine aynı fotoğraflar birinci gelir miydi?
Seçilmezdi kesinlikle. Ben kendimden örnek vereyim. Uluslararası arenada ödüller alan bir fotoğrafçıyım ben ve ödül alan fotoğrafımla başka yarışmaya katılıp ödül alamadığım oldu. Bunu bilerek yarışmalara katılmak gerekir. Teknik anlamda çok beğenilen birkaç fotoğraf yine ödül alabilirdi ama hiç seçilmeyen fotoğraflardan da dereceye girenler olabilirdi.
Kıbrıs’ta ne kadar profesyonel iş yapsak da amatör ruhla çalışıldığına inanıyorum ben. Bu yarışmayı yaparken çok zorlandığını da biliyorum devam edecek mi yarışmalar?
Yarışmanın organizasyon süreci çok zordur. 7-8 ay çalışıyoruz, fazla mesai yapıyoruz bu anlamda. Ve hakikaten zorlanıyoruz. Sırasında kazananlar dahi “neden diğer fotoğraflarım kazanmadı? sergileme almadı?” diye şikayet edebilir. Yarışmalar genellikle böyledir. Ancak her şeye rağmen çok takdir de alıyoruz. Ve yarışmalar, yaşadığım sürece devam edecek, belki ilerde torunlar sürdürecek bu yarışmayı. Eleştiriler olumlu ve yapıcı yönde olmalıdır bana göre. Babamın adını yaşatmak için ve fotoğrafın ilerlemesi adına devam edeceğiz.