“Özel sektöre destekler var diyorlar ama hiçbir destek yok”
Ülkemizde iş hayatına atılarak yatırım yapan genç girişimciler, YENİDÜZEN’deki ‘Genç Girişimciler’ yazı dizisine yaşadıklarını, düşüncelerini ve hedeflerini anlatıyor. Bu haftaki konuk Chagla Care Car sahibi, genç iş insanı Mehmet Çağla...
Genç iş insanı Mehmet Çağla, ülkede hiçbir alanda sistem olmadığını dile getirdi ve ekledi: “Her sene farklı bir hükümetin geldiği bir yerde bir düzen, bir sistem beklemek pek akıl kârı değil. Biz vatandaşların da torpile dayalı bir yapısı olduğu için sistem hiçbir zaman değişmeyecek”
Hüseyin ÖZBARIŞCI
Lefkoşa Organize Sanayi Bölgesi’nde 2014 yılında bu yana araç bakımı sektöründe hizmet veren Chagla Care Car işletmesinin sahibi Mehmet Çağla, son bir yıl içerisinde yaşadığımız kapanmalar dolayısıyla iki hükümetin de aldığı önlemlerin yetersiz olduğunu dile getirerek, “taşıma suyla dönen bir çarktan da birçok şey beklemek akıl karı değil” dedi.
İlk kapanmada sıkıntı pek fazla sıkıntı yaşamadıklarını aktaran Mehmet Çağla, ikinci kapanmada gerek dövizin artması, gerekse bir önceki kapanmadan kendi birikimlerini tükettiklerinden dolayı büyük bir sıkıntı yaşadıklarını belirtti ve “kar marjımızdan keserek, kendi çırpınışlarımızla ayakta durmaya çalışıyoruz. Bazı ülkeler 3. Kapanmayı yaşıyor, bizim ülkemiz 3. Kapanmayı kesinlikle kaldırmaz” ifadelerini kullandı.Ülkede gençleri girişimciliğe teşvik edebilecek bir yapının bulunmadığından da söz eden genç i insanı Mehmet Çağla, genç girişimci adaylarına bugün yaşanan zorluklardan dolayı girişimcilik yapmaları tavsiyesinde bulunmak istemediğini fakat kendisi gibi genç arkadaşlarının yenilikçi, alışılmışın dışında, farklılık yaratması kendisini mutlu ettiğini sözlerine ekledi.
- Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
- Adım Mehmet Çağla, 1993 doğumlu bekâr bir insanım. 20 yaşından beridir Lefkoşa sanayide iş yapıyorum. Yıkama sektöründeyiz. Araç bakım, temizlik… Genç denebilecek nesilden iş insanı olarak kendimi görüyorum. Zor şartlarda iş çevirmeye, yanımızda çalışan iş arkadaşlarımın geçimlerini sağlamaya çalışıyoruz.
- Oto yıkama sektöründe hizmet veriyorsunuz. Bu sektörü tercih etmenizin sebebi nedir?
- 2014 yılının Mayıs ayında dükkânımızı açtık. O zamanlarda çalıştığım yerden bu sektöre geçişte yardımcı olan bazı abilerim ve arkadaşlarım vardı. Tabii ki 2014 yılında işimizi kurduğumuz zaman şartlar çok daha iyiydi. Gerek iş potansiyeli, gerek personel bulma, gerekse müşterilerimizin ekonomik düzeyleri gayet iyiydi. Sanayide bu işe gerekli olduğunu ve öyle başladık. Bugüne kadar da sıkıntı çekmeden devam ediyoruz. Kendi çapımızda işimizi yapmaya devam ediyoruz.
- Genç yaşta atılım yaptınız ve iş kurdunuz. İşinizi kurarken zorlandığınız noktalar oldu mu?
- 2014’de bu işe giriştiğimizde maddi olarak kaynağı bulmak için biraz sıkıntı çektik. Bana dedem ve abim kaynak konusunda destek olmuştu. Çok büyük bir kaynak değildi ama o zaman 22 yaşındaydım ve bu konuyu aileme söylediğim zaman ailem biraz sıcak bakmadı. Allah’a şükür 7’nci yılımızdayız. Zor zamanlarımız geçti ama dimdik ayaktayız. Bunun dışında kalifiye eleman bulmada zorlanıyoruz. Ne yazık ki, ülkemizde herkes çocuğunun üniversite mezunu olmasını istiyor. Tabii ki herkes okusun ama bu sadece bizim sektörümüzde değil, tüm sektörlerde bu böyle. Benim tavsiyem çocukların kendi merak ettikleri konulara yönelmeleridir. Benim de bu işi tercih etmemin en büyük sebeplerinden biri buydu. Çocukluğumdan bu yana arabalara merağım var ve bir dönem makinistlik de yapmıştım.
“Şu anki koşullarda önümüzdeki ayı bile görmeyi zorlanıyoruz”
- İş yaşamında geleceğe dair ne gibi hedefleriniz var?
- Şu anki koşullarda önümüzdeki ayı bile görmeyi zorlanıyoruz. Gerek hükümetimizin aldığı dengesiz kararlar, gerek dövizin yükselişi, gerekse eleman sıkıntısı açısından… Şu anda kendi aracımı yıkatmayı bile düşündüğümde fiyatlar her hafta yıkanamayacak konumdadır. İlk açtığımız dönemde bu konu daha rahattı. O yüzden geleceği görmek çok güç bir durum. Ama karamsar olmak kötü bir şey. Aslında ben her zaman en kötü dönemin bile avantaja çevrilmesinden yanayım. Çoğu kişi zamanın çok kötü olduğundan bahseder ama dediğim gibi her zaman krizi fırsata çevirmek önemlidir diye düşünüyorum.
- Bize biraz sektörünüzden bahsedebilir misiniz?
- Yıkama sektörü herkes için basit görülen, bir lenger su be bir bezle 5 dakikada yapılabilecek bir iş gibi görünür ancak öyle değil. Yıkama işinde kullanılan tüm malzemeler, ürünlerin hepsi yurt dışından ithal. Özellikle Türkiye’den gelen ürünler dolar üzerinden geliyor ve maliyetler çok yüksek. Eleman sıkıntısı olduğundan dolayı eleman maliyetleri oldukça yüksek. Ayrıca eleman bulmak da çok güç. Ben birçok Kıbrıslı arkadaşıma maaş olarak hiç zorluk yaşatmadan tekliflerde de bulundum ama arkadaşlarımızın hiçbiri bu işe sıcak bakmadı. Dediğim gibi sektör aslında bir sektördür. Bir fırın gibi, bir makinist gibi kendi içerisinde çok çeşitli bir sektördür. Bunu devletimizde kimse sektör olarak görmüyor. Avrupa Birliği’ne destek için başvurduğumuzda yıkamanın bir sektör olmadığını gördük. Sanayi Odası’ndan yer talebi bulunduğumuzda bize yıkamanın bir sektör olmadığını söyledi. Vergi levhamızda yıkama değil de başka bir şey olursa yer alacağımdan bahsettiler. Bu işten de çok vergi alıyorlar. Bence biraz daha devletin ve insanların bu işe biraz daha farklı görmesini temenni ederim. Benim her zaman verdiğim bir örnek vardır. İnsanlar evlerindeki koltuklarını nasıl temiz tutuyorlarsa, araçlarını da öyle tutmalı. Bu, biraz da sağlıkla ilgili bir durum.
“Genç bir girişimci adayının destek görmeden yatırım yapabilmesi imkânsız bir durum”
- Ülkemizde gençleri girişimciliğe teşvik edecek bir yapı var mı?
- Ne yazık ki yoktur. Nüfusun küçük olmasından dolayı yapılabilecek iş sınırlıdır. Bugün bir restoran açsanız satacağınız kebap bellidir. Yani iş hayatına atılmak isteyen Gastronomi mezunu bir kişi, restoran veya pastanesi açması çok zordur. Teşvik de hiç yok. Devlet hem maddi, hem manevi yönden teşvik verse belki daha kolay olabilirdi ama bu şartlarda gerçekten zor. Genç bir girişimci adayı şu anda hiç destek görmeden, kendi ayaklarında durmak için yatırım yapabilmesi ve işini yürütebilmesi imkânsız bir durum…
“Kendi kar marjımızdan keserek ayakta durmaya çalışıyoruz”
- Pandeminin sektörünüze ne gibi bir etkisi oldu?
- Açıkçası ilk kapanmada çok fazla bir sallantı olmadı. İlk açılımda sıkıntı yaşamadık. Kendi elemanlarımızı, öz kaynağımızla ödeyebildik. Ancak ikinci kapanma, gerek dövizin artması, gerekse bir önceki kapanmadan kendi birikimlerimizi tüketmemizden dolayı büyük bir yara açtı diyebilirim. Bu yara tüm sektörlerde var. Bir önceki kapanmada hükümetin verdiği güvenden dolayı piyasaya para akışı çıktı. Şu an ne yazık ki, ne yapılan destekler düzgün, ne de güven ortamı var. Güven ortamı olmadığı için kimse çıkıp da piyasada para harcamayı düşünmüyor. İşletme olarak her zaman ivmeyi yukarıya doğru çekmemiz gerekiyor ama şu anki pozisyonda yarın ne olacağımızı bilmediğimiz için hiçbir şey yapamıyoruz. Kısacası kendi kar marjımızdan keserek, kendi çırpınışlarımızla ayakta durmaya çalışıyoruz.
- Özellikle son 1 yıl içerisinde birçok kişi işsiz kaldı, birçok iş yeri de kapandı. Genç bir girişimci olarak bu durum sizi korkutuyor mu?
- Tabii ki korkutuyor. Şu anda bir araç yıkıma 40-50 TL arası… Açıklanan veriler kadar doğru, ne kadar yanlış bilmediğimiz için bir öngörü çıkmaz. Bu da artık hükümetin eksikliği diyebilirim. Alım gücünün düşmesine de dayanır bu iş. Alım gücü düştüğü için bizim de işlerimizin kötüye doğru gitmesini sağlar. Otomativ sektörü hiçbir zaman bitmeyeceği için biz bir adım daha öndeyiz ancak, tabii ki, bu tarz çekincelerimiz her zaman vardır.
- Son 1 yıl içerisinde iki kez kapanmaya gittik. Bu durum sizi ve işinizi nasıl etkiledi?
- Biraz önce de dediğim gibi ilk kapanma aslında çok fazla etkilenmedik, ikinci kapanmada oldukça etkilendik. Şu anda hükümetin sağladığı güvensizlik var. Çünkü hangi sektör isterse olsun herkeste aynı huzursuzluk var ve kimse yarın ne olacağını bilmez. “Yarın ne oluruz, yarın yeniden kapanır mıyız?” gibi çekinceler olduğundan dolayı aslında pek iç açıcı bir durum yoktur. Destekler var diyorlar ama hiçbir destek yok. Banka kredileri ötelenecek dendi. Açıklamadan iki gün sonra benim çalıştığım bankadaki insanlarla konuştuğum zaman bana böyle bir şeyin olmadığını söylediler. Kredilerimizi biz kendi imkanlarımızla karşıladık. Hiç çalışmadığımız halde. O yüzden ikinci kapanmadan sonra bayağı bir kötü durumdayız. Şükretmeyi de bilmek lazım. Şu an kapalı olmaktan daha iyi. Dünyada birçok yer üçüncü kapanmayı da yaşıyor. Biz, öyle bir şeyi artık kesinlikle kardıramayız. Birçok sektör daha yok olur, birçok işyeri daha çok kapanır ve işsizlik daha da artar diye düşünüyorum.
“Taşıma suyla dönen bir çarktan birçok şey beklemek akıl karı değil”
- Bu süreçte hükümetin aldığı önlemler yeterli midir? Ne yapılmalıydı?
- Alınan önlemler kesinlikle yeterli değil. Ancak her şeyin taşıma suyla değirmenin döndüğünü biliyoruz. Taşıma suyla dönen bir çarktan da birçok şey beklemek akıl karı değil. Hükümet olmak da vatandaşa çarkların nasıl dönmesi gerektiğini sağlamaktır. Ben açıkçası çok da özellikle son bu hükümetin yaptığı, uyguladığı kararların çok tutarsız olduğunu ve güven yaratmadığını söylemek istiyorum.
“Torpile dayalı bir yapımız olduğu için bu sistem hiçbir zaman değişmez”
- Ülkemizde bir sistemsizlik söz konusu… Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Hiçbir alanda sistem yok. Gerek sağlıkta, gerek diğer kamu kuruluşlarında… Hiçbir sektörümüzde, hiçbir kurumumuzda ne yazık ki düzgün bir sistem ne yazık ki yok. Memurları küçümsemek değil amacım. Bu durum aslında özel sektörde de yaşanıyor. Hiçbir şekilde bir denetim yok. Kamuyla, özel sektör arasında ciddi bir maaş farkı var. Aslında her şey yönetildiğimiz yapıya dayanır. Taşıma suyla döndürmeye çalıştığımız bir yapı var. İstikrarsızlık söz konusu... Her sene farklı bir hükümetin geldiği bir yerde bir düzen, bir sistem beklemek pek akıl karı değil. Aslında sistemi biz vatandaşların da sürdürmemesi gerekir ancak torpile dayalı bir yapımız olduğu ve herkesin en başta kendini düşündüğü için sistem hiçbir zaman değişmeyecek. Küçük bir toplum olduğumuz için de böyle yaşamaya alışmak zorundayız.
- Sizin gibi genç yaşta girişimci olmak isteyen arkadaşlarınıza ne gibi tavsiyelerde bulunabilir siniz?
- Bu soru bana 1 yıl önce sorulsaydı, kesinlikle herkese mantıklı olan bir işi, hesabını da tutarak hiç düşünmeden yapılmasını söylerdim. Ancak günümüz şartlarında çok zor. Sıfırdan genç bir kişinin ticarete girmesi, dövizin her gün değişken bir seviyede olması, girecek olan kişiyi çok fazla yıpratır. Gelen yardımlar ne yazık ki hep büyük diyebileceğimiz kişilere veriliyor. Onlar da perde gerisinde çalışanlarını zor durumda bırakıyor. Böyle olunca da gençler göç etmek zorunda kalıyor. Bugünlerde çok fazla tavsiye etmem ama her zaman da isterim. Bizler gibi genç arkadaşların yenilikçi, alışılmışın dışında, farklılık yaratması beni mutlu eder.
- Son olarak özel sektör hakkında ne söyleyebilirsiniz?
- Bu ülkede özel sektörde işlemek gerçekten zor. Bu süreçte iki hükümetin de verdiği destekler yetersiz kaldı. Geçmiş hükümet, şimdiki hükümetten bu konuda biraz daha iyiydi ama yine de yetersiz kalmıştı. Tabii bu süreçte patronlarda da hatalar oldu. Özellikle büyük diye nitelendirebileceğimiz işletmeler devlet desteği almasına rağmen, çalışanlarını mağdur etti, onları işsiz bıraktı. Bu dönem, ‘nasıl kar elde edebilirim’ zamanı değil. Tüm özel sektör çalışanlarına sahip çıkmalı. Güç bir durum… Zor dönemden geçtiğimiz için hükümetin de bu kişilere bir yaptırım yapması gerekirdi, ne yazık ki yapılmadı. Söylenebilecek çok bir şey de yok açıkçası çünkü özel sektör kendi haline bırakıldı ve bırakılmaya da devam ediyor.