“Özel sektörün büyümesi için dışa açılım şart, başka çare yok”
Ülkemizde iş hayatına atılarak yatırım yapan genç girişimciler, YENİDÜZEN’deki ‘Genç Girişimciler’ yazı dizisine yaşadıklarını, düşüncelerini ve hedeflerini anlatıyor. Yazı dizisinin bu haftaki konuğu Nesdersan.com sitesinin sahibi Özal Zaifoğlu...
“Nesdersan.com” internet sitesinin direktörü, girişimci Özal Zaifoğlu, dünyada devlet ekonomisini özel sektörün ayakta tuttuğuna işaret etti, bunun bizim ülkemizde de tam tersi olduğunu söyledi ve ekledi: “Özel sektörün büyümesi dışa açılımdır. Ya çözüm olacak, ya Türkiye’ye kapıları açılacak, bunun başka çaresi yok”
Hüseyin ÖZBARIŞCI
Bir online alışveriş sitesi olarak 2016 yılında kurulan ve pandemideki kapanmaların da etkisiyle büyüyen ‘Nesdersan.com’ sitesinin direktörü Özal Zaifoğlu, dijitalleşmenin önemine vurgu yaparak, gelinen aşamada bundan dönüş olmadığını aktardı ve “hangi ülke buna ayak uydurursa başarılı olacak” dedi.
Özellikle son bir yıl içerisinde yaşamın kolay olmadığına dikkat çeken Zaifoğlu, yaşanılanların krizin fırsata çevrilmesi yönünde önemli bir başlangıç olduğuna değindi.
Ülkede yıllardır süregelen bir sistem olduğundan bahseden Özal Zaifoğlu, KKTC’nin kurulduğu 1983 yılından bu yana siyaset odaklı bir sistem kurulmaya çalışıldığını ancak bugün dünyada devletlerin bir şirket gibi yönetildiğinin altını çizdi.
Girişimcilik yapmak isteyen gençlere de tavsiyelerde bulunan Nesdersan.com sitesinin direktörü Zaifoğlu, gençlerin adım atmadan önce ciddi bir planlama ve fizibilite çalışması yapması gerektiğine dikkat çekti ve aksi takdirde kurulan işletmenin çok kısa süre sonra kapanabileceğini sözlerine ekledi.
- Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
- İsmim Özal Zaifoğlu, 1975 doğumluyum. Güzelyurtluyum. Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde Turizm İşletmeciliği mezunuyum. 2000 yılında Kuzey Kıbrıs Turkcell’de çalışmaya başladım. 15 yıl orada çalıştım, en son yönetici olarak oradan ayrıldım ve kendi işimi kurdum. 2016’da bir grup arkadaşımla Nesdersan.com’u kurduk. Bu süreçte yola çıktığımız arkadaşlar değişti, başka bir ekip var şu anda ve şirketimiz 5. Yılına doğru gidiyor.
- internet (online satış) sektöründe hizmet veriyorsunuz. Bu sektörü tercih etmenizin sebebi nedir?
- İnternetten satış son 20 yıldır dünyada bir trenddir. Son 10 yıl da ivmedir. Yükselen bir eğilim olduğu için, Kıbrıs’ta da hemen hemen hiç olmadığı için yenilikçi bir zihniyetle bu işe girdik. Tabii internetten bir iş yapmak çok uzun süre de kendi kendini döndürebilecek bir iştir. Bu, dünyanın her yerinde böyledir. Dolayısıyla birçok projede çöpe gider. Her açılacak sitenin de başarılı olması söz konusu değil. Bu iş, bir mağaza veya dükkân açmaktan çok daha zordur. Çünkü ne müşteri seni görür, ne de sen müşteriyi görürsün. Buna bir de Kıbrıs’ın küçük olmasından dolayı herkesin bir birini tanıması ve tanıdıklarından alışveriş yaptığını eklersek internetten alışveriş yapmak bizim gibi küçük toplumlarda tercih edilen bir şey değil. Ama birilerinin bunu yapıp, bir sektör haline getirmesi de gerekmektedir diye düşünüyorum. Biz daha çok burada bayilik yapan, üreten veya dışarıdan ürün getiren firmalarla müşteriler arasında dijital bir köprüyüz. Bu ülkede faaliyet gösteren tüccarlardan veya burada üretim yapanların ürünlerini biz dijital ortama atarız, insanlar bunu satın alır ve hiçbir hizmet bedeli almadan söz konusu ürünü evlerine teslim yaparız.
- Bir atılım yaptınız ve iş kurdunuz. İşinizi kurarken zorlandığınız noktalar oldu mu?
- İnternetten alışveriş yapmak insanları belli bir sürede alıştırabileceğiniz bir şeydir. Çünkü insanlar buna alışkın değil. Herkes bir ürünü gözüyle görüp almak ister, tanıdığı varsa ondan alışveriş yapmak ister ve gezmek ister. Dolayısıyla internetten alışveriş yapmayı alıştırmak bizim ülkemizde çok zordur. Sürekli olarak benzer kalitede iş yapmanız lazım. İnternet işleri de bu ülke de yasayla mevzuatlandırılmış bir sektör değil. Hatta iş bu kadar büyüdükten sonra şimdilerde konuşulmayı başladı. Dolayısıyla kendi yağınla kavrulmaya çalışmak zordur tabii…
“KKTC’de online alışverişi en önemli sektörlerden biri haline getirmeyi hedefliyoruz”
- Geleceğe dair ne gibi hedefleriniz var?
- Online alışveriş şu anda dünyanın bir numaralı sektörüdür. Bu tartışılacak bir şey değil. Bizim ülkemizde de bu sektör yenidir. Nesdersan.com olarak bizim iki amacımız var. Birincisi KKTC’de online alışverişi en önemli sektörlerden biri haline getirmek, ikincisi de buna öncü ve lider olmak. Yani ülkemizde bu sektörün şirketimizle anılmasını hedefliyoruz.
- Sektörünüzden bahsedebilir misiniz? Ne tarz ürünlerin satışını yapıyorsunuz?
- Biz adı da o yüzden konulmuştur ki ne isterseniz bulabileceğiniz bir alışveriş sitesiyiz. Yasal mevzuatlara uygun her şey bizim sitemizde mevcuttur. Yani teknoloji ürünler, ev ürünleri giyim, pet shop malzemeleri, yapı market, market, mobilya, beyaz eşya gibi fiziksel satılan bizde var. Yaptığımız iş ise firmaların ürünlerini alarak onların satışını yaparız ve ev teslimi yaparız. Bundan diğer firmaların da kazancı var tabii. Çünkü bir mağaza bulunduğu yere hizmet verir. Biz o firmadan aldığımız ürünü adanın her yerine satış yapma imkanı veriyoruz.
- Ülkemizde gençleri girişimciliğe teşvik edecek bir yapı var mı?
- Kesinlikle yoktur ve hatta girişimcilik yapmamaya ilişkin bir yapı vardır düşüncesindeyim. Gençleri girişimciliğe teşvik etmenin yolu yatırım desteği vermektir. Dünyada devletlerin teşvikiyle melek yatırımcı dediğimiz sistemler uygulanır. Çünkü girişimcilik zaten yokluktan var olan bir şeydir. Girişimcileri tam anlamıyla destekleyen dünyada aslında Amerika’da vardır. Ama en azından dünyadaki ülkeler girişimcilere bir yerden yine de katkı vermeye çalışıyor. Bizim ülkemizde hiçbir şey yoktur. Bizim ülkemizde ya girişimciler kendi olanaklarıyla bir destek alırlar, ya da gidip bankadan borçlanırlar. Bu yüzden birçoğu maalesef başarısızlıkla sonuçlanır. Çünkü girişimcilik borçla yapılabilecek bir iş değil.
- Pandeminin sektörünüze ne gibi bir etkisi oldu?
- Pandemi dijital dünyayı patlatmış durumdadır. Geçmişten bu yana hep geleceği konuşuyorduk. Pandemi bunu patlattı ve insanlar fark etti. Dünya artık dijitalleşiyor bundan dönüş olmaz. Hangi ülke buna ayak uydurursa başarılı olacak. Ayrıca dijitalleşme globalleşmedir de ayrıca…
“Ağlamanın hiçbir getirisi yok, yeniden ayağa kalkmak için çalışmalar yapmak lazım”
- Özellikle son 1 yıl içerisinde birçok kişi işsiz kaldı, birçok iş yeri de kapandı. Bir girişimci olarak bu durum sizi korkutuyor mu?
- Ülke adına tabii ki korkutur. Bir ülkede işler kötüye giderse, insanlar zor durumdaysa ve bundan herkes etkilenir topluca bir sorundur. Ancak ben ülkemiz için bu krizin aynı zamanda sistemi düzeltmek için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Demek ki, biz bu tür krizlere dayanıklı, bu tür krizlerle baş edebilecek bir yönetim şekli oturtamamışız. Bu devlet yönetimi de olur, ticari yönetim olur. Böyle bir krizde dünyadaki diğer ülkelerden daha çok etkilendik. Bütün krizlerde mağdur olanlar olur ama yeni fırsatlar da doğar. Yeni bir dünya oluşacak. Bunu görebilen, bunu rayına oturtabilen devletler bu durumdan o kadar erken kurtulacak. Bu yüzden ağlamanın hiçbir getirisi yok, bir an önce yeniden ayağa kalkmak için çalışmalar yapmak lazım.
“Yaşadığımız sorun, 45 yılın sistemik sorunudur”
- Bu süreçte hükümetin aldığı önlemler yeterli midir? Ne yapılmalıydı?
- Yeterli olmadı ama ben bu şu anda hükümet edenlerle ilgili olduğunu düşünmüyorum. Biz gördük ki devlet dediğimiz mekanizmanın kendisinin zengin, kendisinin kasasının dolu olması gereken bir mekanizmadır ki halkı ona muhtaç olduğunda halkına verebilsin. Devlet geçmişte bu zor günler için bir yere para koymalıydı. Şu anda gördük ki, bugüne kadar hiç konmamış. Şu andaki mesele aslında kasada para olmamasıdır. Bu, 45 yılın sistemik sorunudur. Gelmiş geçmiş tüm hükümetler ve halk da bu işten sorumludur. Ne yazık ki, bu konuda ben bir ders alındığını da görmüyorum. Eski siyaset anlayışı, eski ekonomi anlayış halen devam ediyor ama bence değişecek.
- Ülkemizde bir sistemsizlik söz konusu… Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Dünyadan izole olmamız, özellikle Avrupa Birliği kapsamında olmamızdan dolayı burada kendi yağımızla kendi ciğerimizi kavurmaya çalıştığımızdan dolayı sistem güncellenmiyor. Sistem dediğimiz şey aslında standartlardır. Yani devletler bir yaşam standardı çizer, bunu yasalarla, tüzüklerle şekillendirir ve buna göre kendi üzerine düşeni yapar. Halkın da kendi üzerine düşmesini yapmasını ister. Bu özellikle medeniyet seviyesi gelişmiş ülkelerde daha çağdaştır. Biz o seviyeye erişemedik ve onlardan kopuğuz. Avrupa Birliği’nde olmamak çok büyük dezavantaj. Bize kalıyor her şey. Biz de ısrarlarla devleti kurduğumuz 1980’lerin anlayışıyla siyaset odaklı bir sistem oturtmaya çalışıyoruz. Dünya değişti, dünyada artık ülkeler siyaseten değil, bir şirket anlayışıyla yönetiliyor. Devlet para kazanır, teşvik eder, satar, kazanır… Yani bir şirket gibi yönetilir. Bizde devlet değil, devleti yöneten ya da bu devlette yaşayan insanların devletten yana bir güç kazanması konusunda bir sistem var. Avrupa Birliği standartlarını bu ülkeye yerleştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Baştan aşağıya bütün organizasyonun, örgütlenmenin, kamunun değişmesi, yani kısacası biz istikrar yakalanması lazım. Sık sık gerçekleşen seçimlerle, ya da sık sık değişen hükümetle bunlar ne yazık ki olmaz. Bir şekilde ayak bu yeni dünyaya uydurmamız lazım.
“Özel sektörün büyümesi için dışa açılım şart, başka çare yok”
- Özel sektör hakkında ne söylemek istersiniz
- Özel sektör maalesef bizim ülkemizde, dünyadaki değerini görmüyor. Çünkü devletler özel sektörü destekler, ekonomiyi büyültür. Ekonomi ve ticareti özel sektör büyütür, paralar kazanır, bu kazandığı paralarla devlete vergiler verir. Devlet de bu vergilerle güçlenir ve sosyal bir devlet anlayışı ortaya çıkar. Dünyanın her yerinde bu böyledir ve kendi güçlenmesi için özel sektörü kullanır. Bizde tam tersi özel sektör kendi bir şeyler yapması için mücadele eder. Devlet özel sektörü tamamen rakipmiş gibi görür ve tarafına bile bakmaz. Bu ülkede özel sektör ve kamu çalışanları diye ikiye ayrıldı. Özel sektöre de üvey evlat gözüyle bakılıyor. Ülkemizin kurtuluşu için ekonominin ayağa kalkması lazım. Bu da özel sektörün büyümesiyle olur. Bence özel sektörün büyümesi de dışa açılımdır. Ya çözüm olacak, ya Türkiye’ye kapıları açılacak, bunun başka çaresi yok.
- Genç yaşta girişimci olmak isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunabilir siniz?
- Bu ülkede girişimci olmak çok zor. Mutlaka çok iyi planlama ve fizibiliteyle gerçekçi bir işe girmesi lazım. Bizde gençlerin yaptığı hata, bir heyecana kapılırlar, bir fırsat görürler ama projesiz iş yaparlar. Bu yüzden girişimcilik yaparken çok iyi bir planlama yapılması lazım. Sıfır gelirle işe atılıp da 2-3 ay içinde kar beklemek yanlış bir anlayış olur. Hâlbuki böyle bir şey yok. Atılacak her adım önceden planlanmalı. Girişimcilik özgürlük ister, rahat bir kafa ister.
“Tavsiyem, olumsuz düşünmeden bir an önce ayağa kalkmak…”
- Son olarak neler eklemek istersiniz?
- Ben bunu kendi çevremdeki ve kendi çalışma arkadaşlarıma da söylerim. Olan işin arkasından ağlamak ve hayıflanmanın bir getirisi yoktur. Biz ağladıkça Covid-19 öncesine geri dönmeyeceğiz. Dolayısıyla yeni dünyaya alışmak için bizim artık çalışmamız lazım. Çalışmadan yaşama devri kapandı. Bir de her krizi bir fırsata çevirmeliyiz. Bir yerde bir deprem olur, evler geri gelmez ama bir bakarsınız o noktadaki topraktan tarım anlamında verim aldığınızı görürsünüz. Bunu görmemiz lazım. Benim tavsiyem olumsuz düşünmeden bir an önce ayağa kalkmaktır. Bu yaşadıklarımız belki de bu kadar yıldır yaşadığımız sistemsizliği çözmektir. O yüzden hep olumsuz olmamak lazım.