1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Mesai, hizmet, sömürü!
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Mesai, hizmet, sömürü!

A+A-

Kamuda mesai saatlerine dair her hükümet dönemi aynı görüşü paylaştım.

Hizmeti alanlar düşünülmüyor!
Hâlbuki bedeli onlar ödüyor.
Kamu görevinin öznesi o hizmeti alanlardır.

***

“Tek Mesai” ortaya çıktığından beri yurttaşa hizmet süresi azaldı, ek mesai arttı, yasa dışı ikinci iş patladı!

Yine de ısrar ediliyor.

Evrensel çalışma standartları günlük ya da haftalık çalışma sürelerini belirliyor zaten…
Önemli olan kamusal hizmetleri toplumun her bireyine kesintisiz ulaştırabilmektir.

O nedenle dünyada “esnek” ya da “kademeli” mesai kavramları öne çıkmıştır.

Kimseyi olması gerekenden daha fazla saat çalıştırmazsınız.
Planlamayı iyi yaparsınız ve böylece yurttaş çok daha uzun saatlerde hizmet alır.

***

Daha anlaşılır olması için söylüyorum.
Kimi çalışan sabah 7 buçukta işine başlar 3 buçukta tamamlar, kimi 9’da işbaşı yapar, 5’te paydos eder.
Böylece yurttaş çok daha geniş bir zaman diliminde işini görür.
Olmaz değil…
Mesele organizasyon ve planlamadır.

Aynı işte çalışan iki kişinin tek kadroyu, tek maaşı, görevleri ve çalışma saatlerini paylaşması dahi var Avrupa’da… Hatta örneğin Belçika’da haftalık 38 saat süreyi 4 günde tamamlama hakkı çalışana sunulmuştur. Çalışan daha az gün mesai yaparken, çalıştığı günlerde daha uzun saat hizmet sunar.

***

Kamusal hizmetlerde “mesai” zaten verimli kullanılmıyor.
Çalışanı ödüllendiren değil kaytarana göz yuman bir yapı var.
Kamusal sağlıkta örneğin yıllardır “eksik mesai” uygulanıyor ve bu durum kurumsallaştı.
Yurttaş “eksik mesai” için de harç, fon, pul, vergi ödüyor halbuki…
Hizmeti alan umursanmıyor.
Ek mesainin kavgası hep var ama eksik mesainin hesabı sorulmuyor.

***

Tek mesai düzeni çalışma yaşamında eşitsizliği, adaletsizliği ve rantı doğuran “yasa ve etik dışı ikinci işi” de dayatıyor.

Denetimler yapılamıyor.
Ek mesailer arttıkça artıyor.

“Devlet” denen yapıda işinizi görmek için kendi işinizi bırakmanız, illaki bir tanıdık bulmanız ya da devreye hatırlı birilerini koymanız gerekiyor.

***

Bu mesai düzeni Uluslararası Çalışma Sözleşmeleri’ne de ters!
Çünkü “iş saati dışında tanımlanmış beslenme arası” olması gerekirken…
Ayaküstü atıştırın” diyor sistem!
Böylece bir masa başında pilavını kaşıklayan memurun karşısında işinizi yürütmek zorunda kalıyorsunuz.

***

Hayat pahalılığına karşı korumasız ve güvencesiz özel sektör çalışanı yaz sıcağı, kış soğuğu demeden gün doğumundan gün batımını kadar çalışırken, kamusal hizmetler daraldıkça, hayatın içindeki eşitsizlik de büyüyor.

Ne kadar dramatik…
Yine aynı otorite değil mi, büyük marketleri gecenin bir yarısına kadar açık tutarak, emekçi insanları hem de haftanın yedi günü sömüren…

Tek bir gün tatil yok!
Hani, nerede “tek mesai?

***

Çalışma saatlerinin uzunluğundan çok daha önemlisi elde edilen üretim ve hizmet kalitesidir.
“Mesai”ye böylesi bakmak gerekir!

Özel sektör emekçilerinin çalışma sürelerine de bakmak gerekir ayrıca…
Almanya’dan örnek vereyim.
“Çalışma Saatleri Yasası” ihlal edilirse işveren 15.000 Euro’ya kadar para cezası öder.
Özelde çalışan da insan çünkü…
 



 

Kıbrıs’ta yüzde 30 artan TC seçmeni

Kıbrıs’ın kuzeyinde “TC seçmeni” sayısı 5 senede % 30 arttı.
106 bin 446’dan 140 bin 111’e geldi.

Şimdi seçmen sayısından yola çıkarak adanın kuzeyindeki Türkiyeli nüfus hesaplanıyor.
İçinden çıkılmaz bir durum!

“TC seçmeni” içerisinde Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığına sahip Kıbrıslı nüfus da var çünkü...
Ersin Tatar oy kullanacak mı örneğin ya da Zorlu Töre göreceğiz.

140 bin 111 rakamı içerisinde 18 yaş altındaki çocuklar yok.
Asker bu rakama dahil mi değil mi bilemiyorum, bunu öğrenemedim.
Öğrenciler, çalışma izinliler, deprem nedeniyle gelenler hepsi seçmen listesinde yer alıyor.

Unutulmasın…
1974 sonrası adaya gelen ailelerin çocukları “KKTC” kimliğine sahip olsa da TC yurttaşı değiller…
 

***

Dünyadaki TC seçmen sayılarına baktığımız zaman şu dikkatimi çekti.
İngiltere ya da ABD’de, Kıbrıs’tan daha çok TC yurttaşı seçmeni olduğunu düşünüyordum.
Öyle değilmiş.

En yüksek rakam elbette Almanya’da…
1 milyon 501 bin 152!
Azerbaycan’da yalnızca 11 bin 36.

Kıbrıs, Almanya ve Fransa’nın ardından TC seçmenin en fazla olduğu ülke…

***

Kıbrıs’ın kuzeyine dair nüfus istatistiklerine detaylı sahip olma şansımız yok.
Yine de görünen şu ki, en az elli bin TC seçmeni burada sandığa gidecek.
Bakalım ve görelim, ne kadarı mevcut iktidara – ve onun Kıbrıs siyasetine- onay verecek…

 



 

Partililerin ve yandaşların iş takipçiliği müsteşarlığı!

Araştırma, İnovasyon ve Dijital Politika Müsteşarlığı var, güneyde…
Kuzey de “partililerin ve yandaşların iş takipçiliği” müsteşarlığı (!)

Müteahhitlerle bakanların yan yana gelerek fiyat belirlediği projeler, elde avuçta kalabilen son yağma arazilerin hangi akrabaya pazarlanacağına dair kurulan masalar, ihalelere eklenen komisyonlar kulislerin değişmez konusu…

O nedenle “Araştırma, İnovasyon ve Dijital Politika” gibi başlıklar son derece uzak geliyor bize…

Adanın kuzeyi tam bir TALAN mecrası!
Hele bürokratlar onca haysiyetsiz karara, ihaleye, projeye, dağıtıma, peşkeşe nasıl tahammül ediyorlar inanamıyorum.

Ya “rüşvet” kokusu var her ihalede, ya “hile…
“Araştırma, İnovasyon ve Dijital Politika” neyimize!

 

mustesar.jpg

Kıbrıs Araştırma, İnovasyon ve Dijital Politika Müsteşarı Philip Hadjizacharias

 

Bu yazı toplam 3241 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar