Özersay: “Dövizde kısa, orta ve uzun vadeli tedbir şart”
Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, Türk lirasının döviz karşısında değer kaybetmesiyle halkın alım gücünün düştüğünü belirterek, hükümete; dövizde kısa, orta ve uzun vadeli tedbir alma çağrısı yaptı.
Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, Türk lirasının döviz karşısında değer kaybetmesiyle halkın alım gücünün düştüğünü belirterek, hükümete; dövizde kısa, orta ve uzun vadeli tedbir alma çağrısı yaptı.
HP’den verilen bilgiye göre, Özersay, Hakikat Web TV’de katıldığı programda hükümeti, bazı konularda kur sabitlemesine gitmeye, Güney Kıbrıs ile ticareti ve turist sayısını artıracak seyahate dair kolaylaştırıcı tedbirleri alarak, ülkeye giren döviz miktarını artırmaya dönük adımlar atmaya çağırdı.
Döviz krizinin ülkeye döviz girişini artıracak şekilde Güney’le ticarette ve turizmde fırsata çevrilebileceğine dikkat çeken Özersay, döviz krizinin dün yaşanmadığını, iki haftadır ciddi bir tırmanışın sürdüğünü anımsattı.
Özersay, hükümeti eleştirerek, döviz karşısında önlem alınmadığını ve geç kalındığını ifade etti.
“Vatandaşın alım gücü hızla eriyor, döviz hızla artıyor. Ülkede herkes fakirleşiyor ama hükümet şu ana kadar dövizle ilgili olarak hiçbir şey yapmış değil” diye konuşan Özersay, ülkede TL kazanıldığını ancak her şeyin döviz üzerinden satıldığına dikkat çekti.
Özersay, kısa vadeli piyasayı biraz ucuzlatacak tedbirler yanında çıkış yolunun, Güney ile ticareti artırmaktan ve turizm yoluyla ülkeye döviz girişini sağlamaktan geçtiğini kaydetti.
Ekonominin düzelmesinin kendiliğinden olmayacağını belirten Özersay, “bazılarının talep ettiği gibi Euro’ya geçilse de döviz dalgalanmasının etkilerinden kurtulmanın mümkün olmayacağını” savundu ve şöyle devam etti:
“Gelinen noktada Euro’ya geçmek ya da kendi paramızı basmak ne kadar gerçekçidir, bunu ekonomistler bilebilir ama bunun birtakım ciddi zorlukları olduğunu bazı raporlardan hepimiz okuyoruz. Ama Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak acil almamız gereken tedbirler ile orta ve uzun vadede yapmamız gerekenler var.
İthalat bağlamında gümrüklerde ödenen miktar için döviz kuru sabitlemesine gitmek gerekiyor. Ancak bu kur sabitlemesi raflara da yansımalı. Hem düşük kurdan alacaksınız hem de ‘döviz arttı’ diyerek, fiyatları artırmaya devam edeceksiniz, böyle bir dünya yok. Bunun denetimini yapacaksınız.
Belli bazı ürünlerde, mesela temel gıda ürünlerinde, insanların gündelik hayatında sıklıkla tükettikleri temizlik malzemesi ve benzeri ürünlerde Maliye’nin gümrük konusunda kur sabitlemesine gidilebilmesi gerekir. Kiralarla ilgili olarak da bir düzenleme yapmıştık. Döviz üzerinden kiralanan ev konut ve iş yerlerinde Bakanlar Kurulu kararıyla kur sabitlemesi yoluna gittik. Ama kiraya verenleri de mağdur etmemek için mülk sahiplerinin devlete vereceği stopajı da düzenlemek gerekir. Bunlar acil ve geçici çözümlerdir. Ama orta ve uzun vadede de yapılabilecekler vardır, özellikle döviz kuru krizinin turizm açısından yaratacağı fırsatı değerlendirmeliyiz, güney ile ticaretimizde doğan fırsatı değerlendirmeliyiz.”
Orta ve uzun vadeli yapılması gerekenleri de anlatan Özersay, turizm konusunda yapılması gerekenleri şöyle anlattı:
“Turizm açısından ülkemiz diğer ülkelerden daha da ucuzlamış durumdadır. Turizm açısından hangi planlamayı yaptık? Pandemiyi de dikkate alarak kime, nasıl avantajlı bir turizm alanı açıyoruz? Hedef kitlemiz kimdir? Ne kadar hızlı hareket edebiliyoruz? Eğer biz turizm ve Güney’den gelip buradan alışveriş yapacak kişiler konusunda hayatı, seyahati, geçişleri ve formaliteleri basitleştirip kolaylaştırma yoluna gidersek, iyi bir planlama iyi bir pazarlama yaparsak, bunu tanıtabilirsek yol alabiliriz. Eskiden sadece akaryakıtla kısıtlıyken bugün Güney’den gelenler Girne’ye, Güzelyurt’a her yere gidiyor. Hem restoranlara gidiş hem de esnaftan alışveriş bağlamında iş eğer bu noktaya geldiyse psikolojik bariyer açılmaya başladı demektir o zaman bizim bunu dikkate alıp bize en yakın piyasa olan Güney’den gelecek günlük turistten daha fazla ekonomik fayda elde edebilmeliyiz. Buradan kasıt pahalılık değil gelenlerin sayısının artırılmasıdır”.