Özersay, Kathimerini gazetesinde konuştu
Özersay, Kathimerini gazetesinde, “Maraş Çözümle, Annan Haritasını Unutun – Kıbrıs Sorununun Çözümü Yeni Bir Plan, Yeni Bir Harita ve BM Kriterleri Çıkışlı” başlığı atlında yer alan söyleşisinde, Kıbrıs sorununda devam eden çözüm çabaları ve müzakerelere
Özersay: “Maraş güven yaratıcı önlem değil”
Kıbrıslı Türk Müzakereci Kudret Özersay, kapalı bölge Maraş’ın iadesinin Güven Yaratıcı Önlem (GYÖ) olmadığını ve müzakerelerde toprak başlığı altında konuşulacağını belirterek, Kıbrıs Rum tarafının Annan Planı’nda yer alan haritayı unutması gerektiğini söyledi.
Özersay, Kathimerini gazetesinde, “Maraş Çözümle, Annan Haritasını Unutun – Kıbrıs Sorununun Çözümü Yeni Bir Plan, Yeni Bir Harita ve BM Kriterleri Çıkışlı” başlığı atlında yer alan söyleşisinde, Kıbrıs sorununda devam eden çözüm çabaları ve müzakerelere değindi.
Özersay, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda şu anki fırsatın kaçırılması durumunda uluslar arası faktörün sürece farklı koşullarla müdahil olabileceğini belirterek, Kıbrıs Rum tarafının “bu tehlikenin önemini anlaması” gerektiği uyarısında bulundu.
Söyleşisinde, Annan Planı’nın artık var olmadığını ve yeni çözümün yeni bir plana ve haritaya dayanacağını vurgulayan Özersay, doğalgaz konusunun, Kıbrıs Rum tarafının bu konudaki kararları Kıbrıs Türk tarafına danışmadan alması sebebiyle müzakerelere katkı koymasının söz konusu olmadığını ifade etti.
Özersay’ın söyleşisi gazetede şu şekilde yer aldı:
Soru: Son dönemde ABD ve Güney Afrika’ya ziyaret gerçekleştirdiniz, izlenimleriniz nelerdir?
Özersay: Bunlar yapıcı ziyaretlerdi. Güney Afrika’da iki tarafın, statükonun çıkarlarına hizmet etmediğini anladıkları zaman, tarihi değişiklikler yapma yoluna gittiklerini gördük. O zaman out of the box çözümler aradılar. Aynı dönemde, uluslararası toplum Güney Afrika’ya yaptırımlar uyguluyordu. Tıpkı Güney Afrika’da olduğu gibi Kıbrıs’ta da mevcut statüko iki toplumun çıkarlarına hizmet etmiyor. Ancak Kıbrıslı Rum politikacıların da bunu görmesini sağlayacak adımlar atılmalı.
“Müzakerelerin yeni aşaması önerilerden, karşı önerilerden ve köprü kurucu önerilerden oluşacak”
Soru: Müzakereler bugün hangi noktadadır?
Özersay: Bir önceki screening (tarama) aşamasında, biz Kıbrıs Türk tarafı olarak, şu ana kadar bir anlaşma sağlanmayan meselelerde, yeni Kıbrıs Rum liderliğinin tezlerini saptama ve kaydetmek için çaba sarf ettik. Müzakerelerin yeni aşaması önerilerden, karşı önerilerden ve köprü kurucu önerilerden oluşacak. Önümüzde çözüm için bir fırsat var. Üstelik bu fırsatı kaybetmemiz ve bir çözüme varmamamız durumunda, başkaları, yabancı faktörler müzakerelere müdahil olacak. Böylesi bir durumda da, sorunun çözüm sürecinin değişmesi talebiyle karşı karşıya kalacağız.
Soru: Uluslararası faktörün hali hazırda sürece müdahil olduğunu size hatırlatayım…
Özersay: Uluslararası faktör şu ana kadar iki tarafın diyalogunu destekliyor. Ancak yeni fırsatı kaybetmemiz halinde, uluslar arası aktör, farklı koşullar altında sürece müdahil olacaktır. Kıbrıs Rum tarafının bu tehlikenin önemini anlaması gerekir. İki tarafın, çözümün gecikmesinin, iki toplumun çıkarlarına hizmet etmediğini anlaması gerekir.
Soru: Hemen çözüm bulunmasının öneminden söz ettiniz. Ancak şu ana kadar iki liderden gelen mesajlar ve müzakere masası olumsuz ve karamsardır. Bunun nedeni nedir? Yeni bir çıkmazla karşı karşıya mıyız?
Özersay: İki liderlik arasındaki güven eksikliğini çok iyi biliyoruz. Müzakereci olarak beni ilgilendiren, müzakere masasına getirilen önerilerdir. Müzakerelerin ikinci aşamasında dikkatlerimizi bu önerilere vereceğiz. Bu öneriler ışığında, müzakerelerin gidişatı konusunda bir görüş oluşturacağız. Yukarıda sözü edilen güven eksiliğine sahip olan iki liderliğin açıklamalarını temel alarak bir görüş oluşturmamız mümkün değildir.
“Kıbrıs Rum tarafı yeni dönemde söz konusu endişeyi aşmalıdır”
Soru: Ancak liderlerin olumsuz mesajlar verdikleri kesindir. Öte yandan iki tarafın endişeleri yeni boyutlar kazanmaya devam ediyor…
Özersay: Ben duyduğum bir endişeyi sizinle paylaşmak istiyorum. Son zamanlarda Kıbrıs Rum tarafı, iki toplumu ayıran büyük bir uçurumdan söz etmektedir. Diğer tarafa şu soruyu sormak istiyorum: Yıllardır bu uçurum olmasaydı, sorunu çok önceden çözmüş olmayacak mıydık? Kıbrıs Rum tarafı yeni dönemde söz konusu endişeyi aşmalıdır. Müzakerelerdeki yakınlaşmaların Kıbrıs Rum tarafını oldubittilerle ve şantajlarla karşı karşıya bırakması söz konusu değildir.
Soru: Ortak açıklamadan ve müzakerelerin başlamasından birkaç ay sonra, Kıbrıs sorununa ilişkin ilginin arttığı bir dönemde atmosferin farklı olması gerekmez miydi?
Özersay: Kıbrıs Türk tarafı olarak, müzakerelerin yeniden başlaması ve screening sürecine paralel olarak bir al-ver sürecinin yapılmasını önerdik. Aynı zamanda screening process’le ilgili olarak BM tarafından bir çeşit shuttle diplomacy yapılmasını önerdik. İlk başlarda Kıbrıs Rum tarafı önerilerimizi kabul etti. Ancak daha sonra fikir değiştirdi. Bugün geldiğimiz noktada, Kıbrıs sorununun çözüm sürecinin süratinin yavaş olduğunu düşünüyoruz ve hızlanmasını istiyoruz ama bunu Rum tarafı da istemeli.
“Kıbrıs Rum tarafında, al-ver ifadesine karşı bir tiksinme vardır”
Soru: Anladığım kadarıyla müzakerelerin yeni aşamasına büyük önem veriliyor. Yeni dönemde bizi ne tür gelişmeler bekliyor? Bir al-ver süreci mi izleyeceğiz?
Özersay: Kıbrıs Rum tarafında, al-ver ifadesine karşı bir tiksinme vardır. Kıbrıs Türk tarafı olarak söz konusu ifadeyi kullanmadan, bir al-ver sürecine girmeye hazırım. Bana göre yeni aşamada en önemli şey, müzakere etmektir. Yeni aşamada, bazı başlıkları kapatıp, diğer konulardaki uçurumu gidermeliyiz.
“Biz ne istediğimizi biliyoruz…”
Soru: Kıbrıs Rum tarafı başka bir ifadeye daha, takvim ifadesinde de olumlu bakmıyor. Yeni aşamada bazı takvimler uygulamaya konulacak mı? Bir yol haritamız var mı? Ufukta yeni bir plan ve iki referandum var mıdır?
Özersay: Structured and result oriented negotiations... Bu ifade ortak açıklamada da yer almaktadır. Daha önceki dönemde Kıbrıs Türk tarafı Kıbrıs Rum liderliğine, müzakerelerle ilgili olarak çeşitli aşamalardan oluşan bir program yapmayı önerdi. Şu ana kadar iki taraf, bu programın ilk iki aşaması konusunda uzlaşmaya vardı. Üçüncü aşama ne olacaktır? Bunu Kıbrıslı Rumlara sormalısınız. Biz ne istediğimizi biliyoruz ve Kıbrıslı Rumlara bazı belirli öneriler sunduk.
Soru: Kısa bir süre önce, yaptığınız bir açıklamada «viable Turkish Cypriot State» ifadesini kullandınız. Kıbrıs sorununun nihai bir çözümü çerçevesinde, yaşayabilir kurucu Kıbrıs Türk devletçiğinin temel parametrelerinden bahsetmenizi istiyorum.
Özersay: Kapsamlı bir çözüm çerçevesinde Kıbrıs Türk devleti ifadesinden söz ediyoruz.
“…Bu devletin yaşayabilir olması söz konusu değildir”
Soru: Kıbrıs Rum tarafı bu ifadeyi kabul etmiyor, ‘eyalet (vilayet)’ ifadesini kullanıyor…
Özersay: Kıbrıs Rum liderliği ‘constituent state’ ifadesini kabul etti. Bu ifadeyi ‘kurucu eyalet’ olarak tercüme etmemelidir. Diğer yandan Kıbrıs Rum tarafı iki bölgelilik terimini kabul etti. Nihai çözüm çerçevesinde Kıbrıslı Rumların bir bölümü (federal cumhuriyetin vatandaşları) Kıbrıs Türk kurucu devleti tarafından kontrol edilecek topraklara geri dönebilecekler. Kıbrıs Türk devletinin Kıbrıslı Rum sakinleri siyasi haklarını Kıbrıs Rum kurucu devletinde kullanacaklar. Buna paralel olarak Kıbrıs Türk tarafı bazı Kıbrıs Rum mallarını iade edecek. Bunlar çözümün gerçekleridir. Bana göre önemli olan Kıbrıs Türk devletine geri dönecek Kıbrıslı Rumların sayısı, aynı zamanda Kıbrıs Türk devletinin Kıbrıslı Rumlara iade edeceği malların miktarıdır. Nüfusun yarısının Kıbrıslı Rumlardan oluşması durumunda, Kıbrıs Türk kurucu devletinden nasıl söz edebiliriz? Bu devletin yaşayabilir olması söz konusu değildir.
“Yeni çözüm, Birleşmiş Milletler parametreleri temelinde yeni bir plan ve yeni bir haritaya dayanacak”
Soru: Kısa bir süre önce ‘Dışişleri Bakanı’ Özdil Nami toprak konusunda artık Annan Planının maddelerinin geçerli olmadığını açıkladı. Siz bu görüşe katılıyor musunuz? Liderliğinizin resmi görüşü bu mu?
Özersay: Kıbrıs Rum tarafı Annan Planı’nın artık Kıbrıs’ta mazide kaldığını düşünüyor. Mademki artık Annan Planı yoktur, o zaman bu planının haritası da yoktur, değil mi? Artık yeni bir harita ve yeni bir plan oluşturmak gerekir. Şahsen ben, Kıbrıs sorunundaki bugünkü durumla geçmişi ve eski planları kıyaslamamamız gerektiğine inanıyorum. Kıyaslamanın yararı değil zararı olur. Yeni çözüm, Birleşmiş Milletler parametreleri temelinde yeni bir plan ve yeni bir haritaya dayanacak.
“Kıbrıs Rum tarafı baskı uygulamaya girişiyor”
Soru: Maraş… Herkes bu konuyu tartışıyor. Müzakerelerin yeni aşamasında Mağusa’nın kapalı şehri ile ilgili herhangi bir gelişme olacak mı?
Özersay: Bir konunun Güven Yaratıcı Önlem olması için, iki tarafça da Güven Yaratıcı Önlem olarak düşünülmesi gerekir. Kıbrıs Türk tarafı Mağusa’nın kapalı bölgesinin Güven Yaratıcı Önlem olduğunu düşünmüyor. Kıbrıs Rum tarafı bazı arabulucular yoluyla bize baskı yapmaya çalışıyor. Ancak bu tutum, iki toplum arasındaki güven inşasına katkıda bulunmuyor.
Soru: İki taraf Maraş’ı ne zaman görüşecek? İkinci aşamada mı?
Özersay: Eğer Kıbrıs Rum tarafı, müzakerelerin programı ve yol haritası konusunda bizimle hemfikir olursa, o zaman harita konusunu da görüşme fırsatımız olacak. Kıbrıs Türk tarafı olarak ben ufukta çözüm görmezsem, harita konusunu nasıl görüşeyim? Kıbrıs sorununun kapsamlı bir çözümü çerçevesinde Kıbrıs Türk tarafı, bazı toprakları iade edecek. Bu iadenin zamanlaması çok önemlidir.
Soru: Anlaşılan o ki, Maraş’ı toprak konusuyla ilişkilendiriyorsunuz. Ancak Kıbrıs Rum tarafı Maraş’ın toprak konusuyla ilgisi olmadığını düşünüyor.
Özersay: Biz bu görüşe katılmıyoruz. Maraş bugüne kadar kapsamlı çözümün ve toprak konusunun bir parçasıydı. Diğer yandan size şunu sormak istiyorum: İki toplumun önceliği Maraş mı, yoksa Kıbrıs sorununun çözümü mü?
Soru: Müzakerelerin ilk aşamasında olduğu gibi doğal gaz konusunda da iki tarafın mesajları hiç de cesaret verici değil. Kısa bir süre sizin Türkiye’yle anlaşmanız ve ‘kara sularını belirleme” konusu ortaya çıktı. Bu konudaki soğuk ortamın süreceğine inanıyor musunuz?
Özersay: 2011 yılında Kıbrıs Türk tarafı Türkiye ile kara suları sınır belirleme anlaşması imzaladı. O zaman Kıbrıs Rum tarafı sesini yükseltti. Bugün hiçbir şey değişmedi. Türkiye 2011 yılında yaptığı anlaşmanın tescili için BM’ye başvurdu. Kıbrıs Rum tarafı bunu şikayet etmeye devam ediyor. Mevcut koşullar altında doğal gazın Kıbrıs sorununun çözümünde katkıda bulunması söz konusu değildir. Kıbrıs Rum tarafı, Kıbrıs Türk tarafının onayını almadan, faaliyetlerine devam ediyor.”