Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Kudret Özersay, TMT Mücahitler Derneği’ni ziyaret ederek Dernek Başkanı Yılmaz Bora ve Yönetim Kurulu üyeleriyle görüştü.

Basın bürosundan verilen bilgiye göre, Özersay ziyaretteki konuşmasında Kıbrıslı Türklerin adada verdikleri var olma mücadelesinin zaman içinde şekil değiştirdiğini ancak henüz bitmediğini, mücadelenin özünün kendi kendini yönetme mantığına dayandığını söyledi.

“Bir çözüm olsa da olmasa da bugün sahip olduğumuz devletin kurumlarını adil şekilde, partizanlık yapmadan hizmet üretir hale getirmemiz gerekir” diyen Kudret Özersay, “Bunu yaparsak Kıbrıs Türk halkının geleceğine sözde değil gerçek anlamda sahip çıkmış oluruz. İşte tam da bunları yapmaya adayım, KKTC’nin Cumhurbaşkanı olmaya adayım” şeklinde konuştu.

KKTC’nin Cumhurbaşkanının sadece müzakere masasında değil, Kıbrıslı Türkleri uluslararası alanda da görünür kılmak, Kıbrıslı Türklerin haklarını savunmak gibi sorumlulukları olduğuna işaret eden Özersay, “Uluslararası ilişkiler bilen, diplomasi tecrübesi olan, yabancı dile hakim, uluslararası hukuk ve insan hakları hukukuna hakim birisinin Kıbrıslı Türkleri çok daha iyi bir şekilde temsil edeceğine inanıyorum, o yüzden bu yola çıktım” dedi. Özersay konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Siyasi eşitliği müzakere masasına nasıl yansıtmak gerektiğini, kurucu devletlerin gerçek anlamda kurucu devlet olmasını sağlayacak hususları, kurucu devlet yetkilerini ve dış temsiliyette alabileceği görevleri, Kıbrıs konusunun diğer boyutlarını da bilen bir ismin Cumhurbaşkanı olması ülkeye ve Kıbrıs Türküne kazandıracak. Ben de işte tam da bu nedenlerle aday oldum ve bu görevi gerçekten ülkenin ve halkın yararına yerine getirebileceğime inanıyorum.”

Konuşmasında Cumhurbaşkanının Anayasa ve yasalar çerçevesinde var olan yetkilerinden bahseden Özersay, bunların sadece yetki olarak değil aynı zamanda görev olarak da görülmesi gerektiğine dikkat çekti. Özersay kamuda partizanlık ve adam kayırmacılığın önlenmesi için atacağı adımları Anayasa, yasa maddeleri ve somut örneklerle açıkladı.

Cumhurbaşkanının ülkede yapabileceği çok şey olduğunu söyleyen Kudret Özersay şunları ifade etti:

“Üst düzey kamu görevlilerinin, Kamu Hizmeti Komisyonu’nun başkan ve üyelerinin, YÖDAK’ın başkanının ve bazı üyelerinin atanmasında, istisnai hallerde görevden alınmalarında, Meclisi olağanüstü toplantıya çağırmada, Bakanlar Kuruluna dilediği zaman başkanlık etme yetkisinde, Yüksek Adiyle Kurulu’nun sıkıntılar konusunda kendisine vereceği rapor çerçevesinde bir Cumhurbaşkanının ülkede yapabileceği çok şey var.

Ve hatta çok daha fazlası da vardır. KKTC’nin halkın iradesini en iyi şekilde yansıtabilmesi için devletin iyi hizmet üretmesi gerek. Devletin iyi çalışması halinde vatandaşın devlete olan güveni kurulabilir ve sürdürülebilir.

Bugün gelinen noktada vatandaşı devletle barıştırma konusunda sıkıntılar yaşanıyor ve bunu herkes görüyor.”

“DEVLETİ HİZMET ÜRETEN BİR KONUMUNA GETİRMEMİZ GEREKİR”

Özersay konuşmasında şunları da ekledi:

“İçeriye dönük olarak şunları dile getirmek istiyorum. Eğer kapsamlı çözüm bulunacaksa devletin kurumları güçlü olduğu, hizmet üretebildiği ve işin ehli insanlar görevde olduğu takdirde müzakere masasında çok daha iyi şekilde temsil edilebilir ve alacağınız haklar çok daha gerçekçi bir şekilde uygulamaya geçebilir. Kapsamlı çözüm bizim irademiz dışında gecikecekse veya olmayacaksa ‘seçeneksiz değiliz ve bizim de bir devletimiz var’ demek istiyorsak devleti hizmet üreten bir konumuna getirmemiz gerekir.”

Cumhurbaşkanın asli görevlerinden birinin de tarafsız davranmak olduğuna dikkati çeken Özersay, Kıbrıs Türklerinin kendi iradelerine dayalı bir düzen kurmalarının gerekliliğini ortaya koydu.

BM Genel sekreterinin 10 yıl önceki bir açıklamasına atıfta bulunan Özersay, Kıbrıs Rum toplumunun Kıbrıs Türk toplumu ile yönetimi ve zenginliği paylaşmaya hazır olmadığını belirtti, bugün bu durumun pek de değişmediğini söyledi.

Kıbrıs Türk kimliğine, bu toplumda yaşayan tüm vatandaşları kapsayacak şekilde yeniden ruh kazandırmak gerektiğini söyleyen Özersay, “Toplumsal birlikteliği sağlamak gerek” dedi.

(tak)