1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Özersay’a Anastasiadis İpi, UBP Tiyatrosu…
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Özersay’a Anastasiadis İpi, UBP Tiyatrosu…

A+A-

Crans-Montana Konferansı’nın bir sırrı artık herkesin bildiği sır oldu… Kıbrıslı Rum lider Anastasiadis konferansın son akşam yemeği öncesi başbaşa görüştüğü Türkiye Dış İşleri Bakanı Çavuşoğlu’na «Bu konferansı bu akşam olduğu yerde sonlandıralım, ben Kıbrıs’a dönüp seçimlere hazırlanayım, kazanınca konfederasyon ve hatta iki devletli çözümü bile sizlerle görüşebilirim» dedi… Çavuşoğlu bu önerinin üzerine atladı; Akıncı zokayı yutmadı.

Anımsanacağı üzere, Güney’deki seçimler sürecinde Türkiye tarafı Anastasiadis’in seçimini tehlikeye atacak hiçbir harekette bulunmadı; Akıncı’dan bir serzeniş oldu ama… Zaten Akıncı – Çavuşoğlu ilişkileri de gerilmeye başlamıştı. Akıncı’dan umudu kesen Çavuşoğlu, Özersay’ı ön plana çıkardı. İki amacı vardı, ya Akıncı’yı dize getirecek, ya da Özersay’ı KKTC Cumhurbaşkanı adayı yaptıracak. Özersay kendine verilen misyona zaten dünden hazırdı; öyle bir hareketlendi ki, Dörtlü Koalisyon hükümetini bozup, UBP ile hükümet oluşturdu… Nasıl olsa, UBP Türkiye’nin sözününden çıkmaz düşüncesiyle, kendisinin ‘Çatı Adayı’ olacağı, göklere çıkacaği hevesine kapıldı… Dolayısıyla, Anastasiadis’in ipiyle kuyuya inen Çavuşoğlu – Özersay ekibi, Kıbrıs sorununa BM ölçütlerinde çözümü tükenmiş ilan edecekler, Anastasiadis ile konfederasyon veya iki devletli çözümü görüşecekler, sonuca ulaşana kadar da « Özel ilişki » sistematiği içinde durumu idare edeceklerdi… Bu arada geçen süreçte de Türkiye Doğu Akdeniz’de hidrokarbon bulmaya çalışacaktı…  

Gel zaman – git zaman, topu topu da iki yıl,aradan sonra Akıncı – Anastasiadis ile görüştü ve Anastasiadis çözüm modelinin BM ölçütleri olduğunu teyit etti; öteden beri Türk tezi olan kanat devletlere daha fazla yetki aktarımı modelini de ‘Desentralizasyon’ adı altında yeni bir modelmiş gibi gibi takdim etti. Anastasiadis’in ipi ile kuyuya inen Cavuşoğlu – Özersay ikilisi kuyuda kaldı… Onlar da hınç ile ipi çektiler, şimdi kuyuda üçlü oldular… Dışarda da Akıncı ve BM Genel Sekreteri Guterres… Türkiye’nin o çok istediği gayri resmi beşli konferans topalntısı var ya, Akıncı da bunu temin etmeye çalışıyor ya, Türkiye’nin bu toplantıdan amacı, diğer iki taraf (Yunanistan ve İngiltere) ve BM önünde Anastasiadis’i çapraz sorgulamaya alıp, Crans-Montana’da Çavuşoğlu’na verdiği sözü doğrulatmaktır. Türkiye bu startejisinden vazgeçtiğine dair güvenceyi Anastasiadis’e vermezse, beşli konferans zor toplanır. 

Çavuşoğlu Anastasiadis’in ipine sarılma hatasını yapabilirdi ama yıllarca görüşme masasında bulunmuş olan Özersay’ın, hele ki «Bu Rum liderden ne sirke olur, ne şarap» mealinde açıklamalar da yapıp, görüşmecilikte istifa eden Özersay’ın Anastasiadis’in ipine sarılması anlaşılır gibi değil… Ve belki de Çavuşoğlu, Özersay’ın da Anastasiadis’in ipine sarılmasından cesaret almış, «Nasıl olsa Özersay Anasatasiadis’i benden iyi tanıyor» deyip kuyuya inmeye cesaret almıştır. Ve kuyudan ses verdi Özersay, yeni başlayacak olan Akıncı – Anastasiadis görüşmelerini desteklemeyecekmiş; bu sözlerini, kuyudaki yoldaşı Türkiye dahil kimse desteklemedi… Anastasiadis’in ipi ile kuyuya inmenin vebali bu; hem görüşme sürecinden, hem de Cumgurbaşkanlığı seçimlerinden kopmak… Çavuşoğlu’nun umurunda mı ?! Hayır…Sıkılmış limonun yerine sıkılacak yeni limonlar bulunur…

Çavuşoğlu marifetiyle Cumhurbaşkanlığı seçimlerine UBP ve HP’nin çatı adayı olarak yükseklere tırmanacağını düşünen Özersay’ın başına, düştüğü kuyuda, UBP tarafından kaynar sular döküldü: Devlet Tiyatroları geçmiş hükümet döneminde (ki Özersay Başbakan Yardımcısı idi) değerli ve duayen tiyatrocu Yaşar Ersoy’a konuk yönetmen olarak bir tiyatro eserini sahnelemesini önermişti ve anlaşmışlardı; yeni hükümet döneminde (ki Özersay hala daha Başbakan Yardımcısıdır) ön hazırlıkları tamamlanmış olan tiyatro oyunu sansürlendi, iptal edildi… Kim tarafından ?! Hükümetin UBP’li kanadı tarafından… Bu olayda UBP’nin Özersay’a bir mesajı var: İpin elimizde, istediğimizde çekeriz, bilesin…

Özersay’ın eşi değerli bir tiyatro sanatcısı, Yaşar Ersoy’un da tiyatro sanatında yakın çalışma arkadaşı ve sanat çevrelerinde yüksek ve haklı bir itibara sahip birisi… Aktif siyasete giren Özersay, eşi nedeniyle sanat çevrelerinin sempati ve desteğini almıştı… Şimdi UBP, Yaşar Ersoy’a anti-demokratik bir sansür uygulayarak, sanat çevrelerinin Özersay’a tepki duymasına ve göstermesine, «kendisine güvenilmez bir siyasetçi» olarak niteleyerek desteklerini çekmelerine yol açmıştır. Yaşar Ersoy elli yıllık sanat yaşamında sansürlerin ve anti-demokratik tüm uygulamaların üzerine üzerine yürüyerek ilerlemiştir, yükselmiştir ve bir duayen olabilmiştir. Şimdi yeni bir sansür olayı, Ersoy’u sadece daha da yüceltir… Ama ya Özersay’ı?!… Hani temiz toplum diye toparlayacaktı ya Kuzey Kıbrıs insanını; sansür ve yasakçı zihniyete müttefik olarak bunu yapacağını kimse düşünememişti…

Sansürcü zihniyetin unsuru ve müteffiki değilse, halk kitlelerini kandırmak gibi bir amacı da yoksa idi, hükümet ortağı UBP’ye bu yönde haddini bildirmek de Özersay’ın boynunun borcudur… Bir tiyatro oyununu, kültür-sanat, düşünce ve bilim eserlerini ve ürünlerini sansür etmek anti-demokratik bir ugulamadır, kabul edilemezdir; Kıbrıs Türk halkı bu çağda bu zihniyetle yönetilmeyi haketmiyordur. UBP halka «Ben eski UBP’yim; ortağımın da hükmü olmaz» demeye getiriyor; Özersay’a da, «Sen de ayağını denk al, bana rağmen sen kendini bile toparlamayazsın» diyor.

Gel de bu durumda Cumhurbaşkanı adayı ol…

Bu yazı toplam 2478 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar