1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Özgürgün BRT’de: Polis beni eve hapsediyor
Özgürgün BRT’de: Polis beni eve hapsediyor

Özgürgün BRT’de: Polis beni eve hapsediyor

"Polise, kapıdan çıktığında önünü kesin talimatı verildi. Tabi ki eşim de, ben de çok rahatsız olduk. Gittim kapıya polise sordum. Dedim ki: sizin derdiniz nedir? Ben burada herhangi bir suç var mı?"

A+A-

“Midemi bulandıran şeyler oldu. Özellikle Başsavcılık'ta”
“En sonunda işte siyasi rüşvetle bu savcıyı ve eşini devreye sokarak bu işleri yaptılar” 
“Kapıdan çıktığında önünü kesin talimatı verildi” 
“Ne yaptık da polis kapıda beni eve hapsediyor”
“Kasıtlı bir senaryonun ve kumpasın düzenlendiğini gösteriyor”
“Daha önce Kudret Özersay’a çete dediğimde hiç abartmadım”
“Özersay, bu topluma sokulmuş bir nifaktır”

 

UBP Milletvekili Hüseyin Özgürgün BRT'de “Birinci Boyut” isimli haber programına katılarak, dokunulmazlığının kaldırılması yönündeki gelişmelere ilişkin açıklamada bulundu.

İşte Hüseyin Özgürgün’ün açıklamalarından öne çıkanlar:

- “Benim yol haritam çok net. Sonuçta bazı şeylere Meclis karar verecek. Ben hem Meclis’in hem de partimin tavrını görmek istiyorum açıkçası. Gelişmeleri biraz geriye alırsak, ben dokunulmazlık meselesinin siyasi kasıt olduğunu hep söyledim. Özellikle benim özelimdekinin ve bunun için de çok minnet olduğumu, rahat olduğumu, bu mal bildirim meselesinin siyasi rant elde etme anlamında olarak kullanıldığını, bunun da maalesef partimin iktidara geldiği dönemde yapılmasının da beni çok üzdüğünü söyledim”.

- “Net olan birşey var. Bu siyasetin içindendir. Yoksa Hüseyin Özgürgün Başbakan iken, Dışişleri Bakanı iken o kadar yıl görev yapmışken, milletvekilliği 21 yıl doldu. O görevleriyle ilgili hiçbir şey yok ortada. Tamam ben size mal bildirimlerimi yaptım siz aldınız, baktınız bütün mal bildirimleri doğru dediniz. Ama arada girdi-çıktı idi. Ben bunu eski Başsavcı Aşkan İlgen’e sordum. Aşkan bey dedi ki böyle bir iddia ile Meclis’e gidersek komiktir bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması. Her şey eski hükümet gidip, yeni hükümet gelip, eski başsavcı gidip, yeni başsavcının gelmesiyle başlıyor maalesef”.

- “Bu siyasi kastın temelleri çok önce atıldı. Daha ben Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra başladı. O günlerde Kudret Özersay bütün bu konuları dile getirdi. Yolsuzluk da yolsuzluk . Ben de dedim ki; yolsuzluğun tanımı nedir? Yolsuzluğun tanımı; rüşvet, kesin kanıt olması lazım, kanıtlanmış bir şekilde karşınızda ihale vereceksiniz de ihaleyi peşkeş çekeceksiniz. Ki başbakan bu konuda her şekilde suçlanabilir. Diyelim öyle bir şey var. Ya da birine arazi dağıtacaksınız, yakınlarınıza araziyi peşkeş çekeceksiniz. Yada birine rüşvet karşılığında arazi vereceksiniz. Ortada bir iddia olması lazım. Devletin birşeyini zarara uğratmış olacaksınız. Bunu eski Başasavcı Aşkan bey söylüyor. Devleti zarara uğratma, bir suiistimal görevi gibi bir şey olması lazım suçlama için. Bunların yaptığında öyle bir şey yok.”….

- “42 dava .2013’den başlıyor. Zaten bu getirilen davalara bakıldığında 3 senesi Başbakan değilim.Neyin davasıdır onlar da belli değil. İşte diyor bu parayı yatırdın. Şimdi konu o kadar kasıtlı abartıldı ki. Bir önceki başsavcı kesinlikle bunun komik olduğunu eğer bunu dava konusu yapacaksak 2 bin TL yatırdığını o zaman bende dahil herkesin davaya gitmesi lazım. Ben de kızıma bankaya 2 bin TL yatırdım diyor. Şimdi bir önceki başsavcı gittikten sonra ve eski hükümet gittikten sonra. Tufan bey çok iyi biliyor, Tufan beyin önüne bu gelmezdi zaten. O çok iyi bir hukukçu olduğu için bunu net biliyordu. Dolayısıyla gelmezdi de. Ne zaman bu yeni oluşum oldu. Midemi bulandıran şeyler oldu. Özellikle Başsavcılıkta”…

“Ben aniden bir gün evde polislerle karşılaştım. Şimdi eski bir başbakan olarak siz, polis olarak bana koruma veriyorsunuz. Ondan sonra kapıma polis yollayıp, beni eve hapsediyorsunuz. Ben de bu işe içerledim çok, canım sıkıldı. Bir de bu ülkede cinayet mi işledik? Hırsızlık mı yaptık? Soygun mu yaptık? Birisine kasıt mı canına mı ne yaptık da polis kapıda beni eve hapsediyor. Polise, kapıdan çıktığında önünü kesin talimatı verildi. Tabi ki eşim de, ben de çok rahatsız olduk. Gittim kapıya polise sordum. Dedim ki: sizin derdiniz nedir? Ben burada herhangi bir suç var mı?. ‘Eee işte Başsavcı Yardımcısı Ahmet Varol talimat verdi, gerekirse önünüzü keselim’. Ben buna o kadar içerledim ki GKK Komutanını aradım. Polis Genel Müdürlüğünü de geçtim artık. GKK Komutanına dedim ki bu yasal değil. Bu konularda direkt başvurulacak merci GKK ve Polis Genel Müdürlüğüdür. Ama ben direkt GKK’yı aradım. Dedi ki yasal değil. En azından şuanda milletvekiliyim. Benim kapımda polisin beni hapsetmesi yasal değil. Bana dedi ki ben size döneyim. Ondan sonra tekrar konuştuk, bunu Başsavcılıkla konuşmanız lazım dedi bana. Çünkü poliste emir kuludur bu talimat Başsavcılıktan gelmiş”…

- “Hemen Ahmet Varol’u aradım. Çünkü polisler dedi ki bana bizi Ahmet Varol gönderdi. Ben de Başsavcı Yardımcısı Ahmet Varol’u aradım. Dedim ki böyle birşey söylediler bana bu yasal değil ama ben en azından saygı gereği sizinle konuşma gereği hissettim. Saygı gereği derken yok ki şahsına Başsavcılığa. Bana dedi ki bu prosedürdür, normaldir. Ben de dedim ki bunun arkasında başka bir şey var. Olmaz böyle bir şey. Daha önceki Başsavcı bu komiktir diyecek şimdi ki Başsavcı Yardımcısı kapıma polis yollayacak”…
“Ertesi gün öğrendiğim çok ilginç bir şey var. Bakanlar Kurulu Genel Sekreterli’ğine atanan Seral hanım apar topar görevden alınıyor, Ahmet Varol’un eşi İlkan hanım göreve getiriliyor Bakanlar Kurulu Genel Sekreteri olarak. Ve onun üzerine ertesi gün de kapıma polis gönderiliyor. Bunlar çok ibret verici, çok kasıtlı bir senaryonun ve kumpasın düzenlendiğini gösteriyor. Bu olay hükümet kurulduktan hemen sonra 15 gün önce oldu. Bunları içime sindiremedim açıkçası. Yani bir önceki başsavcının söyledikleri, bana yapılanlar, atama, Seral hanımın aniden ağlayarak Başbakanlık’tan kaçması diğerinin gelmesi bunlar en normal şeylerse eğer birazcık aklımız varsa her birazcık aklı olan varsa bunun hiç normal olmadığını bilir”

- “Bugün UBP Grup toplantısında bunları anlatyım, şok oldular. Başsavcılıkta da bir kumpas var. Polisin içinde de var. Yani ben daha önce Kudret Özersay’a çete dediğimde hiç abartmadım. Kudret Özersay bu topluma sokulmuş bir nifaktır. Bu toplumdan temizlenmesi gereken bir illettir Kudret Özersay. Bu adam devam ettiği sürece benim de işte bunlarla mücadelem devam edecek dedim daha önceki açıklamam bu”…

- “Cumhurbaşkanı adayı olmadan korkuyor ben bunu anladım başka birşey değil. Sanki sağın adayı olmayı planlıyor. UBP oylarını planlıyor ki hiçbirini alamayacak. UBP kendi adayını çıkaracak ama nasıl bir anlaşmadır bilemiyorum. Ama Kudret Özersay alamayacak. Ne isterse olsun söylediğim budur. Kapı kapı, örgüt örgüt gezeceğim bütün örgütlerimin de tabanımın da sevgisini biliyorum. Ben aday değilim zaten onu da söylüyorum. Benim politikadan beklentim yok çok rahatım. Hatta bugün arkadaşlara bunu da söyledim eğer böyle bir şeye inandıysanız bunun kumpas olmadığına, bir komplo olmadığına inandıysanız ve çok normal karşılıyorsanız ben milletvekilliğinden de ayrılabilirim. Yarın açarım yolu buyursunlar gelsinler mahkemeye. Yarın yok ki bekleyim dokunulmazlık süreci bir kaç ay sürecek. Ben onu da beklemeyeceğim ben ayrılacağım yarın, alsın Ahmet Varol Savcı mıdır? nedir? Gitsin iddiasını sunsun gelsin mahkemeye o zaman diyorum ben o kadar da netim”

“Dıdısına kadar bunlar bir şey bulmak için öldüründü. En sonunda işte siyasi rüşvetle bu savcıyı ve eşini devreye sokarak bu işleri yaptılar”….

“Böyle bir Meclis’te çalışmamayı da düşünüyorum. Kabul etmeyeceğim bu kararı”
 

- “Meclis’in tavrını göreyim. Ben böyle bir Meclis’te çalışmamayı da düşünüyorum. Kabul etmeyeceğim bu kararı. Çünkü inanıyorum ki işin altında ciddi bir siyasi ben bıraktım dememe rağmen inanıyorlar politikaya döneceğimi, birinin koltuğunu alacağımı. Böle bir şey yok. Bu kadar korkuttuysam bunları ne mutlu bana. Ama ben direkt olarak mahkemeye müracaat edeceğim. Bu Meclis’in verdiği kararın haksız, dayanaksız, Başsavcının iddialarının da gerçeği yansıtmayan içini incir çektirdiği kadar doldurmayan iddialar olduğunu söyleyerek, mahkemeye başvurup buradaki karar için ara emri isteyeceğim veya durdurulmasını talep edeceğim. Yani bunu sırf bunlarla mücadele için yapacağım”

- “Partimden istifa edip etmeme konusu, vekillerin tavrını gördüm. Partimle ilgili bir kuşkum olmayacağını düşünüyorum. Çünkü arkadaşlara izah ettim, onlarda gördüler belli zaten ne olduğu. Gerçekten bir şey olsa zaten ben birinci gün söyleyecektim zaten kaldırın varsa böyle bir ciddi iddianız ben söyleyecektim, hiç derdim yok. Ben bunu milletvekili arkadaşlarımın iyi değerlendirmesini, bu ne bir politika, herhangi bir siyasi kazanım, ne herhangi bir siyasi hareket ne de partisel bazda birisine şahsi bazda bir kazanç veya kaybettirecek şey değil. Bunun adı sadece bir eski başbakana, başına herkesin bundan sonra gelebilecek bir yolu açarak, bir eski başbakana bu şekilde bir kumpas kurulmasıdır. Bunu yapanların boynuna. Ama onlarla da ciddi şekilde uğraşacağım. Ben politika da olsam olmasam”….

“Bunlar çok idealist, çok vatanperver arkadaşlardır. Çok dürüst arkadaşlardır. Ve en ufak bir şeye tahammülleri yoktur. Her şeyin ortadan kalkması ‘ak pak süttür’ arkadaşlar diye düşünmekte isterim ama herhalde siz takdir edersiniz ne kadar böyledir bilemiyorum”. 
“Bunların bu ülkeye vereceği zarar haddinden fazladır. Biran önce buradan gitmeleri gerekiyor.  

- “Yani benim partim ortaktır falan. Ben söylüyorum zaten ; biz şuanda seçime gitsek Kudret Özersay taş çatlasa bir iki milletvekili baraj sorunu var. UBP çok daha yüksek alırdı. Bakın bir ay önce. UBP’de bir ayda bana göre çok ciddi var ise tartışma isteyen buyursun burden çıkalım sokağa konuşmaya UBP bile ciddi şekilde sıkıntı yaşamaktadır son 1-2 ay. Hükümetin sürmemesini canı gönülden diliyorum bu kadar net.”….

- “Ben Meclis’in şunu söylemesini beklerim. Gerçekten Hüseyin bey böyle bir şeyler iddia ediyor. Bunların araştırılması lazım. Yani ben çok net bir şeyler söylüyorum. Bunların araştırılması lazım. İkincisi de böyle bir şey yarın bütün milletvekillerinin başına gelebilir. Alın bütün milletvekillerini atın Savcı’nın, Polis’in önüne”…

- “Yazık ettiler bu şekilde. 22 sene sonra Hüseyin Özgürgün adı unutulur. Ama kalıcı olan nedir? UBP’nin en fazla genel başkanlık yapmış kişilerinden bir tanesi ve Başbakanı işte hep bunlar böyledir denilerek, ilerde hep konuşulur, söylenir. Buna dikkat etmesi gerekn kendi partim olması gerekirken ama ben tabanıma bunları hep söylüyorum bana verdikleri korkunç bir destek var. Eminim ki ben onların gönlünde iti bir yerdeyim. Benim için politikada kalıcı olan bu. Politika Başbakanlıkta biter. Cumhurbaşkanlığı politika değil partiler üstüdür, partisine hiç karışmaması lazım, karışanlarda olmuştur ama o ayrı bir konu. Cumhurbaşkanlığı parti işlerinin dışına çıkar. Başbakanlık siyasetin en üst seviyesidir”…

- “Bakın 2015’de Cumhurbaşkanı adayı oldu. Çok yüksek bir profile vardı bugün 2019, bugün 4 sene. Dışarda yoklayın 4 sene de ne hale geldi. Ben 21 senedir politikadayım hala daha insanlar beni arıyor, sevgisini söylüyor. Bence doğrusu da bunu yakalamak lazım. Yok 4 sene de dibe vuracaksınız. Yani benim söylediğim dışında da gerçek bir olgu var. Politikayı çok fazla yapmasınlar, toplumu da yıpratıyorlar. Yaptıkları, söyledikleri, bağlantıları halkı da toplumu da ciddi sıkıntıya sokuyor”….

- “Ben bir karar verdim mi biter? Erken seçim kararı verdim. Çok telkin gelmişti “olmaz” “gitmeyelim erken seçime” diye ama kararı ben veririm ve ihtiyaç var dedim. Böylelikle 9 ay kala Başbakanlık koltuğunu bıraktım. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. Benim ki de o idi. Ama şimdi gördüğüm kadar ile ben daha cesur yürüyordum. Bir şey demeyeceğim, halk değerlendirsin”…

 

Bu haber toplam 6541 defa okunmuştur
Etiketler : , , , ,
İlgili Haberler