Özgürgün: Ya bir anlaşma olacak ya da…
Başbakan Hüseyin Özgürgün “Ya bir anlaşma olacaktır ya da dediğim gibi KKTC yoluna devam edecektir ve bu gücü vardır” dedi.
Başbakan Hüseyin Özgürgün “Ya bir anlaşma olacaktır ya da dediğim gibi KKTC yoluna devam edecektir ve bu gücü vardır” dedi.
Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, Hüseyin Özgürgün İHA muhabirinin sorularını yanıtladı. Başbakanlık’ta yapılan bir saatlik mülakatta KKTC Başbakanı Hüseyin Özgürgün, “ada için çözüm ya da çözümsüzlük yolculuğunda muhtemel senaryoları” değerlendirdi.
50 yıldır süren müzakere yolculuğunda neden sona gelinemediğine yanıt veren Başbakan Özgürgün, özellikle ABD-İngiltere ve Rusya üçgenindeki diplomatik ve dinsel tabandaki ağırlığa dikkat çekti ve aktörler arasında Türkiye'nin etkin olmadığı bir zeminde sağlamlıktan söz etmenin mümkün olmadığını söyledi.
Başbakan Özgürgün, şunları kaydetti:
“Aslında gelinen noktada hiç değişiklik yoktur. Rum tarafı hala şu niyettedir; Kıbrıs'ta bir Türk tarafı istemiyor. Bunu nasıl bertaraf ederek bir anlaşma yapmak ya da hiç yapmamak. Burada tıkanıklık öncesiyle sonrasıyla bir tek sebepten kaynaklanıyor. Ama çok karışmış bir sorun sebep olmasından dolayı göz ardı ediliyor. Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin olmadığı, hukuken iki kesimin net olarak belirlenmediği ve iki halkın eşitliğine dair güçlü bir ortaklık oluşturulmadığı takdirde yapılacak anlaşma çok ciddi sıkıntılar doğurur. Hatta bana sorarsanız çatışmaları da çok erken zamanda getirebilir. Tekrar burada mücadele etmek zorunda kalabiliriz”
“Genel Sekterlerle mesafe kat edilmedi”
Başbakan Özgürgün, Kıbrıs sorunu bağlamında Genel Sekterlerle mesafe kat edilmediğini öne sürerek, “Yeni Genel Sekreter Kıbrıs konusunda çok uğraşacak ben diyeyim. Uğraşması gerekir de çünkü BM gündemindeki en eski sorun Kıbrıs sorunu. Biteceğe de benzemiyor” dedi.Özgürgün şöyle devam etti:
“Her yiğidin ayrı bir yoğurt yiyişi var. Her genel sekterin de bir tarzı var. Kıbrıs sorununda da tarzlar değişti. Yeni Genel Sekterin de BM şemsiyesi altında veya onun himayesinde yapılan görüşmelerde kendine göre tarz belirleyeceğini veya bu noktada yeni bir şey söyleyebileceğini düşünüyorum fakat hiçbir şey söylemeyebilir de. Bazı genel sekreterlerse hiç konuya yakınlaşmadan görevini tamamlayıp gitti."
Cenevre’deki Zirve’yi de değerlendiren Özgürgün “Ya bir anlaşma olacaktır ya da dediğim gibi KKTC yoluna devam edecektir ve bu gücü vardır. Kendine yeten dinamikleri de vardır. Belirsizlikler ortadan kalktığı zaman anavatan Türkiye'nin de desteği ile rahat bir şekilde büyümemizi gelişmemizi sağlayacak hem insan kaynağına sahibiz” dedi.
“Güney Kıbrıs Rum Yönetimi 2004 yılında AB'ye tam üye olmuştu. Yakın zamanda Türkiye'nin uzun süren AB yolculuğunun deyim yerindeyse hüsrana dönüşmesi Türkiye'nin AB'ye restiyle sonuçlandı. Peki restin fotoğrafı adada nasıl yorumlandı?” sorusunu Başbakan Özgürgün şu sözlerle yanıtladı:
“Türkiye -AB ilişkilerinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bir taraf burada AB üyesi. AB'li diplomatlarla birçok kez konuştuk. Bu soruda hepsi de ‘haklısınız’ denildiği gibi ‘haklı değilsiniz’ diyerek cevap veren de var, cevap veremeyen de çıkmadı. Türkiye'nin bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın feveran etmesini çok iyi anlıyorum. Onlara da aynı şekilde davranıyorlar çünkü. Samimiyet yok. Samimiyet olsaydı zaten o da bu çıkışı yapmazdı bu şekilde reste gerek kalmazdı. AB - Türkiye ilişkilerinin de aslında belki de çözümün tek anahtarı olduğu gerçeğini de AB'de görmüştür. Yani Türkiye AB'ye girmiş olsa eminim ki Kıbrıs sorunu da bir hafta içinde çözülür. Çünkü Yunanistan AB'de. Güney Kıbrıs ve Kuzey Kıbrıs ve Türkiye AB'de. Bu tablo ortaya çıktığı anda zaten Kıbrıs sorunu da çözülmüş olacak. Köklü, değişiklikle kopmalara, parçalanmalara yol açacağını düşünmüyorum. Geçici krizler olduğunu düşünüyorum. Çünkü o etkileşimi gördüğünüz zaman bunun bir an kopabilecek bir bağın olmadığını görüyoruz.”