1. YAZARLAR

  2. Mert Özdağ

  3. Özgürgün’ün “Üstel” diyeti… Ve partizan istihdam tam gaz!
Mert Özdağ

Mert Özdağ

Özgürgün’ün “Üstel” diyeti… Ve partizan istihdam tam gaz!

A+A-

 

UBP’DE GÜNDEM: KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ / İÇ ÇEKİŞMELER / İSTİHDAMLAR

 

Azınlık Hükümeti ile hükümet etmeye çalışan bağımsız vekillerin “desteği” ile Başbakanlık koltuğunu işgal eden UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün’ün geçtiğimiz hafta basına yansıyan “kabine” açıklamasının altında neler yatıyor diye hiç düşündünüz mü?
Ne demek yani “kabine şimdi değişmez ama ilerde değişebilir”?
Kabinedekilere “Dikkat et ha, aklını başına topla, yoksa seni görevden alırım”, kabine dışındakilere de “Aklını başına al, bana destek ol, seni kabineye alayım” demek değil de nedir bu?
Perde gerisinden gelen bilgilere göre esas söz Ünal Üstel’e verilmiş.
Özgürgün Üstel’e “Seni mutlaka kabineye alacağım” demiş.
Peki “Kurultayda aday olanlar bakan olacak” dediği başka kim kaldı ki?
Nazım Çavuşoğlu, kabinede…
Ersan Saner, kabinede…
Geriye Zorlu Töre, Ünal Üstel ve Ersin Tatar kalıyor.
UBP kulislerinden gelen bilgilere göre Tatar’ı kesinlikle kabineye almayacak Özgürgün.
Töre’nin zaten etkisi yok.
Ünal Üstel konusunda ise en başından beri istekli.
Yani “kabine değişikliği” denilen şey aslında Ünal Üstel’i Bakanlar Kurulu’na almak.
Ve esas soru!..
Ünal Üstel kabineye girecekse kim görevden alınacak.
Oklar Kutlu Evren’i gösteriyor.
Bu işin “kabine” tarafı…

Tabii bir de “nisap” sorunu var UBP-DP hükümetinin…
Hal böyle olunca da gözler bağımsız vekillere çevriliyor.
Mesela meclisin açılması ile bu sorun kendini gösterecek.
UBP’li vekil Ali Pilli sıkıntılı, partiye küs…
Görevden alınması muhtemel Kutlu Evren sıkıntılı, parti ile sorunlu…
Ergün Serdaroğlu kişisel sorunları nedeniyle sıkıntılı, belki de meclise hiç gelmeyecek…
Bakalım meclisin açılması ile bu sorun nasıl sonuçlar doğuracak.

                                                         

*  *  *

UBP’de sadece “kabine” sancısı yok pek tabii…
Bölgesel sıkıntılar da var.
Örneğin İskele bölgesinde eskilerle yenilerin kavgası var.
Nazım Çavuşoğlu ile Halil Orun, Hasan Sadıkoğlu ile Ahmet Sennaroğlu’na karşı…
İki genç belediye başkanı ile bölgenin ağır topları gerginlik yaşıyor şu günlerde…
Arkasında ne var, izleyeceğiz.
Diğer yandan istihdamlara da başladı UBP…
Kamuda istihdam için düğmeye basıldığı bilgileri gelirken; 2013’te dönemin CTP-DP Hükümeti tarafından işten durdurulan bir önceki hükümetler Eroğlu-Küçük dönemlerinin UBP’li istihdamları yeniden işe alınmaya başlanmış.
Örneğin 5 kişi dün Başbakanlık’ta işbaşı yapmış. 

Kısaca özetlemek gerekirse UBP bir yandan “kabine” sancısı yaşarken diğer yandan partililerinden gelen istihdam taleplerine yetişmeye ve bağımsızları ikna ederek hükümetçilik oyununu sürdürmeye çalışıyor.
Bu film ne kadar sürer dersiniz?
Bence çok sürmez, kış mevsimiyle kabak gibi bölünür.
Hep birlikte göreceğiz.

----------------------------------------------------------

• BİR İDDİA

‘Kazıkazan’ bir aydır neden yok?

Bilmem farkında mısınız?
Elbette meraklıları fark etmiştir!
Bir aydır piyasada kazıkazan satılmıyor.
Eldeki biletlerin tükendiği, bilet bastırmak içinse bazı bürokratik ya da yerel sorunların olduğu iddiası var.
Sordum soruşturdum.
Fazlasıyla detay öğrendim, ancak şimdilik lazım değil, belki başka bir yazıya!
Gerekli bilgiler vermek gerekirse; iddiaya göre Spor Dairesi'ne bağlı Piyangolar Birimi söz konusu kazı kazanları bastırmak için bazı firmalarla temas halindeymiş.
Hatta fiyatlar alınmış, Bakanlar Kurulu'na iletilmiş.
Bakanlar Kurulu’ndan “karar” bekleniyormuş.
Kazıkazanların Kıbrıs’ta mı Türkiye’de mi basılacağı henüz net değil.
Bu konuda Spor Dairesi ve Piyangolar’da iki ayrı görüş hakimmiş.
Elbette sorunun temelinde KKTC'nin kendi iç bürokratik sorunları var ama…
Sadece bununla kalır mı dersiniz?
Bence kalmaz…
Altından ne çıkacak göreceğiz.
Ancak yine Piyangolar'dan kötü kokular geliyor.
Bizden söylemesi…

--------------------------------------------------

 

• BİR SORUN

Kaşgar'a devlet eli değecek mi?

Birkaç gönüllü insan Girne'nin en özel bölgelerinden Kaşgar için bir süredir yoğun çaba harcıyor.
Bölgenin temizlenmesi, oralarda etkinlikler düzenleme gibi çaba içinde olan bu insanlara devlette bir Allah'ın kulu yardım eli uzatmayacak mı diye merak içindeyim.
Devletin yapmasını gerekeni sade vatandaş yapıyor, bu konuda sorumlu olan bakanlıklar ise sadece bakıyor, olacak iş değil.
Kentin denize bakan yüzü adeta bölge…
Burası Barselona'da, Nice’te ya da Avrupa'nın başka bir kıyı kentinde olsaydı cennet gibi olurdu.
Ama ne yazık ki burası “KKTC” denen ceberut devletin yönetiminde…
Merak ediyorum, hükümeti geçtim, bakanlar da mı bu konuda ilgisiz. 
Örneğin Girneli İçişleri Bakanı Kutlu Evren…
Ya da Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoglu…
Bu güzel kıyı alanı, Kaşgar bir suç bölgesi…
Ve ne yazık ki suçların başında çevre suçu geliyor.
Çevre kirliliği çok farklı bir nitelik taşıyor Kaşgar'da.
Kaşgar, yıllarca başıboş bırakılmış, hiç bir toplumsal kurala uyulmayan, uyulması için hiçbir yaptırımın uygulanmadığı, sanki hayata öfkeli insanlara ayrılmış özel bir mekan gibi kullanılmış.
Kaşgar'a gelen insanlar özerk bir bölgeye gelmiş gibi her istediklerini yapabilecekleri duygusunu taşıyorlar.
Burası özellikle hayata kızgın insanlara ayrılmış gibi.
Bütün öfkelerini çevreyi kirleterek bastırmaya çalışıyorlar.
Bölgeyi ayağa kaldırmak için çalışan GAL projede bölgenin yasam kalitesini artırmaya yönelik çalışıyor. Temizlik konusunda belediyenin özenle çalışması bir anlam ifade etmiyor.
Çünkü sabah yapılan temizlik akşam saatlerinde yerini aynı pisliğe bırakıyor.
Peki çözüm nerede?
Bu noktada bölgeye MOBESE kameraları konulması ve çevre suçu işleyenlerin tespit edilip önce ikaz edilmesi ve devamı halinde cezalandırılması gerekiyor.
Çevre suçu yanında bölge bir çok farklı suça da uygun zemin hazırlamaktadır.
Bu bağlamda proje Kutlu Evren'den Girneli bir bakan olarak destek bekleyen bir projedir.
Turizm ve Çevre Bakanlığı da bölgenin hem çevresel hem de turistik potansiyelinden ötürü destek vermesi gereken bir diğer bakanlıktır.
Umarım bu iki bakanlığın da katkılarıyla Kaşgar bir tek Girne'deki değil dünyadaki yerini alır.

---------------------------------------------------

• BİR KULİS

Başbakan gündüz çıkamıyor (!)

Başbakan Hüseyin Özgürgün, önce gideceğini açıklayıp sonra da "ikinci derece devlet töreni olduğu ve katılımı gerekmediği" gerekçesiyle Lefke’deki törene katılmamış.
Özgürgün'ün LAÜ'ye yapılan istihdamlar nedeniyle partililerinin tepkisiyle, Lefkelilerin CMC ve Cengiz Topel Hastanesi’ne ilişkin gelişmelere tepkisinden çekinerek törene gitmediği ancak daha sonra gece Lefke Spor Kulübü’ne giderek bölgedeki üst düzey UBP’lilerin verdiği mangal partisine katıldığı söyleniyor.
Anlayacağınız Başbakan Lefke’ye gündüz değil, ancak gece sessiz sedasız gidebiliyor.
Bir Lefkeli arkadaşım da bunun üzerine patlatıyor espriyi: “Sen yarasa mısın, baykuş mu?”


---------------------------------------------------------

• BİR İSTİHBARAT

 Kamuda örgütlü bir sendikanın büfesinin, daha doğrusu alt katındaki restoranının bir kabine üyesinin kardeşine kiralandığı ve yasadışı olarak izinsiz şekilde restoran olarak satış yapıldığı iddiası doğru mu? Göreceğiz!

Bu yazı toplam 2338 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar