Özgürleşme, nitelikli sanat ve yeni bir sahne!
İnsan “yaratıcısına” bile başkaldırmak ve sorgulamak özgürlüğüne sahiptir. Bir de “kendine biçilen rolün” dışına çıkmak gibi bir erdeme…
O rolü tasarlayan dünyanın en usta yazarı William Shakespeare olsa bile (!)
Yeryüzünün efsanevi âşıkları Romeo ve Juliet’in sıradanlaşan ve “evlilik” ile zehirlenen ilişkilerini izledik; hayal kırıklıklarını, yüzleşme ve isyanlarını…
Gülerek!
Eğlenerek!
Keyiflenerek!
Nitelikli sanat
Bir kez daha umutlandım; bu ülkeyi nitelikli sanat aydınlatacak, sanatçılar ve radikaller, estetik ve yaratıcı bir ruhla sorgulamayı ve başkaldırmayı bilenler…
Sıradanlıklar ve yüzsüzlükler sarmalından şiirle, edebiyatla, sinemayla, tiyatroyla, heykelle, sözle, müzikle, sanat ve felsefeyle çıkacağız.
Mısırlızade Sineması ‘LefkoşadaSahne’ olarak yeniden açıldı, yeni ve yetkin bir tiyatro olarak Çekirdek Kadro seyircisi ile buluştu.
Son dönemde harika oyunlar izledim peş peşe...
Kıbrıs Tiyatro Organizasyonu (THOC) sahnesinde Aristofanes'i; Ritsos'un barış şiirini okurken İzel'i...
Antilogos Tiyatrosu'nun Godot'yu Beklerken oyununda İzel'le Yorgos'u...
Aliye Ummanel'in "Kapalı"sını Lefkoşa Belediye Tiyatrosu'nda...
Şimdi de Osman Ateş'in harika rejisinde "Bir Evlilik Zehirlenmesi"ni...
Her bir karakteri, üçleyerek bütünleyen yaratıcı kurgu oyuna ayrı bir derinlik kazandırdı.
Tiyatroya sahip çıkınız
İlk sözüm herkese, tiyatroya sahip çıkınız. Seyiricisi sahip çıktığı oranda gelişir, çoğalır, ayakta kalır bir tiyatro çünkü...
Şimdiden yerlerinizi ayırtınız “Lefkoş'da Sahne”de, bir buçuk saati aşkın harika bir gösteri için Çekirdek Kadro’yla tanışınız.
Mısırlızade Tiyatrosu'nda son izlediğim oyun 25 sene önceydi: “Dikilitaş Tiyatrosu."
Geleneksel bir oyundu, Kıbrıs ağzı... Sanatsal ya da estetik değerli sınırlıydı ancak izleyici için eğlenceliydi.
Şimdi, yıllar yılar sonra ve yeniden aynı sahnede, son derece evrensel, çağdaş, estetik bir müzikal izledik.
Yıllar önceki oyunda sahnede Kemal Tunç, Yücel Köseoğlu, Ahmet Karabiber vardı.
O kuşağın kurduğu temeller üzerinde, harika gençleri yetişiyor bu ülkenin... Çok daha yetkin, yenilikçi, yaratıcı işler çıkarıyorlar ortaya…
Umarım kaplarına sığmazlar.
İşte o zaman, böylesi bir 'yarı(m) ülkeye' de razı olmazlar.
Güzel iş, tebrikler
Rauf Denktaş Eğitim Kültür ve Araştırma Vakfı (RADEV) önemli bir yatırım yaptı, yeni kuşak Rauf Denktaş, dedesinin ismini duyarlı bir proje ile onurlandırdı. Bu ülkenin sanat neferlerinden Süleyman Akosman’ın bu süreçteki etkisini ayrıca anmak ve alkışlamak gerekiyor.
Osman Ateş, Güneş Kozal ve Nehir Demirel gibi tiyatro sanatımızın önemli isimleri, yeni kuşak yeteneklerle birlikte önemli bir yolculuğa çıktı.
Tek perdelik müzikli komedide Birce Birsel Çağlar, Aysel Açelya Bükülmez, Alina Moraru, Kurtuluş Altaylı, Fuat Zorali, Ekin Karaböcek ve Osman Ateş sahneye yakıştı.
Birce Birsel’i Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları’nın Antigone oyununda büyük bir hayranlıkla izlemiştim zaten… Açelya ve Kurtuluş da sanırım o oyunda sahnedeydi…
İyi bir takım oyunu çıktı ortaya… Ritimle, sözle, dansla, müzikle önemli bir performans sergilendi, seyirci sahneye kilitlendi.
Osman Ateş de tam bir ustalık gösterisi sundu, adeta uçtu!
"Olmaz, bu ülkede olmaz" karamsarlığına ve çok bilmiş yıkıcılığına, arsız bir kemirgen gibi iyiyi dişleyen umutsuzluğa karşı kaliteli bir iş çıktı ortaya!
Yüksek enerji, kolektif bir çalışma ve öyle anlaşılıyor ki epeyce emekle, bilgiyle, düşle, gülüşle...
Işık, sahne, dekor, özgün müzik ve yorumlama, danslar ve koreografi, afişler ve kostümler tümü özenliydi, dikkat çekiciydi, bravo!