1. YAZARLAR

  2. Tümay Tuğyan

  3. Özgürleşme ve Yakınlaşma Fırsatı
Tümay Tuğyan

Tümay Tuğyan

Özgürleşme ve Yakınlaşma Fırsatı

A+A-

Nisan 2020 seçimi, iki açıdan son derece önemlidir.

Bunlardan ilki kuşkusuz, Kasım ayında Berlin’de varılan uzlaşıya binaen, yılın ikinci yarısında başlaması muhtemel yeni müzakere süreci.

Crans Montana’dan bu yana ilk kez Kıbrıs sorunu konusunda ümitvar bir ışığın varlığı, süreci Kıbrıslı Türkler adına sürdürecek liderin kim olacağı meselesini çok daha önemli kılıyor.

Bir yanda federasyoncu isimler, diğer yanda KKTC’nin devamını savunan isimlerin yer alacağı aday listesinden seçim yaparken, bir çözümü mü yoksa artık hiçbir bağlamda sürdürülemez hale gelen mevcut statükoyu mu tercih edeceğimize de karar vereceğiz çünkü.

Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminin bir diğer önemi de hem olası müzakere sürecinin ‘salahiyeti’ hem de yaşadığımız coğrafyanın kendi özünü yitirip, kendi kimliğini kaybedip, iyice başkalaşmaya yüz tuttuğu, kendi sözümüzün efendisi olabilme mücadelemizin her geçen gün biraz daha yıprandığı/yıpratıldığı  bu dönemde, varlığımızın daha görünür olmasına omuz verecek bir liderliğe sahip olup olmama kararının verilecek olmasıdır.

Çözüm isteyen, tebaa olmak değil var olabilmek gailesi duyan herkesin dayanışması, bu yüzden çok önemli ve gereklidir.

Biz Kıbrıslı Türkler’in bu süreçte ihtiyaç duyduğu diğer önemli bir dayanışma platformu da yurdun güney yakasıdır.

Anastasiades liderliği, çözüm için yeterli istekliliğe sahip olmayadursun, çözüm için ihtiyaç duyulan yeterli işbirliğini göstermeyedursun, biz biliyoruz ki bu liderlik, Kıbrıslı Rumlar’ın tamamının görüşlerini, isteklerini ve ihtiyaçlarını temsil etmekten uzaktır.

 

 

Adanın güneyine dair yakın zamanlı bir diğer gözlem ise, her ne kadar çözüm ve barış yanlısı olsalar da, çeşitli sebeplerle adanın kuzeyini doğru okuyamayan, Kıbrıslı Türkler’i, 1974 sonrasında kuzeyde kurgulanan yeni siyasi ve sosyal yapının ‘bağdaşık’ bir parçası olarak gören Kıbrıslı Rumlar’ın, son dönemde kuzeyde yaşanmakta olan ‘başkaldırıyı’, şaşkınlıkla izledikleridir.

Kıbrıslı Rumlar’ın uzun yıllardır içine hapsoldukları temel yanılgı, Kıbrıslı Türkler’in Türkiye ile kurduğu ilişki biçimine ilişkindir.

Oysa Kıbrıslı Türkler’in çok önemli bir bölümü, zannedilenin aksine, Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs üzerindeki iktidarından ve bu iktidarın yarattığı sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi hegemonyadan mutlu değildir ve bunun değişmesini talep etmektedir.

Bu talebin sesi bunca yıldır güneyde yeterince yankılanmamış olacak ki, kuzeydeki yeni devinim, güneyde hayretle karşılanmakta, ağır ağır kıpırdanmaya başlayan bir destek bulmaktadır.

Bırakın sokaktaki sıradan vatandaşların Kıbrıslı Türkler’e dair bu  ‘okuma hatasını’, Kıbrıslı Rum siyasi partiler dahi bu yeni ‘vakıa’ karşısında, bocalamış durumda.

Partiler, yetkili organlarını toplayarak, kuzeydeki bu devinimi doğru anlama ve buna uygun bir siyaset geliştirebilme çabası içerisindeler.

Gerek barış yanlısı Kıbrıslı Rum siyasilerin, gerekse aynı ideali paylaşan Kıbrıslı Rum bireylerin, bunu başarabilmeleri ve atacakları doğru adımlarla, yapacakları doğru işbirlikleriyle, Kıbrıslı Türkler’in her anlamda sürdürdüğü kimlik mücadelesine gerekli dayanışmayı gösterebilmeleri, ortak vatan ve ortak gelecek idealine ulaşacak yolu da kısaltacaktır.

Nisan 2020 seçimi ve seçim öncesinde yaşayacağımız bu üç aylık süreç, bir yandan ‘özgürleşme’, diğer yandan da ‘yakınlaşma’ adına, önemli bir fırsattır.

Bu yazı toplam 2125 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar