Özgürlük Mücadelesinin Mimarlarından Mehmet Remzi Okan
Mehmet Remzi Okan, kendini ülkesine adamış bir insandı. Toplumun önde gelen insanlarından biri olarak, toplumunu uyarmak, bir arada tutmak için gazeteciliği bir görev bilmiş, ömrünü buna adamıştır.
Fevzi Kasap
Mehmet Remzi Okan, Kıbrıs basın yayın tarihinde önemli yere sahip bir kişidir. Sadece Kıbrıs Türk halkının milli mücadele lideri olarak değil, öğretmen olarak da toplumuna hizmetlerde bulunmuştur. Okan, 1885 tarihinde Kıbrıs’ın Kaleburnu köyünde dünyaya geldi. İlkokul eğitimini ve daha sonra rüştiyeyi tamamlayan Okan, Lefkoşa ve Karpaz’da çeşitli ilkokullarda öğretmenlik yaptı. Hayatında bir dönüm noktası olan Lokman Hekim adıyla bilinen Doktor Hafız Cemal’le tanışması 1907 yılında İslam Gazetesi’ne girmesiyle gerçekleşti. Okan, İslam Gazetesi’nde gazeteciliğin önemini kavradı.
Osmanlı ile İngilizlerin karşı karşıya geldiği Birinci Dünya Savaşı’nda ulusal bilinci ayakta tutabilmek adına çalışmalar yürüten Okan, Meclis-i Milli Kongresi’nin toplanmasında aktif rol üstlendi. Kongreyi kurmak için yürüttüğü çalışmalar Maarif Komisyonu’nda işine son verilmesine neden oldu. Savaş yıllarında kağıdın pahalı olması dolayısıyla 1915’li yıllarda Kıbrıs’ta herhangi bir gazete yayımlanmıyordu. 1919 yılına gelindiğinde, Okan Ahmet Reşit Bey ile birlikte Doğru Yol Gazetesi’ni yayına soktu. İngiliz döneminde, gazetenin milli şuura davet eden yayınları nedeniyle yayınlar sürekli sansüre uğruyor, çıkarılamıyordu. Okan, uygulanan sansür nedeniyle Söz Gazetesi’nde de yazmaya başladı. Yıllar içinde Söz Gazetesi’nin imtiyaz haklarını elde eden Okan, toplumu için önemli işler yapmaya da devam etti. Okan o dönemde tuttuğu notlarda süreçle ilgili şu ifadelere yer verdi:
“Bu kanaatimi o zaman temasta olduğum arkadaşlara açtım; bu konu üzerinde günlerce konuştuk ve en nihayet bunun önüne geçebilmek için ancak bir gazete çıkarmak ve halka doğruyu söylemek suretiyle içinde bulunduğumuz durumu olduğu gibi anlatmak icap ettiğini kararlaştırdık. Bize öyle geliyordu ki şu ve bu adamın hatır ve gönlüne bakmayarak halk namına yapılan işleri ve bu işlerden doğabilecek neticeleri ahalinin malumatına arz edersek, hemen tesirini gösterecek ve kendi menfaatlerinin korunması için gereken tedbirleri almakta gecikmeyecektir.” [1]
Okan, İzmir’in işgal edilmesinin ardından felaketzedelerini destekleyebilmek için “Cuma Yardımları” adı altında “O gün evdeki çocuklarınızı aç bıraksanız bile bir bilet alın ve yardıma katılın” kampanyasını başlattı. İngiliz İdaresi’ne rağmen, Türkiye’de devam eden savaşta Mağusa’ya getirilen Çanakkale esirlerine moral verebilmek için onları Lefkoşa’ya davet etti. Hatta onlara çay partisi düzenledi. Mehmet Remzi Okan’ın torunu Prof Dr. Yavuz Özoran’la yapılan görüşmelerde Türkiye’de Himayeyi İtfal Cemiyet Reisi olan Besim Ömer Paşa’nın Okan’a bir teşekkür mektubu gönderdiği belirtilmiştir.
Daha sonra Atatürk Latin Alfabesi’ne geçmek isteyen Mehmet Remzi Okan’ın Almanya’dan sipariş ettiği Latin harflerinin ödemesi, Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ile Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından karşılandı. Böylelikle Söz Gazetesi artık Latin harfleriyle basılmaya başladı. Yine Atatürk’ün emriyle Söz Gazetesi imtiyaz sahibi Mehmet Remzi Okan ayda 18 lira ile desteklendi. Bu destek İnönü döneminde de devam etti. İsmet İnönü Mehmet Remzi Okan’a gönderdiği 24 Temmuz 1938 tarihli bir mektupta şunları söyler: “Mektubunuza ve hakkımdaki ince duygularınıza çok teşekkür ederim. Lozan yıldönümü size de kutlu olsun. Bu vesile ile size de sayın aileniz ile birlikte daima afiyet ve saadet dilerim.”
Okan, İstiklal Savaşı sürecinde milli mücadeleyi destekleyen yayınları ve Kızılay’ı destekleme yönünde Kıbrıs’ta yaptığı çalışmalardan dolayı Atatürk’ün de takdirini almıştır. Atatürk’ün emriyle basın yayın müdürü Ahmet Ağaoğlu kendisine bir teşekkür mektubu göndermiştir. Bu mektup, Okan’a çalışmalarında büyük manevi destek sağlamıştır. Tam da bu dönemde, Türkiye’de yüzellilikler ibaresi adıyla bilinen ve gericilikle itham edilen İngiliz Muhipleri Birliğinin üyesi olan Said Molla sürgüne gönderilmişti. Sürgün yeri Kıbrıs’tı. Yrd. Doç. Dr Mehmet Demiryürek’in TC. Başbakanlık Atatürk, Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi’nde yayımladığı makalesinde şu ifadelere yer verilmiştir:
“Sait Molla Kıbrıs’a gelir gelmez Sömürge idaresi yöneticileri ile yakın mesaiye girer. Bir yandan İngilizler ile birlikte Atatürk Türkiye’si aleyhtarı eylemler içerisine girerken, bir yandan da Kıbrıs Türklerinin Atatürk devrimlerini takip etme ve uygulamaya koyma girişimlerini baltalamaya çalışıyordu. Bunu fark eden Mehmet Remzi’nin çıkardığı Söz Gazetesi, Sait Molla’ya karşı yazılar yazmaya başlar. Mehmet Remzi, Atatürk devrimlerinden yana ödün vermez yazıları ile uzun bir süre Sait Molla’nın hücumuna uğramıştır. Fakat tüm karşı yazılara da sert bir dille Söz Gazetesi’nde cevap vermiştir. Sait Molla ile olan tartışmaları 1926 yılında Mehmet Remzi Bey’in iki ay hapse mahkûm edilmesine neden olmuştur. Mehmet Remzi Bey, 3 Nisan 1926 tarihinde gazetesinde "Aramızda Şerefsiz Hocalar Var" başlığı ile yayınladığı bir yazıda "Sait Molla buradaki görevinin Yunanistan adına casusluk yapmak olduğunu ispatladı, diye yazmıştır.” [2]
Yazılan makale üzerine Said Molla Ermeni avukat Baron Ameryan’la birlikte Okan’a dava açtı. Hem Ameryan, hem de İngiliz müstemlekeler İdaresi davaya akın ederek destek verdiler. Okan, açılan dava sonucu 15 Haziran 1926 tarihinde 2 ay süreli hapis cezasına mahkum edildi. Bu mahkumiyetin ertelenmesi için çalışıldı ancak aldığı erteleme kararı sadece iki günlük bir ertelemeydi ve bu yalnızca Kurban Bayramı’nı ailesiyle geçirmesine yaradı. Sonrasında Mehmet Remzi, 2 ay hapis yattı. Bu hapis süresince sürekli gazeteye takdir, destek ve teşekkür içeren çok sayıda mektup geldi.
İkinci kızı Vedia Okan’dan aktaran Prof. Dr. Yavuz Özoran o zor günleri şöyle anlatmaktadır. “Eve gidip gelenler hiç eksik olmadı. Hatta komşular gelirken yiyecek, içecek getirdiler; bir tanesi de iki kilo zeytinyağı getirdi çok bilinen bir ailenin kızı... Ne İngiliz Müstemleke İdaresi, ne Ermeni avukat Baron ve ne de Said Molla başarılı olamadı. Çünkü ulusal bilincin baltalanmasına yönelik olan bu hareket hiç tutmadı. Ne aile mücadeleden vazgeçti ne de Türkler mücadeleden vazgeçti. Hatta biraz daha bilendiler.”
Mehmet Remzi Okan’ın kızları, Kıbrıs’taki ilk kadın gazeteciler Beria, Vedia ve Bedia bütün yaşamları boyunca bu mücadeleyi ve Türkiye’ye göç ettikten sonra da yazılarıyla, konuşmalarıyla Kıbrıs ile ilgili etkinliklerine devam ettiler. Bu hapis cezası aslında gazeteye bir engel değil, bir tür teşvik niteliği taşıdı. Mehmet Remzi Okan’ın hapisliği sırasında Söz Gazetesi kısa bir süre yayınlanmamıştı; ama bütün aboneler bu dönem içinde ödemede bulunarak anlamlı bir destek sağlamışlardı. Bunun üzerine kendisi çıkınca tüm abonelerine teşekkür mektubu yayınladı ve gazetede de ayrıca bir teşekkür yazısı yer aldı.
Said Molla başarısız olmuştu. Mehmet Remzi Okan, hapis cezası sonrası memleketi ile ilgili milli mücadele etkinliklerine Söz Gazetesi ile devam etti. Bu süreç 1941 yılında Mehmet Remzi Okan’ın hastalanmasına kadar çok uzun süre devam etti. Rauf Denktaş Mehmet Remzi Okan’ı yolcu etmeye gelen kişiler arasındaydı. Rauf Denktaş’ın babası Mehmet Remzi Okan’ın çok yakın arkadaşıydı. Kendisi vefat edince bunu Mehmet Remzi Okan’dan saklamışlardı. Oktay Öksüzoğlu’nun Mehmet Remzi Okan ile ilgili yazılan “Şeref Madalyası” adlı kitapta Rauf Denktaş, Okan’ın ölümünü şöyle anlatır:
“Mehmet Remzi Okan babamın en yakın arkadaşlarından biriydi. Çocukluğum onların diğer arkadaşları ile birarada, Kıbrıs Türklerinin dertlerini, geleceklerini, İngiliz iradesinin ayrıcalıklı muamelesine, gençlerin göçünü, kilisenin enosis davasını dinlemekle geçti. Onları dinlemek başlı başına bir tahsildi benim için. Babamla Remzi Bey kardeşten daha yakındılar. 1941’de babam kısa süren bir hastalıktan sonra öldüğünde Remzi Bey ağır hastaydı. Evinde yatıyordu. Babamın öldüğünü Remzi Bey’den gizlemiştik. Az sonra Remzi Bey Girne’den küçük bir motorlu gemiye yerleştirdik. Şifa arama ümidiyle büyük kızı onu Türkiye’ye götürüyordu. Remzi Bey hasta hali ile babamı sordu. Rahatsızdı, gelemedi derken gözlerine bakmamaya çalışmıştım. Remzi Bey: “İki eli kanda olsaydı o yine gelirdi” dedi. Gözlerinden iki damla yaş aktı. O küçük gemi uzaklaşıncaya kadar Girne’nin fenerinden onu takip ettim. Hep o mütevazi kişi ile babamın konuşmalarını, gülüşlerini, ümitlerini, sıkıntılarını düşünürdüm. Sessiz gemi Remzi Bey’i alıp gitmişti. İki yakın arkadaş son günlerinde birbirlerinin yanlarında olamamışlardı. Remzi Bey’i her genç okusun. Onu okuyan, tarihimizi okumuş ve özgürlük mücadelesini anlamış olur.”
Mehmet Remzi Okan, kendini ülkesine adamış bir insandı. Toplumun önde gelen insanlarından biri olarak, toplumunu uyarmak, bir arada tutmak için gazeteciliği bir görev bilmiş, ömrünü buna adamıştır. Anadolu’yu da kardeş vatan bilmiş, Türkiye’nin özgürlük mücadelesinde yanında olmuş, Kıbrıs’tan yardımlar çıkararak Türkiye’ye destek olmuş bir kişidir. Sadece gazeteci olarak değil, öğretmen ve bir önder olarak da toplumuna katkılar sağlamış olan Okan’a gerek Atatürk, gerek İnönü, gerekse de Rauf Raif Denktaş destek olmuşlardır. Latin harfleriyle basılan ilk gazete olma özelliği taşıyan Söz Gazetesi’nin imtiyaz sahibi olarak Okan, Atatürk’ün devrimlerinin Kıbrıs’ta uygulanmasına da önderlik etmiştir. Söz Gazetesi, Kıbrıs’taki sömürge yönetiminde özgürlük mücadelesi veren ender gazetelerden biri olması yanında, aynı zamanda Türkiye’ye bağlılığı ile Kemalist yayın yapan bir çizgiye sahip olmuştur.
Kaynakça
[1]. Bu belge, Mehmet Remzi Okan’ın kızı Bedia Okan tarafından, Okan’ın ölümünden yıllar sonra kendi kitapları arasında bulundu.
[2]. Makalenin tamamına şu linkten ulaşılabilir: http://www.atam.gov.tr/wp-content/uploads/Mehmet-DEM%C4%B0RY%C3%9CREK-K%C4%B1br%C4%B1sta-bir-150lik-Sait-Molla-1925-1930.pdf
Bedia Okan ile görüşmeler (2015)
Demiryürek, M. “Kıbrıs'ta Bir 150'lik: Sait Molla”, TC. Başbakanlık Atatürk, Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi http://www.atam.gov.tr/wp-content/uploads/Mehmet-DEM%C4%B0RY%C3%9CREK-K%C4%B1br%C4%B1sta-bir-150lik-Sait-Molla-1925-1930.pdf