1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Özgürlükler ÇÜRÜRKEN
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Özgürlükler ÇÜRÜRKEN

A+A-

En ‘yakınımız’dır Türkiye…
Edebiyattan spora, kültürden siyasete en fazla etkilendiğimiz.
Kıbrıs’ın kuzeyindeki ‘fiili’ etkisiyle ‘irademizi’ daraltan ‘kontrolü’ bir yana, popüler kültürü ve medyasıyla adeta birlikte yaşadığımız bir gerçekliktir.
Ve ‘mali’yemiz (!)

***

Peki, Türkiye’de ‘özgürlükler’ giderek çürürken adadaki bu ‘sessizliğin’ sebebi nedir acaba?

***

Yeni bir ‘operasyon’ dalgası var, denizin ötesinde…
Yine gazeteciler gözaltında…
Hep aynı ifade, “Tutuklanma sebepleri gazetecilik değil…”
İyi de telefonda hüngür hüngür ağlayan babam yaşındaki medya patronu, tek bir yazısıyla işini kaybeden onca köşe yazarı, hedef gösterilen nice gazeteci, bu çağda Meclis eliyle uygulanan ‘yayın yasakları’ neyin nesi!..
Tüm “yasa dışı” yapılar medyada mı örgütlendi yani?

***

‘Ergenekon’ dalgasında içeri tıkılan köşe yazarlarının pek çoğunun neredeyse hiçbir fikrine katıldığım söylenemez…
Hele Kıbrıs sorununa dair!..
Tam bir felaket.
Ama ifade özgürlüklerine karşı sessiz kalmak, kendi özgürlük alanımızı da daraltıyor aslında.
“Darbe karşıtlığı” ile çıkılan bu yolda, günün sonunda “darbeciden de darbeci” bir korku duvarı örülüyorsa, böylesi bir demokrasi çürümesinin ada yarımıza uğramayacağını düşlemek saflıktır,  kayıtsızlıktır, özür dilerim ama aptallıktır.

***

Şimdi yeni bir operasyon var ki, bu kez de “paralel yapı” deniyor ismine..
Gel gör ki ‘içeri’ye alınanlar yine gazeteciler, yayın yönetmenleri, köşe yazarları!..
Bunlar nasıl ‘paralel’ o da ayrı bir soru!..
Çünkü senelerce ‘yeni Türkiye’ dedikleri yapının iktidarını bu insanlar anlatmış bize.
Dünyayı gezmişler birlikte, kaç kez adamıza gelmişler, birbirlerine methiyeler düzmüşler.

***

Gazetecilik anlamında ‘dünyalı’ ölçütlerde işler yaptıklarını izlediğim, çok farklı kıtalarda aldıkları ödüllere hayranlıkla baktığım, kimi düşüncelerine hiç katılmadığım ve doğrusu hayat tarzlarını da benimsemediğim bu isimlerin ‘içeride’ olmalarına ‘seyirci’ kalmak olmaz.
Çünkü tutsak edilen düşüncedir...
Çünkü ‘özgürlükler’dir göz dikilen…
Ve susarsak eğer, hani oralarda biri ‘hapşırsa’ nezle oluruz ya!..
‘Zatürre’dir bu işin sonu!..

***

Ne kadar ‘güçlü’ olursanız olunuz, insanların ‘beynine’ kilit vuramazsınız!
‘Şiir’ okudu diye hapse düşen ve siyaseten biraz da böyle var olan birisinin, Türkiye’ye yaşattıklarına bakınca, ürküyor insan.
Siz ürkmez misiniz?
O halde nedir bu suskunluğun sebebi!
Gün gele bize de sıra gelince, biliniz ki kimseler kalmayacak, ‘ses’ verecek…

Bu yazı toplam 2005 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar