1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Öztürk; “Şiddet olaylarının nasıl aktarıldığı önemli”
Öztürk; “Şiddet olaylarının nasıl aktarıldığı önemli”

Öztürk; “Şiddet olaylarının nasıl aktarıldığı önemli”

“Zararları net bir şekilde bilinmesine rağmen bağımlılıkların gündeme gelmesi çoğu bağımlının ne yazık ki maddeye kolay ulaşabiliyor olmasından kaynaklanıyor.”

A+A-

Serkan SOYALAN

Uzman Klinik Psikolog Asena Öztürk ile toplumda son dönemde yaşanan şiddet olaylarını ve bu şiddet olaylarının toplum üzerindeki etkilerini konuştuk. Bağımlılık konusuna da değindiğimiz söyleşimizde Öztürk, verilerin korkutucu olduğunu ve madde bağımlılığında ilk deneme yaşının 11’e indiğini vurguladı.

Okuyucularımıza kendinizi tanıtmanızı istesek, neler söylemek istersiniz?

Lefkoşa doğumluyum. Girne Amerikan Üniversitesi Psikoloji Lisans eğitimimi tamamladıktan hemen sonra Yakın Doğu Üniversitesi Klinik Psikoloji üzerine uzmanlık yaptım. Aldığım eğitimler arasında başlıca Bilişsel Davranışçı Terapi, NAADAC Madde Bağımlılığı Danışmanlık Eğitimi ve Çocuk Testleri bulunuyor.  2019 yılı Mayıs ayından itibaren ise Girne’de kendi kliniğimde tam zamanlı olarak danışan görüyorum. Çalışma alanlarım içerisinde bireysel terapi, öfke, kaygı, stres, depresyon, panik atak, iletişim, çocuk ergen psikolojisi, aile, evlilik, çift terapisi bulunuyor.

Ülkemizde son dönemde yaşanan şiddet olayları, toplumun psikolojisini nasıl etkiliyor?

Kriminal vakaların oluşumundan çok topluma nasıl yansıtıldığı önemli. Haberlerde durumun nasıl dile getirildiği veya aktarıldığı önemli. Kimi normalleştirmiş durumda kimi ise yerden yere vuruyor. Bu da toplumun algısına bağlı olarak bireylerin psikolojik yönden etkilenilmesine yol açıyor. Bu tür kriminal vakaların özellikle yakın çevremizde yaşanıyor olması, arkadaş veya aile içerisinde de gözlemlenmesi, yani kişinin buna birebir şahit olması kişiyi endişe ve kaygı içerisine sokuyor ister istemez. Konu ile ilgili doğru bilinçlendirilmiş bir toplum her yönden daha doğru bir yaklaşım içerisinde olup bilinçlendirildiği konu ile ilgili de daha az kaygılı hissedecektir.

“Uzmanlık önemli”

Vatandaşlarımız psikolojik açıdan yeterince destek alıyor mu?

Bazı zamanlar hala şu cümle ile karşılaştığımız oluyor;  “Deli miyim ben?” Tüm psikologların, psikiyatristlerin çevrelerinden çok duyduğu bir sorudur bu; “Psikoloğa gitmenin dertleşmekten ne farkı var ki?” Bazen en yakın arkadaş ile içilen bir kahve, aile bireyleri ile edilen bir sohbet veya sahilde bir yürüyüş kişilere çözüm yolu sunabilir ama yine de uzun soluklu bir sürece ihtiyaç var ise psikolojik destek ile dertleşmek aynı mı? Terapilerin temel amacı eğitimini almış uzmanlar eşliğinde danışanın duyguları, düşünceleri ve inançları keşfetme sürecidir.

Küçük bir ülkede yaşamamıza rağmen bağımlılıkların bu kadar çok gündeme gelmesini nasıl yorumlayabiliriz?

Zararları net bir şekilde bilinmesine rağmen bağımlılıkların gündeme gelmesi çoğu bağımlının ne yazık ki maddeye kolay ulaşabiliyor olmasından, çevredeki olaylardan çokça kulak aşinalığı olmasından gündeme gelmesi ve gündemde uzun süre kalması mümkün oluyor. KKTC Uluslararası Katılımlı Alkol ve Madde Bağımlılığı Kongresi’nde yapılan çalışmalarda da bildirildiği üzere 1996’ya göre liselerde madde kullanımının üç kart artarak, yüzde 6’ya çıktığı, halk arasında deneme oranının ise yüzde 3’ten 9’a çıktığı, ilkokulda deneme oranının yüzde 2 ve ilk deneme yaşının ise 11’e indiği vurgulanmıştı. Popülasyon olarak küçük bir ülkedeyiz, bu da gündemdeki herhangi bir konunun daha sık ve kolay önümüze çıkmasında yardımcı bir etken olduğunu bize gösteriyor.

Sosyal medya bağımlılığı da ciddi bir sorunumuz haline dönüştü mü? Bu açıdan dünyanın neresindeyiz?

Sosyal medya bağımlılığı günlük yaşamdan iş hayatına başkalarıyla kurduğumuz ilişkiden kendimizle kurduğumuz ilişkiye her alanda bizi etkiliyor. Bağımlılık denmesinin bir sebebi de duygusal yıkıcı sonuçlarının olması. Özellikle akıllı telefonlar hayatımıza girdikten sonra tanıştığımız çağımızın hastalığı olan sosyal medya bağımlılığından kurtulmak için o size değil, siz ona hükmetmelisiniz. Hayatımızdaki boşlukları sorgulamalıyız. Kaçtığımız şeyleri çözmenin mutlaka bir yolu olduğunu unutmamalıyız. O yolu bulabiliriz. Ek olarak gerçek ilişkiler kurun, sevdiğiniz insanlara vakit ayırıp yüz yüze görüşmeyi deneyin.

Çocuklara sevgi, ilgi, güven

Çocuk gelişiminde anne ve babaların dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir?

İnsanların psikolojik anlamda zarar görmeye en müsait oldukları olan dönemlerden biri çocukluk dönemidir. Günümüzdeki gittikçe yaygınlaşan telefon ve sosyal medya bağımlılığı, çocuğun hem gerçek dünyadan ayrı kalmasına hem de telefon ya da sosyal medyadaki kuramları gerçek dünya kuramları olarak algılamasına sebep oluyor. Bazı zamanlar aileler çocuklarının çeşitli faaliyetlerle ilgilenmelerine rağmen evdeyken sıkıldıklarını, yapacak bir şey bulmakta zorlandıklarını söylerler. “Telefon, tablet, televizyon, bilgisayar vermek sakıncalı mı?” veya “Kaç saate kadar verilebilir?” de gelen sorular arasında. Aslında sınırlı bir şekilde izin vermenin bir sakıncası yok. Sınır zamandan kastımız okul öncesi dönemden başlayabiliyor ve yaş aralıklarına göre saat kuralı değişiyor. Örneğin 6-10 yaş için 1 saat kuralı koyulduğu zaman “Yarım saatin kaldı, yarım saat sonra bırakman gerekiyor” gibi hatırlatmalarda bulunmakta fayda var. Sıkça karşılaşılan durumlardan biri mesela çocuk oyun oynuyor 2 saat doldu ama oyunun 10 dakikası var, ona “Oyununun bitmesi için sana zaman tanıyorum bir dahakine zamanı daha iyi kontrol edebileceğini düşünüyorum” diyerek 10 dakika daha verebilirsiniz. Saat kuralına uyunca teşvik etmek de etkili olacaktır. Koyduğumuz kurallara uyman ne güzel, “Aferin sana” gibi. En önemlisi aileler çocuklarının ne izlediğini ne oynadığını gözlemlemelidirler. Hatta mümkünse eşlik edebilirler. Çocuklarınıza ihtiyaçları dahilinde sevgi, ilgi ve güven duygusunu verin.

Yaşanan olayları kamuoyuna duyuran medyaya düşen görevler nelerdir?

Gazete, dergi, televizyon gibi medya araçlarının varlığı hepimiz için sosyal çevrenin bir parçası olarak kabul ediliyor. Medyada çıkan haberlerde yer alan “madde bağımlısı”, “suça karışmış” çocuklar haberleri ve bu haberlerin toplumun bakış açısını etkilediği gözle görülür şekilde.  Medyanın bir sosyalleşme aracı olduğunu düşünürsek bu aşamada medyaya önemli görevler düşüyor. Bir iyi niyet göstergesi olarak medya toplumsal bilinç ve farkındalık düzeyini arttırma, bağımlılık ve çocuk ile ilgili konularda daha duyarlı bir yaklaşım, yine farkındalığı arttırmak amacıyla eğitim amaçlı haberlerin üzerinde daha çok durulması konusunda özen göstermelidir. Medya özendirici, damgalayıcı, dışlayıcı, bireylerin düşmanlık geliştirebileceği ve kaygı yaratacak haberlere ilgili daha titiz olmalıdır. Haberlerde çocuğun, gencin veya yetişkinin açık isimlerinin, fotoğraflarının veya adres bilgilerinin verilmesi kendisi ile birlikte aile içinde travmatik bir etki yaratacaktır.

Bağımlılıkla mücadelede toplumsal farkındalık ne boyuttadır?

Toplumsal farkındalığın her geçen gün arttığını söyleyebilirim. Bağımlılığa olan hassasiyet artmış durumdadır.  Yürütülen eğitimler, seminerler ve bilinçlendirme çalışmaları ile çok yol katediliyor. 

Okuyucularımıza son olarak neler söylemek istersiniz?

Bütün bağımlılıkların nedeni hemen hemen aynıdır. Değerlilik ya da yeterlilik duygusu ya da her ikisi birden gelişmemiş insanın içindeki duygusal ve ruhsal doyumsuzluğun yarattığı kocaman boşluğu bir madde ya da aktivite yoluyla doldurmaya çalışmaktır. Bağımlılıklar kişinin özsaygı eksikliğini dışsal yollarla yani madde ve aktivitelerle doldurabileceğini sanmasıyla gelişiyor. Birey olmamış kişilerin belirli bir madde ya da belirli bir aktiviteye bağımlılığı tesadüf değildir. Çocukluk döneminde anne babanın disiplin anlayışı nasıl olduğuyla doğrudan bağlantılıdır. Yani kişi ilk karşılaştığı ve kullandığı maddeye değil, kendi ile yapısına, ailesinin disiplin anlayışına karşılık gelen maddeye yönelim gösterir.
Her aktivite dozunda yapıldığında keyif verir. Ama sizin yaşamınız o aktivite ya da maddenin etrafında dönmeye başladığında, günlük yaşamınızı onun etrafında planlamaya başladığınız anda keyif, bağımlılığa dönüşüyor. Tüm bağımlılıklar için kısaca söyleyecek olursam; zamanınızı kendinizden ve çevrenizden çalmayın.

Bu haber toplam 3935 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 461 Sayısı ISSN 2672-7560

Adres Kıbrıs 461 Sayısı ISSN 2672-7560