1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Özüme yürüyüş
Özüme yürüyüş

Özüme yürüyüş

Sanıyorum, kavgalarım, sevgi ve dostluklarım da daha anlamlı bir süreç ve şekle giriyor. Tüm yazı, yaklaşım ve ilişkilerimde, gereksiz sorgulamayı, yargılamayı, suçlamayı, nefret etmeyi bir kenara bıraktım.

A+A-

neriman-cahit-004.jpg

 

20 yılı aşkındır sürdürdüğüm “meditasyon ve kendi özüme yürüyüş”… Özellikle de son 3 yılda oldukça yoğunlaşan ve beni mistizme çeken çalışmalar – Doğa Kültürü ve Mistikleriyle ilgili - araştırmalar, pratikte uygulamalar (Reiki, Şamballa v.b.).. “Ben kimim?”, “Niçin buradayım” “Ne yaptım şimdiye dek… Başka neler yapabilirim…” v.b sorgulamalar sonucunda… daha başında olsam bile… Beni, altında yepyeni bir yaşam biçimi olan bir patikaya yöneltmekte. Bunun sonucunda, sezgim, farkındalığım, özgürlüğüm – kendimden bile – yavaş yavaş gelişiyor. (Sevgi, hoşgörü, dengeli bir yaşamın taşları örülüyor…)

Ama…

Ama toplumsal sorumluluk… Bilinç ve sorumluluğumu bir kenara koymadım. Yani, o alışılmış ya da zahmet etmeden hemen konan etiketlere göre: Ne din, ne bir tarafa kapanıp elini ayağını çekmek dünyadan… Sanıyorum, kavgalarım, sevgi ve dostluklarım da daha anlamlı bir süreç ve şekle giriyor. Tüm yazı, yaklaşım ve ilişkilerimde, gereksiz sorgulamayı, yargılamayı, suçlamayı, nefret etmeyi bir kenara bıraktım. Sadece eleştiriyi ne yapıyor ne de kabul ediyorum… Öneri istiyorum… Olumsuzluk, karamsarlık pek başvurmadığım yöntemler. Hoşgörü, umut, empati ve sevgi… Bunlar benim tenime / yüreğime yerleşen olgular…

Hem kişiliğim, hem de sorgulayarak ve deneyimleyerek gerçekleştirdiğim üretimim bana huzur veriyor…

Deneyimlediğim bir başka olgu da: Ben neden olmuyor ya da itmiyorum ama yaşamımdan / çevremden bazı kopmalar oluyor. Bu kopmalar bana – nedenini bilmiyorum ama – hiç üzüntü vermiyor… Ve, yaşamıma yepyeni dostlar ve dostluklar giriyor. Müthiş keyif verici… Beni çoğaltan…

Günde 5–7 saat arası okuyorum ve yazıyorum… Biraz artırdım yani saatleri. Sanki zamanım azalıyor gibi hissediyorum… “Lefkoşa’ya Mektupları” tamamlamak istiyorum. Bu benim Lefkoşa’ya vicdan borcum… Şiirlerimi toparlamak, kitaplaştırmak istiyorum… (Nasıl başaracağım bilmem ama istiyorum.) Aslında birkaç konu daha var ama…

***

Felsefe kitapları okumaya başladım. (yeniden). İyi geliyorlar beynime ve yüreğime…

 


 

ÇOK GEÇ KALDIK KLEOPATRA

 

Mesaryamın ekmeğine katık getir
Kleopatra,
Şarap getir Limasol’un bağlarından,
İçelim barışın ve dostluğun adına…
Bana güneyden bir avuç toprak
Getir Kleopatra…
Yıllardır boş duran saksılarımıza
Barış çiçekleri ekelim seninle…

Çook çok geç kaldık Kleopatra
Oğullarımız bak yeniden silah başında
‘Bir sizden bir bizden’ derken yıllardır
Gerçekten kaybeden ‘KİM’ bir düşünelim
Bir düşünelim…
Politikacıların yerine…
Artık biz ‘analar’ konuşalım Kleopatra…

Gel Yeşil Hat’a badem ağaçları dikelim…
Ve, barışı aşılayalım dallarına
Her bahar çiçeğe duracak…
Ortak dostluk rüzgârları estirelim seninle
Çocuklarımızın uçurtmalarını uçuracak…

Bizde bir türkü var, bilmem bilir misin?
“Beşparmak dağı sıra
Ot sarılmış mısıra
Gel beraber söyleyelim Kleopatra
Sazın ve buzikinin eşliğinde…
Bugüne dek biz analar kaybettik
Bari çocuklarımız kazansın Klepoatra…

                                      Neriman CAHİT

 

Bu haber toplam 1792 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 398 Sayısı

Adres Kıbrıs 398 Sayısı