Özür dileriz (!)
Ekonomist değilim…
Ama ekonomi ile ilgili çok yazı yazdım…
“Yurttaş ekonomisi” dedim, evdeki yangından bahsettim çoğu zaman.
Sıradan yurttaşın kazancını, kaybını, alım gücünü çok yorumladım.
İndirimleri, zamları…
Ve son bir haftaya bakıyorum şimdi.
İzliyorum sadece, sadece olan biteni ve üzerine söylenenleri okuyorum, dinliyorum.
Ve birçok şey de ağrıma gidiyor.
İçimden yeter artık be yeter diye bağırmak geliyor.
Son bir haftada dövizin yükselmesiyle ilgili yazılanları söylenenleri okudukça isyan edesim geliyor.
Kimileri Kıbrıslı Türklerin ama özellikle de orta gelir grubunun yaşam biçimine fena halde takmış anlaşılan!
Neymiş efendim meyhanelerde yemeler içmeler varmış! Eee, başka?
Neymiş da bu insanlar neden borçlanarak araba almış! Eee, başka?
Ne gerek varmış da bankadan kredi çekerek ev almış bu insanlar! Eee, başka?
Daha neler neler…
Size ne Allah aşkına!
Size ne insanların harcama biçiminden!
Dünyada tek kredi borcu olan toplum Kıbrıslı Türklermiş gibi bir hava estiriliyor.
Ve dahası bu rüzgara siyasiler de kapılarak popülizmin dik alası yapılıyor.
Topluma daha fazla fakirleşmeyi reva gören bu anlayış “araba yerine bisiklet” önerirmiş gibi yaparak aslında şu anki var olanları bir lütufmuş gibi gösteriyor.
Bisiklet şovlarını yapanlar, bu devletten kendi ailesine neler kazandırdığını unuttuk sanıyorlar!
* * *
Bu toplum çok çekti dostlar…
Savaş yaşadı daha birkaç 10 yıl önce.
Kendi yaşadığı adada mülteci oldu, dağlardan kaçarak geldi kuzeye…
Katliamlar yaşadı…
Sonra uyduruk bir devlet kurdurlar beceriksiz Türk ve yerli siyasetçilerin eliyle…
“Müjdeler olsun” diyerek TL’ye geçirdiler bu toplumu.
Fabrikalarını kapattılar, üretmeyin biz sizi öderiz dediler!
Bu yarım yamalak devlet hiçbir derdine çare olamadı toplumun, mutlu edemedi ki!
Baksana okullarına!
Neden aldı çocuklarını Kıbrıslı Türkler o okullardan biliyor musunuz?
Neden özel okulların binlerce liralık borçlarının altına girip bu eziyete katlanıyor bu veliler?
Hastanelerinden neden kaçtık bu devletin, neden özel hastanelere gittik?
Bizi mutlu edemedi diye!
Ailelerinin desteği olmasa orta gelirlilerin birçoğu çoktan kapatmıştı evlerini, bilirsiniz değil?
Yanmayan ocakları da bilir misiniz?
Hiç yemek pişmeyen evleri?
Kapatılan klimaları?
Nereden keseyim de evladımı devlet okulu denen bataklığa göndermeyeyim diye dertlenen anne
babaları da bilirsiniz değil?
Evet evet, bu toplum mutlu değildir dostlar!
Bu toplum diğer Avrupa ülkeleri gibi şartlarda yaşamadı ama hep ona özedi yaşamı boyunca…
Avrupalıların parkları gibi parklara sahip olamadı, onlarınki gibi hastaneleri sunmadı bu topluma “devleti”…
Öyle okulları olmadı, Avrupalının yaşam standardının yarısına bile erişemedi.
‘Külüstür’ bir yaşam dayattı bu sistem bu insanlara.
Ve bu çürümüşlük içinde bu toplum da kendi içine çekilmeyi, kişisel çabasıyla hayat standardını yükseltmeyi seçti.
Evet güzel arabası olsun istedi Hasan, yalan değil!
Evet bir ev almak istedi Ayşe, borca girdi, doğrudur!
Ailesinin verdiğinin üzerine ekleyerek kredi çekti, ev aldı.
En azından mutlu olabileceği bir şeylere sahip olmak istedi, suç mu?
Hata mı etti bu toplum gençleri, aileleri daha iyi bir ev daha iyi bir araba isteyerek!
Evet kriz döneminin akıl hocalarına göre hata etti!
‘İyi araba’ dediğimiz de Avrupalıların ‘normal class’ dedikleri türden, abartılı filan sanmayın.
Sizi bilmem ama ben bu toplumu çok ama çok iyi tanıyorum.
İnanın sizi temin ederim ki; güneydeki yaşam standardına sahip olabilseydi bu insanlar borç yükü
altına girip daha iyi araba-ev filan almayacaktı, bundan eminim.
Tek mutluluğu haftada bir-iki yemesi içmesi, orta halli güzel bir arabası, başını sokacak bir evi ve dostlarla keyifli zamanları olan bu topluma çok görmeyin bu mutluluğu…
Zaten birçoğu bu krizde hepsini kaybedecek!
En azından bunca yıldır bu rezil düzeni yaratan ve yaşatanlar kapasa çenesini bari…
İflas ederken bile mide bulandırmasa…
İşin özü; sizin 44 yılda veremediğiniz mutluluğu krediyle satın alarak arayan bu topluma sarf
ettiğiniz sözler yeter.
Gerçekten yeter artık.
Arabamız, evimiz vardı, bu sorun olduysa size, özür dileriz (!)
Evsiz arabasız kalırsak yakında, mutlu olursunuz artık…