Özür dileriz
E-gazeteden, internetten okuyanlar için sorun yok...
Oysa biz bu mesleği, şafak sökerken dönen merdanelere kapılarak sevdik...
‘Geleneksel’ dense de adına ve giderek ‘tükense’ de alışkanlık, saman kağıdın kokusunda bulduk emeğimizin karşılığını…
Gazeteyi, parmak uçlarımıza bulaşan mürekkebin iziyle okurken unuttuk, tüm yorgunluğumuzu…
***
Pazar akşamı evimize giderken, bir ‘tatil’ gününde çalışmanın sıkıntısı değil, çok güzel bir gazete hazırlamanın coşkusu vardı oysa...
Ve sabah sabah kahrolduk...
YENİDÜZEN, bir ay öncesinin ön sayfası ile basıldı.
‘Ucuz işçiliği’ yaşantımıza dayatan sistem, eski kalıbı kopyalayan bir sorumsuzluğu ve bastığı gazeteyi okumayan bir ‘hoyratlığı’ getirdi beraberinde…
Öylesine ki ‘çevik kuvvet müdahaleli’ manşeti, “hangi memlekette, ne zaman” diye merak eden dahi olmadı; ne baskıcısı, ne dürgücüsü.
Bu, hepimizin emeğine saygısızlık…
***
Evet, tümüyle hizmet aldığımız matbaadan kaynaklı bir hata olsa da; ne fark eder ki, sorumluluk bu satırların yazarına ait…
Hangi okur bilir baskıcı ustasını, kalıpçıyı…
Ve insanlar sizi ‘ayıplar’ haklı olarak, çünkü sorumluluk böylesi bir ‘ağırlıktır’ sonuçta.
Özür diliyorum, defalarca…
Dün sabah, önce bayilerden geri topladık gazeteleri, sonra, yeniden baskıya girdik, yeniden dağıttık…
Evet, biliyorum, ne fayda…
***
Özellikle YAY-SAT sorumluları Halil Paşa ve Metin Remzi ile çalışanlarına ve tüm bölge dağıtımcılarına, dün gösterdikleri yardım, işbirliği ve gayret için teşekkür ediyorum.
Elbette bu yanlışın bir ‘faturası’ olmalıdır ve sorumlulardan hesap sorulacaktır.
Ama dedim ya…
Ne fayda…
***
Umarım, hoşgörünüz ve anlayışınız, mahcubiyetimizi azaltır, bizi teselli eder, bir nebze de olsa.
Özür dileriz… Özür dilerim…
Çünkü YENİDÜZEN sizindir ve buna hakkımız yok.
Affedin ne olur…