Özyiğit: Camide değil, okulda eğitim
Eğitim Bakanı Cemal Özyiğit, okul müfredatlarında yapılan bir kısım değişikliğin ardından özellikle din dersi üzerinden yaratılan tartışmayı yorumladı, “din dersi kaldırılmıyor, her inanca sahip çıkılıyor” dedi.
Fayka Arseven KİŞİ
Eğitim Bakanı Cemal Özyiğit, okul müfredatlarında yapılan bir kısım değişikliğin ardından özellikle din dersi üzerinden yaratılan tartışmayı yorumladı, “din dersi kaldırılmıyor, her inanca sahip çıkılıyor” dedi.
Özyiğit, “Her insanın kendi inanç ve değerlerine sahip çıkması önemlidir. Bu alanda eğitim almak isterse de elbette alsın. Camilerde veya başka başka yerlerde, merdiven altlarında değil gelsin bu eğitimi okulda alsın diyoruz” ifadesinde bulundu.
Çanakkale gezisinde yaşananlarla ilgili soruşturmanın devam ettiğini de dile getiren Özyiğit, kafileye katılan öğretmenlerden rapor talep edeceğini söyledi.
Döviz krizinin ardından özel okullardan devlet okullarına talep olduğunu kaydeden Özyiğit, bunu endişe verici olarak nitelendirdi.
Öğretmen açığının 180 olduğunu belirten Özyiğit, bu açığın giderilmesi için 132 öğretmen alımının yapılacağını dile getirdi.
Bakan Özyiğit ile 2018-2019 Öğretim Yılı öncesi eğitimde yaşananları konuştuk.
“Her insanın kendi inanç ve değerlerine sahip çıkması önemlidir. Camilerde veya başka başka yerlerde, merdiven altlarında değil gelsin bu eğitimi okulda alsın diyoruz.”
- YENiDÜZEN: Yeni müfredat, tartışmaları da beraberinde getirdi? Ne oluyor? Özellikle din dersi konusunda tartışmalar var.
- Cemal ÖZYİĞİT: Müfredat deyince akla sadece din dersi gelmez ama birileri ısrarla onu öne çıkarmaya çalışıyor. Esas ana değişiklik Eğitim Stratejileri Çalıştayı ve şuradan sonra olacak. Muhtemelen 2019-2020 Öğretim Yılı’nda gerçek anlamda eğitimde istediğimiz değişiklikler yaşanacak. Bu yıl peyderpey bazı adımlar atıyoruz. 9’ncu sınıflara Ekoloji ve Çevre Dersi… Yıllardır tartıştık bunu, hükümet programına da koyduk.
Yunanca dersi, Almanca ve Fransızca gibi bir ikinci dil oluyor. Geçmiş yıllarda seçmeli olarak Yunanca bazı ortaokullarda uygulamaya konuldu. Biz bunu Almanca, Fransızca statüsüne getirmeye çalışıyoruz.
10-11’nci sınıflara Felsefe dersi geliyor ki felsefe insanın düşünsel yeteneğini geliştirme, toplumsal yaşama katkı, bir şeyleri değerlendirme ve sorgulama açısından son derece önemlidir.
İlkokullarda sosyal beceri dersi var. Bunun da tutum ve değerlerin geliştirilmesi, güçlendirilmesi açısından içeriğini konuşuyoruz.
Yine bu yıl 3’ncü ve 8’nci sınıfa yerel kitaplar sunulacak. Biz ne yaptık; göreve gelir gelmez bir anket formu hazırlayıp bunu okullara dağıttık. Velilerden, öğretmenlerden geri dönüş istedik. Müfredatla ilgili eksiklik ve aksaklıklarla ilgili geri dönüş aldık. Bir takım düzenlemelerle yeni ders yılına bu kitaplar hazırlanıyor. Yani öğretmen ve velilerin görüş ve önerilerini alarak bu düzenlemeler yapılıyor.
Her insanın kendi inanç ve değerlerine sahip çıkması önemlidir. Bu alanda eğitim almak isterse de elbette alsın. Camilerde veya başka başka yerlerde, merdiven altlarında değil gelsin bu eğitimi okulda alsın diyoruz. Ama biz öncellikle din eğitiminin, genel anlamda hem dinler hakkında hem felsefesi hakkında olmasını istiyoruz ve elbette her dinin her öğretinin farklılıkları var, inançsızlığın da farklılıkları var. Her birey istediği doğrultuda tercihe bağlı olarak… Nitekim mecliste onaylanan hükümet programında bu şekilde yer almaktadır. Yani ‘herkes kendi inanç ve değerleri doğrultusunda tercihe bağlı dini eğitimi alabilir’.
Bir önemli uyarı da geçen yıl Ombudsman tarafından yapıldı. Birtakım başvurular oldu ve Ombudsman yaptığı değerlendirme sonunda bizden önceki hükümet dönemine uyarıda bulundu; ‘seçmeli yapılmalı’ diye. Bu arada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye’ye bu konuda çok uyarıda bulundu. Şu anda Türkiye Eğitim Bakanlığı da bunun üzerinde çalışıyor.
İlkokul 4’ncü, 5’nci sınıflarda zaten zorunlu din dersi vardır. Ona dokunulmuyor, ama içeriğini konuşuyoruz. İçeriğinde biraz önce söylediğim eksene yönelmesi için ve genel kavramların olması meselesi var. Ortaokullarda da din dersi yine kalacak, vardır. Bir yaygara ‘din dersleri kaldırılıyor’. Hayır kaldırılmıyor. Yalnız hepimiz biliyoruz ki sayıları gittikçe artan yabancılar var. Hatta bazıları tıpkı bizim İngiltere’de Kıbrıslı Türk çocuklarına yaptığımız gibi hafta sonları kendi eğitimlerini yapmak için zemin yaratmaya çalışıyor. Şimdi biz bu çocukları bırakalım kendi kendilerine başka başka eğitimler mi alsın? Hayır. Onlarda bu eğitimin içerisinde yer alıyorlar, onları da göz önüne alarak, onlara da biz ‘hayır bu dersi sizde alacaksınız mı?’ diyelim. Bu insan haklarına da çocuk haklarına da aykırıdır. Dolayısıyla din dersi duruyor, duracak. Yabancılar da var, Aleviler de var. O zaman din dersi dururken, bu tür farklı inançtakilerin farklı dersler alabilmesine zemin yaratmaya çalışılıyoruz.
“Bir yaygara ‘din dersleri kaldırılıyor’. Hayır kaldırılmıyor. Biz farklı inançtakilerin farklı dersler alabilmesine zemin yaratmaya çalışılıyoruz.”
- YENiDÜZEN: Neden bu kadar yaygara koparılıyor?
- Cemal ÖZYİĞİT: Türkiye’deki yönetimin hassasiyetleri var. Türkiye’de dini inanç ve yapı gidererek ağırlık kazanıyor. Özellikle son dönemlerde biliyor ve görüyoruz bunu… İşte TC ile hükümet arasında bir ihtilaf varmış gibi gösterilmeye ve birileri bundan fırsat bularak ola ki yeniden yağma, vurgun, talan düzenine geri gelme zemini yaratmaya çalışıyor.
“Bizden önceki zihniyet buradaki gerçek durumu gidip orada yüreklilikle ortaya koymadı. ‘Sizin hassasiyetleriniz var ama bizim de var. Bu toplumun da sahip olduğu inanç, değerler, kültürel birikim, örf ve adetler var. Karşılıklı anlayışla birbirimize yaklaşmamız lazım.’”
- YENiDÜZEN: Eğitim Bakanlığı’nın, Türkiye yönetimi ile bir sıkıntısı var mı?
- Cemal ÖZYİĞİT: 24 Haziran seçimlerinden önce gittik ve Türkiye’deki Eğitim Bakanı, Kültür Bakanı ile bir dizi görüşme yaptık. Türkiye’de şimdi yönetim değişti. 4 Eylül’de TC Eğitim Bakanı ile randevulaştık. Ankara’ya gidip, eğitimin genel sorunlarını görüşeceğiz. Biz her şeyin diyalog yoluyla çözülebileceğine inanıyoruz. Kendimizi anlatmak istiyoruz. Şunun altını ısrarla çizmek istiyorum; bizden önceki zihniyet buradaki gerçek durumu gidip orada yüreklilikle ortaya koymadı. ‘Sizin hassasiyetleriniz var ama bizim de var. Bu toplumun da sahip olduğu inanç, değerler, kültürel birikim, örf ve adetler var. Karşılıklı anlayışla birbirimize yaklaşmamız lazım.’
“Bizden öncekiler daha çok yağ çekme, ‘aman oradakileri ürkütmeyelim, aman bizim koltuk yerinde kalsın’ anlayışıyla hareket etti. Bizim ne öyle bir endişemiz ne de yaklaşımımız vardır.”
Bizden öncekiler daha çok yağ çekme, ‘aman oradakileri ürkütmeyelim, aman bizim koltuk yerinde kalsın’ anlayışıyla hareket etti. Bizim öyle bir ne endişemiz ne de yaklaşımımız vardır.
Biz onlarla görüşürken, onların varsa bir takım hassasiyetleri dinleyeceğiz, anlamaya çalışacağız. Ama onların da bizi anlaması için var gücümüzle onları ikna etmeye çalışacağız.
“Camilerde ibadet mi yapılıyor, eğitim mi veriliyor? Onun önce net şekilde açığa çıkması gerekir ki eğitim yaptığı net olduğunda bizim devreye girmemiz daha doğru bir yaklaşım olur.”
- YENiDÜZEN: Camilerde Kur’an kursları yeniden verildi. Eğitim Bakanlığı bu noktada nerede eksik kaldı?
- Cemal ÖZYİĞİT: Eksiklik, eşgüdümün tam anlamıyla sağlanamamasıdır. Bakın; Spor Dairesi, Gençlik Dairesi de var. Onlar üzerinden de bazı şeyler kurgulanmaya çalışılıyor. Yani bize eğitim üzerinden yapılması için başvuru oldu. Biz ona sıcak bakmadık. Ama başka birimler vasıtasıyla başka yerlerde başka kurgular yapılmaya çalışıldı. Hiç olmadı, camilerde bu kurgu yapılıyor.
Camide ibadet mi yapılıyor, eğitim mi yapılıyor? Bu önce açığa çıkmalıdır. Camileri birinci derecede denetleyen mekanizma ben değilim. Ama camilerde eğitim yapılıyor diye bir denetim ortaya çıktığında evet biz de o dönemde gerekli denetmenlerimizi göndererek, eğitimi incelemeye çalışıyoruz. Çünkü sorumluluk alanımız geniş.
Bu ülkede yurtlar vardır. Bunlar kimler tarafından kuruldu? Bazıları izinli, bazıları izinsiz… Bunları denetliyoruz biz. Güzellik, saç bakım gibi eğitim amacıyla birileri getiriliyor ülkeye, bunları denetliyoruz. Bu konuda hükümet olarak daha geniş değerlendirmeye ihtiyacımız var.
- YENiDÜZEN: Camilerde yapılan denetimin sonucu nedir? İbadet mi ediliyor, eğitim mi veriliyor?
- Cemal ÖZYİĞİT: Orada tam bir netlik yok. Birileri alıyor ve çocukları ibadete götürebiliyor. Sıkıntı biraz da ondan kaynaklanıyor. İbadet mi yapıyor, eğitim mi veriyor? Onun önce net şekilde açığa çıkması gerekir ki eğitim yaptığı net olduğunda bizim devreye girmemiz daha doğru bir yaklaşım olur.
- YENiDÜZEN: Denetmenler bir sonuca ulaşamadı mı?
- Cemal ÖZYİĞİT: Ulaşılan yerler vardır. İlgili birimler aracığıyla da bunların üzerine gitmeye çalışıyoruz. Tam istediğimiz nokta mı? Henüz değil, daha çok şey var yapılması gereken…
- YENiDÜZEN: Çanakkale gezisi ile ilgili özellikle 2 yıldır çok ciddi iddia, eleştiri ve yaşananlar var. Ne yapmayı düşünüyorsunuz?
- Cemal ÖZYİĞİT: Biz bakanlığa geldiğimizde Çanakkale gezisini önümüzde bulduk. Belki geçen ders yılı başında gelseydi oturup buna daha da etkili değişiklik yapma şansımız olacaktı. Geçen yıl yapılanları biz de eleştirmiştik. Parmağımın arkasına saklanmıyorum. Yaptığımız eleştiriler neydi? Öncellikle kafilelerle ilgili sorumlular kimdi? Geçen yıl cami imamı gitti, sokaktan birileri, eğitimle alakası olmayanlar, muhtarlar gitti. Kafilelerle giden öğretmenler de vardı ama öğretmenler gider gitmez başka alana kaydırıldı, çocuklar onlardan devralındı ve Türkiye’de rehber, kılavuz adı altında o sorumlular, çocukları dini inanç ve değerlerin de konuşulduğu yerlere de götürmeye çalıştı. Bizim genel çerçevede itirazımız bu idi.
Çanakkale’de Mustafa Kemal’in önderliğinde verilen kurtuluş mücadelesi, tarihi Truva var. Çocukların bunları görmesi, bilgi almasının bir mahsuru yoktur. Sakınca öbür boyutta... Biz müdahil olmasaydık yine muhtar, imam ilgisiz birçok kişi gidecekti. Götürülen çocuklar okul çocukları. O zaman benim müdahil olmam gerekir. Müdahil olurken de ‘temel amaç orada verilen mücadeleyi yerinde görmek o bölgeyi incelemek, Truva’ya ziyaret’… Ama orada kafilelerle ilgili sorumlular bizden olacak. Öğretmenler de görev alacak ve sizin sorumluluğunuzda olacak çocukların katılacağı programlar. Bu yıl spesifik bir iki olay dışında çok ciddi sorun yaşanmadı.
31 Temmuz-4 Ağustos tarihli kafilenin son havaalanına dönüş yolculuğunda bir olay yaşandı. Gerekli bilgileri aldık, soruşturmaları yapıyoruz. Öğretmen arkadaşlar niye önce çocuklara müdahil olmadı? Bir saygısız kabul edilmez ifadeler kullandı. Öğretmenler onu sonra otobüsten indirdi. Ama çocuklara müdahil olmadılar. Burada bir eksiklik var. Bu nedenle öğretmen arkadaşlarımıza bir soruşturma daha yapıyoruz. Çocukların bazı çirkin ifadeler kullandığı yönünde şikayetler var. Bu görevli de biri müdahale etmedi diye çocuklara kendini müdahil olabilir vasıfta gördü. O çirkin laflarla aslında sadece çocuklara değil hepimize hakaret etti. Bu kabul edilmezdir. Onunla ilgili de TC Elçiliği vasıtası ile gerekli şikayetleri yaptık. İlgili kişi görevden uzaklaştırıldı.
Bütün kafilelerle giden öğretmen arkadaşları bayram sonra çağırdım. Kafile tamamlandıktan hemen sonra gelip rapor sunmaları gerekir. Geçmiş yıllarda olmamış ama ben istiyorum. Burada bir eksiklik aksaklık varsa birileri benim çocuğuma, öğretmenime hareket ettiyse bunları bilmek isterim.
Hükümete bilgi verdim. TC ile de Çanakkale gezilerini genel çerçevede değerlendireceğiz.
“Kur sabitlenmesine rağmen bir grup öğrenci devlete geçebilmek için başvuruda bulundu. Eğer döviz anormal şekilde yükselmeye devam ederse bu sayının daha da artabileceğinden endişe ediyoruz.”
- YENiDÜZEN: Dövizin artışı her kesim gibi yüksek öğretimde de sıkıntıların yaşanmasına neden olacak. Ne gibi tedbir alınıyor?
- Cemal ÖZYİĞİT: Ne kadar ilginçtir ki Türkiye medyasından Abbas Güçlü bir süre önce, ‘Kıbrıs’a öğrenci göndermeyin, orada her şey dövizle, çocuklarınızı soyuyorlar’ gibi çirkin ifade kullandı. En azından şunu memnuniyet ile söyleyebilirim ki son 2 yıldır TC’den gelen öğrencilerden ve bizden harçlar TL alınıyor. Daha önce üniversiteye giden çocuklarla döviz başı anlaşmalar var. Onlara da TL’ye geçme seçeneği sunuldu. Şimdilerde ise onlarla ilgili kur sabitlemesine gidildi. Üniversitelerle ilgili genel bir sorunumuz yok.
Genel sorun; kiracı-öğrenci sorunudur. Hükümet olarak bazı teşvikler aldık. Yani ev sahibini de mağdur etmeden, çocukları da ürkütmeyecek tedbirleri almaya çalıştık. Bu yıl üniversite sayımız da 19’a çıktı. Geçen yıl 16’ydı. 3 üniversite daha var. Tabi bunların 19’a çıkmış olmasına rağmen YÖK kitapçığında olan 14’tür. YÖK kriterlerine girmeye çalışanlar var. Bizim için YÖK kriterleri yeterli midir? Uluslararası standartlarda kriterler istiyoruz. Çünkü buradan mezun olan çocukların diplomalarının evrensel olarak geçerli kılınabilmesi için… Bazı ülkelerde diploma onaylarıyla ilgili sıkıntılar yaşanıyor. Bu akreditasyonlar biran önce yapılmalıdır.
Yüksek Öğretim Strateji Çalıştayı yaptık. Öğrenci Kayıt Kabul Tüzüğü’nü geçirdik. Türkiye’den ÖSYM ile öğrenci geliyor. 3’ncü ülkelerden gelecek olan öğrencilerin sadece liseden mezun olma kriteri yeterli olmamalı. Belli başarısı olmalıdır. Bunu öğrenmek için yaptık.
30 Eylül’de öğrenci izinleri devreye giriyor. İçişleri muhaceretten öğrenci izin alacak. Biz bunun yanı sıra Öğrenci Takip ve Yatay Geçiş Sistemi’ni hayata geçirmek istiyoruz. Hep şikayet ediyoruz, öğrenci geliyor, üniversiteye kayıt yaptırıyor ama gitmiyor ya işliyor ya da bir suçta ortaya çıkıyor. Bu doğru değil. Öğrencilerin bütün bilgilerini içerecek bir yapı getiriyoruz. Hazırlıklar bitmek üzere. Ondan sonra bunu üniversiteler ile görüşeceğiz. Onların bu bilgileri sisteme girmesini sağlayacağız ki istenildiği anda istenilen bilgi isteyen kurumun önünde olsun.
Bunun yanı sıra iki önemli adım attık. Askerlik ertelemeleri ile ilgili belge alımlarını kolaylaştırdık. Eylül ayından itibaren online sistem kendi içerisinde bu bilgilendirmeyi yapacak. Koşuşturma tarihe karışacak. Burs olayında da aynı şekilde öğrenciler online burslarını takip edebilecek.
Özelden devlete öğrenci geçişi!
- YENiDÜZEN: Özel okulların bir kısmı da döviz ile öğrenci alıyor. Özel okuldan devlet okuluna geçiş oldu mu?
- Cemal ÖZYİĞİT: Geçen ders yılının sonunda biz kolejlerle oturup toplantı yaptık. Önceleri bir okulumuz direndi, ‘döviz alıyorum, döviz veriyorum’ dedi. Ama şimdi o da kur sabitlemesine gitti. Diğerleri de kur sabitledi. Bazıları da TL alıyor. Bunlar sevindirici. Yine de kur sabitlenmesine rağmen bir grup öğrenci devlete geçebilmek için başvuruda bulundu. Tabi bu dövizin seyrine bağlı… Eğer döviz anormal şekilde yükselmeye devam ederse bu sayının daha da artabileceğinden endişe ediyoruz.
Neden? Şu anda bazı bölgelere okula ihtiyacımız var. Eğer o bölgelere geliş devam ederse biraz sıkışacağımız doğru. Ama bunun dışında çok fazla sıkışmamak için gerekli tedbirleri almaya çalışıyoruz.
“132 öğretmen istihdam edilecek”
- YENiDÜEN: Yeni öğretim yılı öncesi yaşanan sıkıntılar nelerdir?
- Cemal ÖZYİĞİT: Girne’de bir karkas inşaat, bir de okul inşaatı vardı. Bunlara henüz başlanmadı. Teknik olarak çok ciddi sıkıntılar vardı. Bunları çözdük şimdi, onlarla ilgili kaynak konusunda gerekli blokeleri almaya çalışıyoruz. Blokeler alınınca ihaleleri yapılacak. Bir hayırsever iş insanımız bize Beylerbeyi’ndeki eski okulu tamir etti. Ona da teşekkür ediyorum.
Yani geçen yılın başında Girne yöresinde bazı sıkışıklıklar oldu. Bir grup çocuğumuz okula gidemedi. Bu yıl bu olmayacak. Onun tedbirlerini aldık. Yalnız 2 önemli nokta;
Kitap kırtasiye basımı ile ilgili blokeyi almakta sıkıntılar yaşandı. Bütçe olanakları nedeniyle… İhaleye çıkıldı ama şimdi de döviz nedeniyle iş çevreleri daha fazla rakamlar talep ediyor. Onu aşmaya çalışıyoruz.
Bir önemli nokta da bizden önceki hükümetlerin Türkiye ile yaptığı anlaşma ile her yıl devlete 360 kişi istihdam edilebilir. Eğitim var, sağlık var, yalnız bunun için o 360 yetmez. Diğer alanlar? Onlara da istihdam gerekir. Bunda sıkıntı var. Nitekim bizim 180 dolayında öğretmen açığımız var. Bunu 132’ye bağlayabildik. Kamu münhalleri ilan edildi. Onda da süreci hızlandırıyoruz.
Öğretmen açığının minimize olması için ve ek kadro alabilmek için çalışıyoruz. Çünkü sadece bunlar değil öngördüğümüz eğitim… Şu an 4 yaş grubu okullarda çalışan 63 genç var. Öğretmen yardımcısı olarak, maalesef okul idareleri veya okul aile birlikleri tarafından istihdam ediliyor. Bazılarının yatırımı yapılıyor, bazılarına hangi ödenek nasıl veriliyor belli değil. Bu tamam değil. Bunun için maalesef daha kadro alımı sağlayamadık, uğraşıyoruz. İkincisi; öngördüğümüz eğitim anlayışında Psikolojik Rehberlik Uzmanı istihdamı şarttır. Bunun için de ek kadroya ihtiyacımız var. Bunu da tedarik etmek için mücadeleye devam.