1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Pandelidis, “Nisan sonuna kadar bazı “kayıp” şahısların kimlik tespitleri tamamlanacak...”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Pandelidis, “Nisan sonuna kadar bazı “kayıp” şahısların kimlik tespitleri tamamlanacak...”

A+A-

Kiriaki Hristodulu – Kıbrıs Haber Ajansı

Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslırum üyesi Leonidas Pandelidis, Kıbrıs Haber Ajansı’na (KHA) Komite’nin bazı kayıp kişilerin kimlik tespitini yapacağını açıkladı.

Cumartesi günü KHA’na açıklamalarda bulunan Pandelidis, kimlik tespiti yapılmasının sözkonusu olduğu bazı “kayıplar”ın kalıntılarının son dönemde, bazılarının ise birkaç yıl önce bulunduğunu söyledi.

Pandelidis, “kayıp” kalıntılarının yeri tespit edildikten, kazı ve çıkarma işlemleri bittikten sonra kimlik sürecinin zaman alabileceğini, bazen laboratuvarda kimlik tespitinin tamamen yapılabilmesi için bazı çalışmalar yapılması gerektiğini belirtti.

Birkaç gün içinde tamamlanacak kimlik tespitlerinin, 2021’de bulunan kalıntılarla ilgili olmadığını vurgulayan Pandelidis, henüz ailelere bilgi verilmediği için kaç “kaybın” kimliklerinin açıklanacağını veya “kayıplar”ın kalıntılarının nerede bulunduğunu söylemek istemediğini ifade etti.

Leonidas Pandelidis Kıbrıs Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, şu anda antropoloji laboratuvarında kimlik tespitinin yapılması gereken yaklaşık 200 kişinin kalıntılarının bulunduğunu açıkladı, bu kalıntıların bazılarına, “kayıp” kişilerle ilgili olmadıkları veya arkeolojik bulgular oldukları için belki de hiçbir zaman kimlik tespiti yapılamayacağına dikkat çekti.

Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslırum üyesi, 35-40 kalıntının iyi sonuç vereceğini, kimlik tespitlerinin yapılacağını umduğunu ve iyimser olduğunu ifade etti; diğer 40 veya daha fazla kalıntının ikinci kategoriye ait olduğunu ve bir noktada tespit sürecinde sonuç alınacağının umulduğunu, 70 veya daha fazlasının büyük olasılıkla arkeolojik bulgularla ilgili olduğunu, ayrıntılı bir çalışma yapılmasına rağmen sonuç alınamadığını duyurdu.

Bazı vakalarda çok küçük bir kemik parçası bulunduğuna ve bu küçük parçadan DNA elde etmenin çok zor olduğuna, dolayısıyla kimlik tespiti yapılamayacağına, ayrıca ailelerin DNA’larının yeterli olmadığı durumlar da bulunduğuna işaret eden Pandelidis, son birkaç ay salgın nedeniyle komite çalışamadığı için duyuru yapılamadığını, ancak şimdi çalışmaların başladığını, her ayın sonunda kimlik tespiti süreciyle ilgili açıklamalar yapılacağını bildirdi.

Leonidas Pandelidis, bir kez daha halktan “kayıp” şahıslarla ilgili çok küçük bir bilgileri dahi olsa Komite’ye başvurmalarını, her türlü bilginin Kayıplar Komitesi için değerli olduğunu belirtti.

Pandelidis şöyle dedi:

“Arkeologların belirli bir yeri kazmaya başladıklarında komşuların veya diğer ilgili kişilerin gelip kendilerine çalışmalarında yardımcı olabilecek yeni bilgiler verdiği vakalar da vardır... Bilgilerin çoğu “kayıp” şahsın son görüldüğü yerle veya öldüğünün görüldüğü yerle ilgili oluyor ancak Komite bu kişilerin gömüldükleri yerlerle ilgileniyor. Kalıntıların tekrar gömüldüğü vakalar da oluyor ve sadece orada sadece çok küçük bir kemik parçası bulunuyor. Ancak Kayıplar Komitesi, ailelerin uygun bir gömü yapabilmeleri için kalıntıların tümünün bulunması ve çıkarılması gerektiğine inanıyor...”

(KIBRIS HABER AJANSI – Kiriaki Hristodulu – 12.4.2021)


 BİR ŞİİR...

 

“Bir zamanlar Kıbrıs’ta...”

(Trahon köyünden çocukluk arkadaşım Niarki’ye...)

I
Sen köyümüzün Batısı’nda
Ben Doğusu’nda kayalıklarda
Sen okula giderdin tek tek odalarda
Kilisenin hemen yanında
ben altı sınıflık bir kocaman odada
Tüm sınıflar bir arada
Köyümüzün yukarısında
mağaraların hemen altında
Bana Türkçe okuma yazmayı 
Sana da Rumca’yı öğretiyorlar
Ama biz ikimiz kardeşiz…

baban emekçiydi senin
benim babam da 
çobandı davarın arkasında
anan kara çemberliydi
benim anam da kara çarşaflı
Ama Bayramlarda, Yortilerde 
Pilavuna ve çörekleri birlikte susamlarlardı
Karaçoççosu da süsüydü kardeşliğimizin
Birisi fırına salarsa, ötekisi pişirir, hepimize dağıtırdı
Bayramlar da, Yortiler de bizimdi
En azından bizim köyde kültür böyleydi…

senin gözlerin maviydi
saçların saman sarısı
aklımda öyle kaldı şimdi değişti mi bilemem
otuz iki dişinden öndekiler çürümüştü
benimkiler de öyleydi
on parmağında on marifet
Topaç da çevirirdin
Lingriyi de uçarak havada yakalardın
bir yüzün vardı güneşten tunçlanmış
parmakların da, avuçların da nasırlı
Çünkü bize de iş verilir, biz de çalışırdık
On yaşına geldiğimizde özün ve sözün birdi
Benim de öyle
Ondan sonra ne olduysa oldu
Ben de, sen de yalanlara dolandık
Nefesimizi kestiler dostluğumuzu bitirdiler
Sen kendinin haklı olduğunu bağırmaya başlayınca
Ben de aynısını kopyaladım, sanma farklıydım kardeş

Abin ile yengeni alıp götürmüşler bilinmezliklere
kaç kez kırlangıçlar dönüp yuvalarını tazelediler
onlar birdaha dönemediler
Benim de Orhanım kayıp bilemedik noldu
Babam da, anam da kahırlarından ölüp gittiler
sen üzülüyorsun  ya yüreğinin ezikliğinden
ben de kayboluyorum her Temmuz geldiğinde

Harmanda çoşuyordun düvenin üstünde
Düşmemek için tutunurduk birbirimize
Ben sana sen de bana tutardın ağır su testisini
Koynumuzdan süzülüp susuz toprağı sulardı
 dudaklarımızdan yere düşen su damlaları
kanatlanıp uçardık birlikte çalışmanın hazından
ben de gülerdim 
Sen de
uyku gelip gözler kapandığında
anamın  dizi yastık olurdu sana
Seninkinin de bana
biz çocuktuk kardeş, ayrı mahalleler ayırmazdı bizi.

II
büyüdük sonra biz
altmış altı yıl geçmiş
Dile kolay
kaç seneler sonra
sen köyümüzün Batısı’nda
bense dört kez göçmen oldum biliyor musun
Ne sen beni hatırlıyorsun, ne de ben seni
Şimdi ne bir köyüm var,  ne de bir yurdum
Sen emekli olmuşsun ama yine de
 ekmek taşıyorsun çocuklarına
birlikte bizim bahçeye diktiğimiz zeytin ağaçları
İncirler ve alıçları hala sen suluyormuşsun
Sen yerli yerinde
ben yine göç yollarında 
gurbetin kalabalık mekanlarında
Ömrümü tüketiyorum bana ait olmayan topraklarda...

Yaşar İsmailoğlu - 10.4.2021
 

 

 

Bu yazı toplam 1222 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar