“Doğru olduğunu düşünmediğimiz istihdamları kendimize göre engellemeye çalışıyoruz. Örneğin KIB-TEK’te alınmak istenen 88 kişiyle ilgiliydi. Bu dönemde ihtiyaç var mı diye sorduk. Vakıflarda da bu ihtiyaç olmadığını öğrendik ve seçimden sonraya bıraktık.”

Nasıl yani?

Vakıflar’da şimdi olmayan ihtiyaç, seçimden sonra oluşacak mı?

Özersay bu öngörüde mi bulunuyor?

Bir de “kendimize göre engellemeye çalışıyoruz” diyen Özersay, kendi bakanı Tolga Atakan’ın akrabasının işe alınması konusunda ne yapmıştı?

Bildiğimiz kadarıyla söz konusu kişi Atakan’ın ağzıyla “durdurulacak” dendikten sonra bulunduğu bakanlık değiştirilerek işe devam ediyor.

Böyle bir örnek dururken Özersay ne kadar inandırıcı olabilir ki!

***

Seçim yasaklarına ‘sıfır’ kala istihdamlar havada uçuşurken, UBP içinde ‘paylaşamamaktan’ dolayı kavgalar başlarken, HP “engellemeye çalışıyoruz” deyip kendi yaparken pandemi bile seçim telaşının altında kaldı.

Vakalar her gün artarken, artan vakalara rağmen vatandaş artık rahatlamanın keyfine varmışken ama bu arada henüz pandemi hastanesi yokken, defalarca “şöyle yapılıyor, bu oluyor, şu kadar yataklı oluyor, burası alınıyor, şuraya kaydırılıyor” denmesine rağmen bir türlü ne olan, ne kaydırılan herhangi bir şey ortada yokken yüzyılın salgını, yenilecek büyük pastanın tadına yenik düştü.

İnsanımız da seçimi kullanarak yine kendine ve ailesine siyasilerden bazı kazançlar elde etmeye çalışırken aslında bu süreçte yenik düşenin yine kendisi olduğunun farkına varamıyor.

***

Seçim yarışı başlarken, bazı partiler Ankara’ya çağrılıyor.

Şimdiki hükümetin dışında başka alternatifler aranıyor ama Hüseyin Özgürgün’ün sonunda “istifa ediyorum” demesiyle aranan alternatif hükümet modeli de ortadan kalkıyor. Gerçi Özgürgün istifa etmese ve maaş çekmeye devam etse de yine sağlıklı bir model ortada yoktu.

Öte yandan Başbakan Tatar, Özgürgün’ün istifasını kabul etmeyeceklerini söyledi. Ekim’e kadar değil, sonuna kadar maaş ödemek istiyorlar Özgürgün’e… Hesapları neyse artık!  

***

Şimdilik hükümet seçime kadar götürmeye çalışıp ‘seçimden sonra allah kerim’ havasında gibi görünüyor…

Hükümet ortakları zorunlu olarak bir araya gelseler de bu birlikteliği uzun süre devam ettireceğe benzemiyorlar.

İskele-Mağusa İmar Planı konusunda zaten sorunlar yaşayan ve ipleri büyük oranda orada koparan hükümet üyeleri Türkiye’den öğrendikleri taktiklerle ara sıra milli duygulara oynayarak hem süreci uzatmaya, hem de dikkatleri dağıtmaya çalışıyorlar.

“Maraş’ı açıyorum”, “Doğu Akdeniz’deki haklarımızı yedirmeyiz” gibi sloganlarla gündem yaratmaya çalışarak durumu idare etme telaşı içine girdiler.

Halkın bu gibi gündemlerle çok meşgul olduklarını düşünmüyorum ama yine de sohbet konuları arasına bu gibi konuları da katarak çeşniyi çeşitlendirmeye çalışmanın kötü bir tarafı olmuyor doğrusu…

Onlar da örneğin Maraş’ın şimdilik açılması gibi bir durumun ne kadar gerçek dışı olabileceğini bile bile ‘maksat konuşmak olsun’ minvalinde (tarzında) konuları arasına katabiliyorlar.

***

Sonuçta seçim telaşı başladı gibi… Pandemi mücadelesi arada kalmaz umarım!..