“Pandemi sürecinde eğitimi, tıpkı sağlık gibi hayatın merkezine almadık”
Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmen Sendikası Başkanı Ozan Elmalı ile hem eğitimi, hem sendikayı konuştuk
Fayka Arseven KİŞİ
Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Ozan Elmalı, salgın sürecinde eğitimi tıpkı sağlık gibi ihmal edilemez bir unsur olarak hayatın merkezine almadığımızı söyledi.
Elmalı, “Bu ülkede bazı şeyler değişsin istiyorsak belki en çok eğitimcilerin ama aslında hepimizin değer yargılarını gözden geçirmemiz gerekiyor” vurgusunda bulundu.
Elmalı, pandemi döneminde yaşanan eğitim kayıplarının da kısa vadede giderilmesinin kolay olmadığını vurgulayarak, “ancak doğru planlama ve eğitim müfredatlarının düzenlenmesiyle kaybın zamana yayılarak giderilmesi sağlanabilir” dedi.
Bu hafta KTOEÖS Başkanı Ozan Elmalı, YENiDÜZEN’in sorularını yanıtladı, eğitimdeki sıkıntıları, pandemi dönemindeki kayıpları ve sendikadaki gelişmeleri anlattı.
“Bu ülkede bazı şeyler değişsin istiyorsak belki en çok eğitimcilerin ama aslında hepimizin değer yargılarını gözden geçirmemiz gerekiyor”
- YENİDÜZEN: Eğitimde, özellikle kamusal eğitimde ciddi sorunlar vardı ve bu süreç pandemi sürecinde daha sıkıntılı bir noktaya taşındı. Hep Finlandiya eğitim sistemi örneği verilir ama iş pratiğe geldiği zaman “Kıbrıs’ın şartları başkadır” deniyor, siz, eğitimde de bir statüko oluştuğuna inanıyor musunuz?
- Ozan ELMALI: Ben sadece sonuçların değerlendirilmesinin doğru bir yöntem olmadığını düşünüyorum. Genel olarak kamusal hizmetlerin istediğimiz noktalara gitmediğini her geçen gün daha iyi görmekteyiz. Peki buraya hangi süreç sonucunda geldik? Esas cevap bulunması gereken soru budur. Hangi süreçler bizi bu sonuca ulaştırdı. Finlandiya örneğinde de bugünkü sonucu konuşmadan evvel, bugüne nasıl ulaştıklarını incelememiz gerekir. Çünkü Finlandiya sadece eğitimde değil diğer alanlarda da doğru politikaları hayata geçirerek hızla iyiye doğru gitmeyi başarabilmiştir. Yoksulluğun ve eğitimsizliğin pençesinden kurtulup bugün imrenilen bir ülke yaratılmıştır.
Temel olarak hangi değer yargıları alınmıştır ona bakmamız lazım. Bu ülkede bazı şeyler değişsin istiyorsak belki en çok eğitimcilerin ama aslında hepimizin temel olarak belirlediğimiz değer yargılarını gözden geçirmemiz gerekiyor.
“Özeleştiri ve empati önemli”
“Sorunların çözümünü ancak ve ancak doğruları aynı, kolektif çalışan ekipler üretebilir, bireyler değil.”
- YENİDÜZEN: Genelde siyaset kurumu suçlanıyor ancak geçmişte eğitim sendikalarından gelen çok kişinin de ülke yönetiminde kilit noktalarda olduğunu gördük. Eğitim sendikalarının da bir özeleştiri yapması gerektiğini düşünüyor musunuz?
- OZAN ELMALI: Özeleştiri mutlaka olmalıdır. Ancak aynı kaygıları taşıyan, olaylara benzer hassasiyetleri taşıyarak yaklaşacak bir toplum için empati yapmak daha önemlidir. Sağlıklı, mutlu, sorumluluk sahibi, saygı duyan, vicdan sahibi ve çalışkan bir toplum yaratmak ortak hedef olacaksa eğer siyaset kurumunun bu değerleri merkeze alan politikaları hayata geçirmesi illaki beklenecektir.
Unutmamalıyız ki doğru planlama ile değişim süreci başlayacak ve bireysel değil kolektif bir çalışma ile istenilen noktaya varılacaktır. Sorunların çözümünü ancak ve ancak doğruları aynı, kolektif çalışan ekipler üretebilir, bireyler değil.
“Pandemi sürecindeki eğitim kayıpları ancak doğru planlama ile giderilebilir”
- YENİDÜZEN: Özellikle orta öğrenimde yoğunlaşan bir alışkanlık var, öğretmenler çoğunlukla ders saatlerinde okullara gidiyorlar. Yasal olarak ve eğitim bilimi açısından nasıl olmalıdır? Eğitim sadece sınıfta mı?
- OZAN ELMALI: Kamusal eğitim veren okullara ve eğitime yeterli bütçe ayrılmaması bu durumun ortaya çıkmasının en önemli sebebidir. Özellikle merkezi okullarımızın bazılarında sınıflardaki öğrenci sayıları 40’a yaklaşmaktadır. Bu aileler için önemli bir sorundur. Ayrıca tam gün eğitime geçilmesi için oluşturulmayan altyapı-sportif-kültürel faaliyetler için gereken yatırımın devlet okullarında olmaması da sıkıntı yaratmaktadır. Gereken yatırımların yapılarak doğru koşulların sağlanması bu bağlamda çok önemlidir.
“Pandemi dönemi değerlendirilirken toplum olarak eğitimi de sağlık gibi ihmal edilemez bir unsur olarak merkeze almadık.”
- YENİDÜZEN: Eğitimde özellikle gelir seviyesi yüksek -çoğunlukla da Kıbrıslı aileler- çocuklarını özele gönderiyor, hatta çok sayıda öğretmenin de çocuklarının özel okullara gittiğini biliyoruz, bunun en temel sebebi nedir?
- OZAN ELMALI: Pandemi dönemi değerlendirilirken toplum olarak eğitimi de sağlık gibi ihmal edilemez bir unsur olarak merkeze almadık. Politikalar üretilirken topluma verilecek kamusal sağlık ve eğitim hizmetlerinin sürekliliğini nasıl sağlayacağımızı, bu hizmeti verenlerin güvenli bir şekilde kamusal hizmetleri nasıl vereceklerini düşünmedik. Esas sıkıntı buradadır.
Ayrıca sıfır vakaların olduğu dönemlerde bunu avantaja çevirecek doğru açılımları sağlayacak politikaları üretemedik. Öngörülü davranarak ilköğretimden yükseköğretime eğitimi planlayabilsek hem kamusal hizmet olarak eğitimin sürekliliği sağlanacak hem toplumun sağlığı güvence altına alınacak hem de ekonominin bugünkünden çok daha canlı olduğu bir yapı ortaya çıkabilecekti.
“Pandemi döneminde ortaya çıkan eğitim kayıplarının kısa vadede giderilmesi kolay değildir. Ancak doğru planlama ve eğitim müfredatlarının düzenlenmesiyle kaybın zamana yayılarak giderilmesi sağlanabilir.”
- YENİDÜZEN: Pandemi döneminde çok az ülke yüz yüze eğitimi bu kadar uzun süre kesintiye uğrattı, Kıbrıs’ın kuzeyi de bu azınlık içinde yer alıyor. Öğrencilerin bu kaybı nasıl giderilecek?
- OZAN ELMALI: Pandemi döneminde ortaya çıkan eğitim kayıplarının kısa vadede giderilmesi çok kolay değildir. Ancak doğru planlama ve eğitim müfredatlarının düzenlenmesiyle kaybın zamana yayılarak giderilmesi sağlanabilir. Tabii ki önümüzdeki süreçte fırsat eşitliğini sağlayarak, yeni kayıpların ortaya çıkmamasını sağlayabilirsek..
“Sağlık ve eğitimin ticarileşmesi devletin tercihidir ve rahatsız edicidir”
“Doğru kurgulanmayan bir yapıda kamusal hizmetlerin ticarileşmesi kaçınılmazdır ve elbette rahatsız edicidir.”
- YENİDÜZEN: Özel dersler, dershaneler, eğitimin giderek ticarileştiği gerçeği, bu süreci nasıl engelleyeceğiz, sendikanızın bu yönde bir rahatsızlığı ve eylem planı var mı?
- OZAN ELMALI: Doğru kurgulanıp uygulanmayan bir yapıda kamusal hizmetlerin de ticarileşmesi kaçınılmazdır ve elbette rahatsız edicidir. Sağlık ve eğitim gibi temel kamusal hizmetlerin ticarileşmesi ve parası olanın daha iyi hizmet alacağı algısının oluşması devletin tercihleri ve politikaları sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Ancak birçok üst düzey yetkilinin ekonominin lokomotifi olarak turizm ve eğitimi birlikte telaffuz etmesi defalarca duyduğumuz bir ifadedir ve eğitimin ekonomik bir sektör olarak görüldüğünü net olarak ortaya koymaktadır.
Yarışmacı anlayışla yapılan sınavlar ve yaratılmayan eşit eğitim koşulları nedeniyle ortaya çıkan okullar arası farklar sözü edilen anlayışların gelişmesini sağlıyor. Bunun çözümü devlet okullarına yatırım yapılmasıdır. Okulların koşullarının birbirine yaklaştırılıp yarışmacı sınavlara son verilmesidir. Çocukların farklı alanlardaki yeteneklerini keşfedecek bir anlayışla onlara bakmayı ve süreci öyle planlayarak bahsettiğiniz ülkelerin anlayışına ulaşabileceğiz.
Sendikadaki istifalar:
“Yönetim kurulu kararlarının beğenilmeyerek istifa edilmesi doğru bir anlayış değildir”
İstifa edilmesi doğru bir anlayış değildir”
- YENİDÜZEN: Son olarak sendikanızda son dönemde istifalar yaşandı, başkan ve genel sekreter dahil bir grup ayrıldı. Neler oldu? Yeni bir seçim süreci mi yaşanacak?
- OZAN ELMALI: Sendikamız 53 yıllık geçmişe sahip demokratik anlayıştaki bir sivil toplum örgütüdür. Alınan kararlar demokratik çoğulculuk ilkesiyle 21 kişilik yönetim kurulunun salt çoğunluğunun katılımıyla, yönetim kurulu toplantılarında alınmaktadır. Yönetim Kurulu’ndaki her üyenin 1 oy hakkı bulunmaktadır. Oylama öncesinde toplantıya katılan her üye fikrini özgürce beyan eder. Bazen saatlerce konu tartışılır, sonucunda da oylama yapılır. Demokratik kitle örgütlerinde işleyiş budur ve bu en temel olmazsa olmaz ilkelerden biridir. Oylama sonrasında alınan karar ne olursa olsun, oylamaya katılan üyelerin hangi yönde oy kullandığına bakılmaksızın tüm Yönetim Kurulu üyeleri bu karara uyar. Demokratik olmanın gereği budur, sendika tüzüğümüz de bunu emretmektedir. Başkan ya da bir başkasının “Ben bu kararı beğenmedim, uymuyorum” demesi sendikamızın temel işleyiş prensibinin ihlal edilmesi anlamına gelir. İlerleyen zamanda da bu anlayışın yerleşmesi sendikamıza büyük zarar verir.
Yönetim kurulu kararlarının beğenilmeyerek istifa edilmesi doğru bir anlayış değildir. Alınan kararın doğruluğu-yanlışlığı tartışılabilir ancak karara uyulup-uyulmayacağı tartışılamaz. Bizim açımızdan bu çok önemlidir.
İstifalar sonrası kalan 14 Yönetim Kurulu üyesi içinde bulunduğumuz dönemin, yapılacak işler açısından yoğun ve zor bir dönem olduğunu değerlendirmiştir. Bu nedenle bu döneme, öğretmene söz verdiğimiz gibi, mücadeleden kaçmadan, sorumluluk yüklenerek devam ediyoruz. Demokratik bir seçim ortamına fırsat vermek için, okulların açılması sonrasında Ekim ayı içinde seçim yapmayı planlıyoruz. Bunu da zaten üyelerimize duyurduk.