1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Pandemi yüzünden geciktik, sonu felaket oldu”
“Pandemi yüzünden geciktik, sonu felaket oldu”

“Pandemi yüzünden geciktik, sonu felaket oldu”

Orman Dairesi eski Müdürü, Kıbrıs Türk Orman Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ercan Poyraz YENİDÜZEN'e konuştu, dikkat çeken açıklamalar yaptı

A+A-

Fayka Arseven KİŞİ

Orman Dairesi eski Müdürü, Kıbrıs Türk Orman Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ercan Poyraz, her felaketle birlikte yangın helikopterinin gündeme geldiğini ancak daha sonra unutulduğunu vurguladı.

Poyraz, “Yangın çıkar, ‘yangın helikopterimiz yok, kameralarımız çalışmaz’ olur. Yangın helikopteri mutlaka olması gerekir. İlle de satın almamıza gerek yok kiralanabilir. Önemli olan buna bütçe ayırıp, birinci gündem haline getirmektir” dedi.

Poyraz, “1995 yangını sırasında o zaman Orman Dairesi envanterinde bir eski itfaiye arabası, bir de traktörümüz, traktörün arkasında da su römorku vardı. Yangın çıktığında da bu iş için görevlendirilen 5-6 personel vardı” diyerek, “1995 yangınıyla birlikte bir uyanış oldu. Kıbrıs Türk toplumu olarak farkına vardık; ‘bir ormanımız var, yanabilir. O zaman imkânlar artırıldı’” ifadesinde bulundu.

 “Ancak Tepebaşı- Kalkanlı yangını öncesinde her yıl kurulan yangın ekipleri geç kuruldu ” diyen Poyraz, “Ekipler 1 Nisan’da kurulması gerekirdi. Pandemiden dolayı geç kuruldu ancak bu geçerli bir mazeret olamaz” açıklamasında bulundu. 

Poyraz, “Helikopterler geldiğinde yangın, ODTÜ’nün altındaki vadiye doğru ilerlediydi. Havadan destek gelmeseydi, durum daha da kötü olacaktı” dedi.

Bu hafta Orman Dairesi eski Müdürü, Kıbrıs Türk Orman Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ercan Poyraz ile ülkemizde peşi sıra çıkan yangınları, eksikleri ve ne gibi önlemler alınması gerektiğini konuştuk.

  • YENİDÜZEN: Bu yıl yangın mevsimi erken mi başladı?
  • Ercan POYRAZ: Yaz bir anda ve erken geldi. Bir anda otlar kurudu. Pandemi dolayısıyla çiftçi tarlasını süremedi, ekinini biçemedi.  Sigara izmariti, araba egzozu, trafolar yangına sebebiyet verebilir. Evet, yangın mevsimi bu yıl erken geldi.
     
  • YENİDÜZEN: Yol kenarlarının temizliğinden kimler sorumludur? Çiftçi mi, belediye mi, Orman Dairesi mi?
  • Ercan POYRAZ: Anayolların kenarı  Karayolları Dairesi’nin sorumluluğundadır. Ancak dairenin yeterli personeli yok ve bunların temizliği için yetersiz kalıyor. O yüzden sorumluluğu paylaştırmak gerekiyor. Herkes üzerine düşeni yapsa bu sorunu aşacağız.
    Herkes evinin etrafını temizlesin. Her şey devletten beklenmemeli. Herkes üzerine düşenin biraz daha fazlasını yapsın. Çünkü iklim koşulları belli… Bu yangınlar çıkacak ama biz her zaman tedbirli olmak zorundayız. 
     
  • YENİDÜZEN: Tebebaşı bölgesinde yangın çıkardığı iddiasıyla tutuklanan şahıs, ‘intikam’ için yangın çıkarmaya çalıştığını ifade etti. Daha önce de Orman Dairesi tarafından kaçak ağaç kesimi nedeniyle ceza aldı.
  • Ercan POYRAZ: Evet, ormandan kaçak odun kesti. Biz de kendisine daire olarak 300 TL gibi bir para cezası verdik, onun intikamı için yakmış. Bunların psikolojik bir sorun olduğuna inanıyorum. Konu artık Orman Dairesi’nden çıktı, sabotaj oldu zaman artık biz değil, konuyu polis devralıyor.

 “Tepebaşı- Kalkanlı yangını öncesinde  her yıl kurulan yangın ekipleri geç kuruldu. Ekipler 1 Nisan’da kurulması gerekirdi. Pandemiden dolayı geç kuruldu ancak bu geçerli bir mazeret olamaz.”

  • YENİDÜZEN: Beşparmak Dağları yangını ile Tepebaşı-Koruçam yangını karşılaştırdığınızda neler dikkatinizi çekti?
  • Ercan POYRAZ:27 Haziran 1995’te Malatya Köyü’nün üzerinde çıkan yangın, Alevkayası’na kadar dayanmıştı ve birkaç nokta daha yangın başlamıştı. O zaman daire envanterinde bir eski itfaiye arabası, bir de traktörümüz, traktörün arkasında da su römorku vardı. Yangın çıktığında da bu iş için görevlendirilen 5-6 personel vardı.  O zamanlar şimdi alınan yangın işçileri filan da yoktu.  O yangında 8 bin hektar yanmıştı. Ondan sonra fonlar oluştu, bağışlar yapıldı, Türkiye’den de çok yardımlar geldi. Orman Dairesi’nin imkanları güçlendirildi. O yangınla birlikte bir uyanış oldu. Kıbrıs Türk toplumu olarak farkına vardık; ‘bir ormanımız var, yanabilir’. Ondan sonra birçok master plan yapıldı, ağaçlandırma çalışmaları yapıldı ve yanan bölgeler hep ağaçlandırıldı.
    1995 yangını bize tecrübe kazandırdı. Her bölgeye 24 saat gözetleme kuleleri yapıldı. Yangın sezonunda hemen yasalar, tüzükler değiştirildi. 125  yangın işçisinin yangın sezonunda işe alımıyla ilgili tüzükler güncellendi. Şimdi her bölgede yeterli sayıda araçlarımız bulunmaktadır.
    Ancak Tepebaşı- Kalkanlı yangını sırasında her yıl kurulan yangın ekipleri geç kuruldu ve orman yollarının temizliğine geç başlandı . Ekipler 1 Nisan’da kurulması gerekirdi. Pandemiden dolayı geç kuruldu ancak bu geçerli bir mazeret olamaz.

“Helikopterler geldiğinde yangın, ODTÜ’nün altındaki vadiye doğru ilerlediydi. Havadan destek gelmeseydi, durum daha da kötü olacaktı.”

  • YENİDÜZEN: Türkiye ve Güney Kıbrıs’ın havadan müdahalesi olmasaydı, yangının seyri ne olurdu?
  • Ercan POYRAZ: Zaten helikopterler geldiğinde yangın, ODTÜ’nün altındaki vadiye doğru ilerlediydi. Havadan destek gelmeseydi, durum daha da kötü olacaktı.

“Her yıl yangın çıktığında bizim aklımıza helikopter gelir ama başka zaman hatırlanmaz”

  • YENİDÜZEN: Her yangın sonrası ‘yangın helikopteri alınsın mı, kiralansın mı’? tartışması yapılır. Sonra tekrar bir yangın olana kadar unutulur.
  • Ercan POYRAZ: Aynen öyle… Her yıl yangın çıktığında bizim aklımıza bu gelir ama başka zaman hatırlanmaz. Her doğal afet sonrası birkaç gün konuyla ilgili konuşulur ama ondan sonra çözümler, yapılması gerekenler unutulur gider, ta ki başka bir felaket yaşayalım.
    Yangın çıkar, ‘yangın helikopterimiz yok, kameralarımız çalışmaz’ olur. Yangın helikopteri mutlaka olması gerekir. Ama bunu ille de satın almamıza gerek yok kiralanabilir. Önemli olan buna bütçe ayırıp, birinci gündem haline getirmek gerekir. Türkiye her yıl 25 tane yangın helikopteri kiralıyor.

 “38 bin hektar bulduk, 76 bin hektara çıkarttık”

 Ercan Poyraz, “1974’te Kuzey Kıbrıs’ın devraldığı orman 38 bin hektardı. 45 yılda 76 bin hektara çıktı. Yangınlar çıktı, büyük yangılar da gördük ama çok fazla da ağaçlandırma yapıldı.”

  • YENİDÜZEN: Yeşilada diyoruz gerçekten yeşil bir ada mıyız? Orman varlığımız nedir?
  • Ercan POYRAZ:1974’te Kuzey Kıbrıs’ın devraldığı orman 38 bin hektardı. 45 yılda 76 bin hektara çıktı. Yangınlar çıktı, büyük yangılar da gördük ama çok fazla da ağaçlandırma yapıldı.  Ülke toprağının yüzde 23.1’i neredeyse 4’te birine tekabül eder. Ha yeterli mi? Yeterli değil. Bu yüzde 30 olması gerekir. Ama ne yazık ki bu iklim şartlarında artık bitki yetiştirmek çok zordur. Eskisi gibi sürekli ve düzenli yağış yok.
     
  • YENİDÜZEN: Ülkede sanırım en fazla çam ve selvi fidanı dikiliyor. Ağaçlandırmada çeşitlilik ne kadar önemlidir?
  • Ercan POYRAZ: Ülkemizin topraklarına en dayanıklı türler bunlardır. Ormancılıkta tür değişikliği yoktur.  Örneğin; başka yerden bir ağaç alıp getirin, buraya adapte olmaz. Çünkü bulunduğu bölgedeki toprağa, iklime alışmıştır. Biz buna orijin deriz.  Tepebaşı bölgesini şimdi ağaçlandıracaksınız,  oraya yakın bölgelerden alınan tohumlarla yetişecek olan fidanlar çok daha başarılı olur.
     
  • YENİDÜZEN: Yüzyıllık ağaçlar yandı bunun yanı sıra oradaki birçok ağaç ve canlı yaşam yok oldu. Oraları ne kadar süre sonra iyileştirilebilir?
  • Ercan POYRAZ: Girne dağlarına bakınız. 25 yıl oldu, yoğun bir fidan dikimi oldu ve bugünkü haline geldi. Bugün o bölgeye dikim yapsanız 25 yılda ancak biraz iyileşmiş duruma gelebilecek.

“Yılda 1.5-2 milyon fidan üretip, dikerdik. Ancak şimdi artık arazi de çok kalmadı. Zaten bu iklim koşullarında da fidan dikimi ve yetiştirilmesi çok zordur”

  • YENİDÜZEN: Yapılan master planlarından bahsettiniz. Genelde yapılan master planlarının uygulamaya geçmesi başarılı olamıyor. Sizde durum nedir?
  • Ercan POYRAZ: 20 yıllık planlar yapıldı. Aşama aşama uygulandı. 2032’ye kadar da yapılacak olanlar planlanmıştır. Yılda 1.5-2 milyon fidan üretip, dikerdik. Ancak şimdi artık arazi de çok kalmadı. Zaten bu iklim koşullarında da fidan dikimi, yetiştirilmesi çok zordur. Artık koruma ormancılığına geçmeliyiz. Çünkü son yıllarda bakıyoruz, fidanı dikiyoruz ama başarı oranı yüzde 10-15 civarındadır. Bir ay yağmur yağmazsa o fidan kurur. O yüzden koruma ormancılığına geçiş olması gerekmektedir. Bütün eforunu ağaçlandırmaya harcayacağına ormanlara bakım yaparak, onları iyileştirirsiniz. Bunu yaptığınız zaman hem ormanları korursunuz hem de yetişen bitkiler daha sağlıklı olur.
     
  • YENİDÜZEN: Sensörlü kamera izleme sisteminin çalışmadığı da bir kez daha gündeme geldi. ‘Kullanacak personel yok, kapatıldı’ denildi. Bu sistemi neden idame ettiremedik?
  • Ercan POYRAZ: Kameralar her bölgeye kuruldu, bütün bölgeleri izleme imkanımız vardı. Ama sistemden gelen bir eksiklik vardı. Bugünün koşullarında değerlendirildiğinde çok yanlış yapılmış gibi görülür ama o günün koşulları da oydu. Görüntü aktarımı sürekli sorun verirdi. Bademli köydeki kamera, Akdeniz’e, o Karşıyaka’ya, Karşıyaka Alevkayası’na, Alevkayası Lefkoşa’ya görüntü aktarırdı. IP kamera yoktu. Şimdi yeni sistemde her kamera özgürdür. İstemez görüntüyü, birbirine aktarsın da merkeze gelsin. Görüntüyü direk olarak merkeze ulaştırır.  Eski sistem 3 yıl çalıştı. Bu sistemi kuran firmadan da 3 yıl teknik destek alındı. Ancak daha sonra bu idame ettirilemedi.
     
  • YENİDÜZEN: Personel sıkıntısı da yaşanıyor mu? Her yıl alınan 125 işçi neden dönemsel alınıyor?
  • Ercan POYRAZ: 1976’daki teşkilat yasası ile çalışılıyor. Bugün orman varlığı o günün koşullarının iki katına çıktı. Dolayısıyla personel sayını da o oranda artırmak zorundasın. Teknik araç gereç teçhizat arttı ancak insan gücü yok. Yeterli denetimi yapacak memurun yok. Yıllardır yeni memur alınmaz. 16 yıldır mühendis alınmadıydı.  15 kişilik mühendis kadrosu var ki bugünkü şartlarda 15 bile yetersizdir. Geçen yıla kadar 4 mühendis vardı, 4 kişi daha kadroya alındı da mühendis sayısı 8 oldu. Memurlar eksik, onlar isyan noktasında .  Nasıl ki 1995 yangınında personel sayısını artırdılar, şimdi de eksik personel giderilmelidir. Tabi 3-5 gün sonra gündem değişmezse…
    Nisan ayında alınan orman işçileri de bence sürekli hale getirilmelidir. Bu çalışanlar zaten 8 ay çalışıyor. Geriye kalır 4 ay… Bilinçli çalışan yetiştirmek zorundasınız. Yangına müdahale çok da kolay bir şey değildir. Hem yangınla mücadele edeceksiniz hem can kurtaracaksınız. O yüzden eğitilmiş,  deneyimi olan çalışanlarla devam etmek önemlidir.
Bu haber toplam 2815 defa okunmuştur
İlgili Haberler