Pankartları bırakmak
Sokakta insan varsa, eylem ve isyan, o zaman geleceğe dair umut da var demektir.
Onca çürümeye, yüzsüzlüğe, kirliliğe rağmen...
***
Önemli olan bu isyanı bir hedefe yöneltmektir.
Öfkeyi örgütlemek bir anlamda…
Sonuç almak.
Bu isyanın içerisine güvencesiz, yoksul, dar gelirli insanları, özellikle de asgari ücrete mahkum özel sektör emekçilerini dahil etmek.
Öncelik vermek onların ihtiyaçlarına, hayatı biraz da eşitlik ve adaletle kuşatmak...
***
"Dolapta zıkkımın kökü sokakta isyan var" yaşadığımız dönemin ruh halini en iyi anlatan pankarttı.
Büyüyecek bu isyan!
Dolaptaki erzak eksildikçe büyüyecek.
Eylemler belki karnaval hallerinin ötesine taşınacak o zaman…
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nın açtığı pankart gerçeğimizi özetliyordu:
Biat, işbirlikçilik, TL = Toplumsal Yok Oluş.
Tehlike büyük, tehlike ciddi, tehlike içimizde!
***
"Ultra Zenginlere Servet Vergisi" pankartını her zaman görüyorum, Bağımsızlık Yolu'nun...
Hep aklımda, soracağım…
Neden "zenginlere" değil de "ultra zenginlere" acaba?
Zenginler de versin, çok kazanan çok ödesin vergisini...
Özel koruması yoksa zenginlerin...
"Ultra"nın tarifi ne?
Çok parası olan çok vergi ödesin; evi, arabası, ödeneği arttıkça gerçekten ödesin, üstelik bu vergi, eşitlikle topluma geri dönebilsin, adaletle...
***
Öncelikle vergilerin paylaşımında uzlaşmamız gerekiyor!
Hatta "önceliklerimizi" belirlememiz gerekiyor en önce...
Çünkü toplanan vergiler - hele de dolaylı vergiler - yoksulların hayat kalitesine yansımıyor.
Ne sağlığa, altyapıya, ne de işsizliğe, eğitime...
***
İlk kez bir eylemde sosyal hizmet hakkının böylesine öne çıktığını gördüm.
Özellikle de hasta hakları...
Evrensel Hasta Hakları Derneği, "İhmal ediyorsunuz, ölüyoruz" sözüyle indi meydana...
Alzheimer Derneği, "Saraydan değil yaşlı bakım evlerinden haber ver" yaftasıyla yürüdü.
"Lösemili Çocuklar ve Kanser Hastaları İçin Mazeret Üretmek Ölümdür" pankartını açtı, Kemal Saraçoğlu Vakfı.
Kamusal hizmet hakkına yönelik talep ve seslerin çok daha yükseleceği bir döneme giriyoruz.
Sosyal devlet öne çıkacak, yoksullaşma büyüdükçe...
Ödenen her kuruş verginin karşılığının hizmet ve altyapı olarak geri dönüşü çok daha yüksek sesle sorgulanacak o zaman...
***
Tek merkezden tasarlanmış değil doğaçlama pankartları daha fazla seviyorum.
Bir genç kızın elinde tuttuğu gibi: Öküzün trene baktığı gibi siz da bu ülkeye bakarsınız.
Tren yürümüyor artık…
Raylar kırık dökük...
Makinist de anlamıyor bu işten!
***
Eylem alanından ayrılırken, bir kadının elindeki pankartı almak, TC Lefkoşa Büyükelçiliği önüne bırakmak isterdim: "Külliye değil, evde bakım hizmeti istiyoruz."
Keşke pankartların tümünü oraya bıraksalardı.
Hükümeti de onlar kurdu son dönem, Saray'a papağanı da onlar buldu!