Paralel Görüşler
Aynı şekilde düşündüğünüz insanlar vardır. Siyasi duruşunuz benzerdir, ilgi alanlarınız paralel. Serde de az biraz aktivizm var ya, ille ki bir yerlerde, o toplantıda, bu eylemde bir araya gelmişliğiniz vardır. Tanışıklığınız bundan ibaret dahi olsa, ayaküstü sohbete doyamazsınız bu kişiler ile. Sürekli kullandığınız ‘evet’, ‘bence de’, ‘katılıyorum’ kelimeleri, belli belirsiz onaylar, baş sallamalar, ne mutluluk vericidir ah. Bir ender ortaklık halleridir bunlar, eşsizdir.
Geçenlerde bir resepsiyonda sevgili Mehmet Necdet ile karşılaştık, konunun siyasete gelmesi çok uzun sürmedi. Avrupa Birliği, Avrupa Parlamentosu seçimleri derken, ‘Oy kullanacak mısınız?’ dedim, upuzun bir cevap aldım. Bu haftaki köşemin hepsini hak eden bir cevaptı bu, paylaşmadan edemedim. Buyrun, sözü Jeoloji Mühendisi Dr. Mehmet Necdet’e bırakıyorum.
Kıbrıs Avrupalıların her zaman ilgi odağında olmuştur. Bu ilgiyi Kutsal topraklara düzenlenen Haçlı Seferleri'ne dayandırırsak en azından 1000 yıllık bir geçmişten sözedebiliriz. Modern Zamanlara gelecek olursak; Özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa Birliği bir medeniyet projesi olmuştur.
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşu sonrasında Kıbrıslılar için bilhassa tarımsal ürünler açısından ticari bir alan olmuştur. 1980'lerin sonrasında bizlerin dışında kaldığı ancak Kıbrıs Hükümeti'ni temsil edenler açısından bu Birliğe üye olmak, bir siyasi hedef olmuştur. 2004 Annan Planı sonrasında gelişen süreçler Kıbrıs Türk toplumunun AB ile özellikle Çevre konularında yakın işbirliği içerisinde olmaya başladığı bir döneme karşılık gelmektedir.
Kıbrıslıtürkler'in Kıbrıs vatandaşlığı sayesinde AB vatandaşı olmaları ve bunun bizlere sağladığı avantajlar, AB'nin Kıbrıs Türk toplumu içinde görünür olmasına neden olmuştur.
2014 Avrupa Parlamentosu seçimleri ve bu seçimlerde bazı Kıbrıslıtürk adayların yaşadığı sorunlar hatırlardadır.
BM gözetiminde sürdürülen görüşmeler en son 2017 Crans Montana Konferansı ile yeni bir dönemece ulaşmıştır. Ancak soruna çözüm bulunması yönündeki gayretler neticelenememiştir. Dolayısıyla Kıbrıs Türk toplumunun bu siyasi çıkmazdan kurtulabilmesi açısından arayışlar sözkonusudur.
Sn. Anastasiades'in tutarsız tavırları Güney'deki AKEL tarafından yüksek tonda eleştirilmekte ve bahse konu parti gerek Avrupa'da yükselen ırkçılık dalgasına karşı tavır geliştirmek ve yer aldıkları Sosyalist Grubu'nda daha etkin olabilmek açısından Kıbrıslıtürk bir adayı kendi listelerinden aday göstermiş bulunmaktadırlar.
Gösterilen aday Prof Dr. Niyazi Kızılyürek akademik anlamda son derece başarılı ve adından sözettiren bir bilim insanıdır. Bu konuda oldukça başarılı ürünler vermiş olan saygın bir kişiliktir.
En azından geçmiş görüşmelerde çok tartışılan çapraz oy konusu da ilk kez bu seçimle iki toplumdan nasıl bir reaksiyon göreceğine ilişkin önemli bir deneyim olacaktır. Bu seçimde Kıbrıslıtürk adayın ne ölçüde destek göreceğini anlamamız açısından birinci önemli husustur.
Gelelim ikincisine: Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü yüzünden AB müktesebatının Kuzeyde uygulanamadığı bir gerçektir ve bu yüzden mağdur durumdayız. En azından bu seçilecek adaylar içerisinde, başarılabilirse bir Kıbrıslıtürk'ün olmasının Kıbrıs'ta yaşadığımız günlük sorunlara yönelik bazı çözümlerin üretilmesinde ciddi katkısı olacağını düşünmekteyim.
Bu günlük sorunlara örnekler :
- Cep telefonları
- Geçiş noktalarında detaylı kimlik sorgulama. Kıbrıslırum toplumundan herhangi bir bireye Güney'e geçerken bu yapılmaz.
- Bazı gümrükçülerin anlaşılmaz tutumları, yani keyfi davranışları.
Yaşamı ortak hale getirecek uygulamalar da ayrıca eksik. Örneğin Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası 3 dil öngördüğü halde bazı alanlarda sadece Rumca olan dökümanların servise sürülmesi.
Sonuç olarak : Daha görünür hale gelmemiz gerekiyor. Bu yüzden de Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanmamız gerekiyor. Şu an için de başka çıkış yolu görünmüyor.