1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Paramparça
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Paramparça

A+A-

Başardınız…

Hiç kimseye sormadan, Çocuk Haklarını, pedagojiyi düşünmeden tüzük değişikliği yaptınız ve tüm toplumun altında kalacağı devasa bir çığı oluşturacak kar topunu gözünüzü kırpmadan yuvarladınız.

O kar topu her geçen gün büyüyerek toplumun üzerine doğru geliyor.

Önce İrsen Küçük Ortaokulu, sonra Bekirpaşa Lisesi, yarın kim bilir hangi ortaokul ya da lise; çatışmanın, ayrışmanın, kutuplaşmanın yaşandığı, çocukların ciddi biçimde olumsuz etkilendiği kabul edilemez bir ortam haline gelmiş olacak.

Başardınız…

Ortaöğretimde eğitimi bitirdiniz. Değil sınav yapmak, artık ders yapmak imkansız. Öğrenciye de öğretmene de travma yaşatan okul atmosferleri oluşturmayı başardınız.

Okullar öğrencilerin yaşama alanlarıdır ve öğrenciler okullarını mutluluk ve heyecan veren bir yer olarak görmek isterler. Sınıfa girdiklerinde arkadaşlarının inançlarını kıyafetlerle afişe edilmesini istemezler.

Okul kıyafeti akran baskısını azaltır, öğrenciler kendisi gibi görünen bir başkasını ötekileştirmez.  Okul kıyafeti öğrenciye aidiyet duygusu kazandırır. Öğrenci okulunun bir parçası olduğunu hisseder, bununla gururlanır. Herkesin aynı giyindiği bir ortamda kimin ne giydiğinin, nereden geldiğinin, inancının ne olduğunun önemi olmaz.

Laik, demokratik, bilimsel eğitimi yerle bir ettiniz. Eğitimin temel dayanağı olan pedagojiyi yok saydınız.

Öğrencileri kutuplaştırdınız, ayrıştırdınız, cepheleştirdiniz. Eğitimi paramparça ettiniz.

Sanıların aksine kamu okulları, Bakanlığın ya da yürütmenin değildir. Kamu okulları, öğrencilere, öğretmenlere, topluma ve gelecek nesillere aittir. Bu nedenle okula yönelik yapılacak herhangi bir uygulama ya da değerlendirme bu olguların tamamının katılımının olması gerekliliği vardır. Bu nedenledir ki eğitim, açık bir sistemdir ve eğitimle ilgili bakanlığın başında “milli” lafı vardır.

Disiplin Tüzüğünü günün ihtiyaçlarına göre güncellemek için onlarca gün çalıştırdığınız okul müdürlerinin, teknik kadroların, bürokratların  emeklerine değer verin bari…

Bu tüzüğü geri çekin, günün ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde eğitim bilimi, Çocuk Hakları ve pedagojik ilkelere göre tüm paydaşların yer aldığı demokratik ve tam katılımcı bir anlayışla Kıbrıs Türk Toplumuna yakışın yeni bir “Disiplin Tüzüğü” oluşturun.

Bir kez olsun doğruyu yapın. Çocuklardan yana taraf olun. Siyasi kaygılarınızı değil, eğitim bilimini, Çocuk Haklarını ve pedagojiyi dikkate alın.

egitim-044.jpg


Anlayana Gülmece

Bir Öğretmen, Bir Doktor, Bir Hükümet Yetkilisi

Uğraşa didine Kıbrıs’ta bir uzay mekiği yapılır, uzaya insan gönderilecektir. Ne var ki sadece bir kişi gidebilecek ve tecrübesizlik olduğundan bu ilk yolculuğun çok tehlikeli olacağı aşikardır. Bu nedenle gönüllü bir Astronot adayı bulunmaz ve münhal ilan edilir. Münhal şöyledir: “Marsa gitmek isteyen Astronot aranmaktadır. Üstelik aday olacaklar istedikleri ücreti kendileri belirleyebilir.” Başvurulardan sonra adaylarla mülakat yapılmaya başlanır.

  • İlk aday bir öğretmendir ve şöyle der: “Geleceğimiz için çok önemli olan bu görevi, 1 milyon TL’ye kabul ederim.”
  • İkinci aday bir doktor ve şöyle der: “Sağlıklı yarınlar için çok önemli olan bu görevi 2 milyon TL’ye kabul ederi.”
  • Üçüncü aday bir hükümet yetkilisidir. Mülakatı yapanların kulağına doğru eğilir ve şöyle der: “Vatanım için çok önemli olan bu görevi 3 milyon TL’ye kabul ederim; 1 milyonu bana, 1 milyonu size, 1 milyonu da öğretmene verir onu göndeririz.

Okumuş muydunuz?

İnsanlar huyları ve hayattaki rolleri itibariyle 3’e ayrılırlar;

  • Kendi oturduğu dalı kesenler,
  • Başkasının bindiği dalı kesmekle uğraşanlar,
  • Başkasının dalını kesiyorum zannıyla kendi dalını kesenler.

Refik Halit KARAY

Bu yazı toplam 740 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar