1. YAZARLAR

  2. Mehmet Çağlar

  3. Paranın sahibi kimse memleketin sahibi de odur!
Mehmet Çağlar

Mehmet Çağlar

Paranın sahibi kimse memleketin sahibi de odur!

A+A-

BORÇLA BÜYÜYECEĞİZ DİYE
•••••••••••••••••••••••••••••••

Tekrarın tekrarı...
Her zaman olduğu üzere, ekonomide “kaynakları kısıtlı, arzu ve istekleri kısıtsız” kabul eden paradigma yine çökmüştür.
Dolayısı ile bunun üzerine kurgulanan bütün ekonomik tanımlar ve hesaplar da çökecektir.

"Borca dayalı para sistemi" diyorlar ya!
Büyümek için borç yani...
Bu paradigmanın sorunları çözmesi mümkün değildir! 
Çünkü sorunları üreten kendisidir.

Neden adadaki esnaf, zanaatkâr, memur, işçi, köylü ve tüm toplum canla başla çalışmasına rağmen, sürekli borç içerisinde yüzmektedir?
Neden mazbataların haddi hesabı tutulamamaktadır?
Elbette ki bunların nedeni, ekonomimizin “Borca Dayalı Bankacılık” sistemi üzerine kurulu oluşundandır!

Bakın! 
Güya Merkez Bankasında 16 milyar TL "kaydı" para görülüyor, 
ama bunun 13 milyarı borç!
Likidite sorunu...
Likit yok ama bizler, yani hepimiz, 
3 milyar liranın yanı sıra, 16 milyar lira kaydı paranın da yıllık faizini ödemek zorundayız...
Neden?
Borçla büyüyeceğiz diye!
Hangi borç?
Olmayan paranın borcu!
Bu durum hiçbir zaman da bitmiyor ve bitmeyecektir.
Kısacası, “Kısmi Reserv Bankacılık”
sürekli olarak bilgisayar ekranlarından olmayan "kaydı" para üretecek ve biz bunun faizini gerçek para gibi ödeyeceğiz!

MONOPOL VE OLİGOPOL PİYASALAR
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Hadi diyelim başka bir alternatif üretemedik!
Peki, burada en azından dengeyi ya da mizanı korumak önemli değil mi?
Fiyatı ve paranın miktarını, piyasada var olan mal ve hizmetleri çevirecek şekilde ayarlamak gerekmiyor mu?
Paranın Monopol ve Oligopol piyasalara, “yani parayı tekrardan ve tekrardan satan adamların eline” düşmesine mani olacak yasalar nerede?

2001’dan BUGÜNE NE DEĞİŞTİ?
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

 2001’den bugüne “ne değişti?”nin cevabı, 
KKTC ‘nin şu an içinde bulunduğu durumdur...
“Ne değişmesi gerekirdi?”nin ölçüsü de Dünya’dır.

Yeni düzenlemeleri yapabilecek, 
siyasi projeler ve çözümler üretebilecek donanımlı insanlarımız var mı?
Var...

Peki! Biz, kendi kültürel ve evrensel prensiplerimiz çerçevesinde, 
kendi projelerimizi ürettik mi?
Hayır!

Neden üretemedik? 
Çünkü topluma ”başka alternatif yok” diyen bazı “Ortodoks ekonomistler” öğrenilmiş çaresizliği aşılamıştır...

Her geçen gün Kıbrıslı Türkler bir avuç rantiyeciye gün be gün borçlandırılarak “esir” haline getiriliyor.

Neticede tüm paradigmalar dönüp dolaşır ve gelir para sistemine dayanır. Alternatif bir sistem ya da paradigma ortaya koymak bu yüzden elzemdir…
Çünkü paranın sahibi kimse memleketin sahibi de odur!

 

 

 

Bu yazı toplam 2742 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar