1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Parisinos’ta Kıbrıslıtürkler’in gömülü olduğu kuyu, bir zamanlar dava konusu olmuştu...”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Parisinos’ta Kıbrıslıtürkler’in gömülü olduğu kuyu, bir zamanlar dava konusu olmuştu...”

A+A-

 Okurlarımız bildiklerini paylaşmaya devam ediyor...

Bir Kıbrıslırum okurumuz, şu bilgileri paylaşmak istediğini söyledi:

“Yazılarınızı sürekli okuyorum. Sizinle yıllardır bildiğim ama anlatmadığım bir konuyu paylaşmak istiyorum... Strovulos’un Parisinos bölgesinde, bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in gömülü olduğu bir kuyu, yıllar önce mahkemelerde bir dava konusu olmuştu. Bu kuyunun üzerine bir beriftero inşa edilmişti ve Kıbrıslırum iki kardeş arasında bu beriftero konusunda kavga çıkmıştı. Bunun üzerine mahkemeye başvurmuşlardı. Kardeşlerden birisi, kuyuyu kullanım hakkı olduğunu söylüyor ve bunu talep ediyordu. Mahkeme sürecinde sinirler de gerilmişti. Sonuçta bu kuyuya bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in gömülmüş olduğu bilgisi gelince, yargıç şoke olmuş ve herkesi odasına davet etmişti. Yargıç derhal polis yetkililerini de çağırmış ve kuyuda bazı “kayıplar”ın gömülmüş olduğunu öğrenmişti. Sonuçta kardeşlerden kuyuyu kullanma hakkı isteyene “Zaten yapılan araştırmada kuyuda yeterli su olmadığı ortaya çıkmıştır” gibi birşeyler söylenmiş, kendisine sembolik, küçük bir miktar tazminat verilmişti. Ancak bu Kıbrıslırum bu karardan memnun olmayarak temyize gitmiş ve birazcık daha yüksek bir tazminat almış, konu böylece kapanmıştı. Yıllar sonra Kıbrıslıtürk “kayıplar” için kazı yapılmak üzere orada bulunan beriftero yıktırılmış, kuyu kazılmış ve içinden bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in kalıntıları bulunmuş, bunlar daha sonra yapılan DNA testleri sonucu defnedilmek üzere ailelerine iade edilmişti...”
Bu Kıbrıslırum okurumuza, paylaştığı bu değerli bilgiler için sonsuz teşekkürler.

----------------------------------------------------

***  Bodamya’dan bir portre...

Stavros Karayorgis, ortak futbol takımını hatırlıyor...

Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın birlikte, barış içinde yaşadığı Bodamya köyünden hatıraları derlemekte olan “Potamia Heritage” Vakfı, internet sitesinde Stavros Karayorgis’in anılarını yayımladı. Andrea Nikolau tarafından kaleme alınan yazıda Stavros Karayorgis, Bodamya’nın bir zamanlar Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum gençlerin ortak futbol takımını özlemle anıyor.
Andrea Nikolau’nun yazdığına göre Stavros Karayorgis, 1 Kasım 1925 tarihinde Bodamya’da dünyaya gelmiş, beş kardeşin en küçüğü ve bu kardeşlerden hayatta kalan tek kişiymiş. 25 yaşında evlenmiş, o günlerin geleneklerine göre düğünü dört gün dört gece devam etmiş. İki çocuğu olmuş... 88 yaşında olmasına rağmen Bodamya’daki geçmiş yaşamı çok net hatırlıyor... Genç kuşakların yeni teknolojilerle çok şanslı olduğuna dikkat çeken Karayorgis, “Biz hayvanlarla çalışırdık, makineler bile yoktu, alet edavat yoktu... Hasat zamanı buğdayı orakla biçerdik...” diyor.
Genç yaşta okuldan ayrılarak çalışma hayatına atılan Karayorgis, kabına sığamayan bir gençmiş... Gündoğumundan günbatımına çalışmak yerine sekiz saatlik çalışmayı gündeme getirmiş ve bunu uygulamış. Bununla ilgili olarak “Köylüler hayretler içinde kalmışlardı çünkü saat henüz dörttü ve ikindi vaktiydi. Güneşin batmasına daha çok vakit vardı. Köylülerimizden biri bana gelerek “Neden işçileri serbest bıraktın? Saat daha çok erken!” demişti. Yani sekiz saat çalışma, Bodamya’da büyük bir olay olmuştu...”
O günlerde Kıbrıs’ta hüküm süren büyük yoksulluğu aşmak için Karayorgis hem tarlalarda çalışmış, hem de tarımsal ürünleri pazarlıyormuş. Biraz para biriktirerek bir otobüs satın almış... Bir de çakıl fabrikasına yatırım yapmış fakat 1963’te iki toplumlu çatışmalar çıkınca bu fabrika kapanmışmış. Daha sonra bir miktar inek satın alarak Sütçüler Konseyi ve Hayvancılar Birliği’nin kurucu üyesi olmuş. “Bugünün kuşakları bu yüzden bize çok şey borçludur çünkü biz bu işin öncüleriydik, bu örgütlenme Kıbrıs’ta bugün hala çok başarılıdır ve türünün en iyi örneğidir” diyor.
Bodamya’nın KARTAL/AETOS futbol takımından bahsederken çok duygulanan Karayorgis, Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum futbolcuların birlikte aynı takımda oynamış olduğunu hatırlıyor. Takım o kadar güçlenmiş ki o günlerde bölgedeki diğer takımlara bir “tehdit” oluşturmaya başlamış!
Karayorgis, Bodamya köyünde kurulan müzeyi de destekliyor ve “Böylece genç kuşaklar, geçmiş kuşakların nasıl yaşadığını, ne tür aletler kullandıklarını öğrenebilecekler” diyor.
http://potamiaheritage.com/

Bu yazı toplam 1757 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar