Parmağınızla göğe dokununuz
Şimdi bir sene daha bitiyor, öyle mi?
Ne çabuk!
Daha dün çocuktum, ayaklarımın ucuna yükselir, odadaki lambayı yakmak isterdim, karanlığa karşı...
* * *
Şimdi boyum yetiyor ama bir yere kadar!
Göğe uzanmak istiyorum...
Üzerimize örtmek maviyi...
Hep birlikte özgürleşelim istiyorum...
Olmuyor!
Tutsak gibiyiz yırtık bir coğrafyanın orta yerinde...
Dilsiz sokaklar, öksüz gözler, yarım kalpler içindeyiz...
* * *
Gün be gün geçiyor ömür, an be an...
Ve avuçlarımızın içerisinden akıp giden mevsimli mevsimsiz yağmurlar ve ay ışığı var.
Takvim yaprakları bir “sihir” gibi, bir işaret fişengi...
Üzerimize dökülüyor rengarenk ışıklar...
Işıklar arasında hem çok kalabalık düşlerimiz, hem çok yalnız...
Üflenen bir mum ışığı gibi sönüyor hayatlarımız...
* * *
Teneffüs zili çalmış ve bahçeye koşuyormuşum gibi geliyor, zaman duruyormuş gibi...
Yere bağdaş kurmuşum da sevgilinin omzunda bir şarkı dinlermişim gibi...
Toprak atarmışım gibi en sevdiklerimin mezarına...
Bir hediye paketini açarmışım gibi, zamanın çıkrığıyla göz göze gelerek...
Şairin sözleri gibi, “Benim ilk çocukluğum, ilk hocam, ilk yoldaşım,19 yaşım...”
* * *
Fotoğraflara benziyor takvim yaprakları, "Bu ben miyim" dedirten fotoğraflara...
Yitirdiğimiz insanların anıları kalıyor geride, gülüşleri; içimizde yaşanamamış zamanların pişmanlığı ve anların tarifsiz sevinçleri...
“Biz miyiz bu?”
* * *
Yeni bir sabaha uyanmak mucizedir.
Günle doğar insan, soluk soluğa yeniden başlar.
İllaki bu yolda yürüyeceğiz, yolun sonunu bilmeden ve yeni yollar açarak kendimize...
Ve apansız varacağız, yeni yeni hüzünler ve yeni yeni keyiflerin eşiğine...
* * *
Hani çocukluktan beri birlikte büyüdüğümüz cin masalları vardır ya, sihirli lamba mucizeleri...
"Dile benden ne dilersen" deseydi biri...
Mutlaka sağlık isterdim, en sevdiklerimden başlayarak herkese!
Ve yurduma, sevdama, coğrafyama sınırsız, dikensiz, silahsız bir gelecek...
On yıllarca ve on binlerce hasretin imbiğinden süzülmüş bir barışın kanadına konmak isterdim...
Yoksa ne mal, ne mülk, ne para...
* * *
Sihirli lambalar yok, biliyorsunuz.
O nedenle yükseliniz ayaklarınızın üzerine ve ışığı yakınız...
Karanlığı sevmiyorum...
İllaki ışığa koşunuz...