Parti başkanları AP seçimlerini yorumladı
Cumhuriyet Meclisi’nde temsil edilen siyasi partiler, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 751 üyesinden “Kıbrıs” için ayrılan 6’sının belirlenmesi için Güney Kıbrıs’ta 25 Mayıs Pazar günü yapılacak seçimin, Kıbrıslı Türklerin toplumsal hakları açısından bir yara
Kıbrıslı Türk 5 adayın da yarışacağı AP seçimleri konusunda, TAK muhabirinin sorularını yanıtlayan parti genel başkanları, Kıbrıslı Türklerin kendi seçeceği temsilcilerle AP’de temsiliyetini istediklerini; 25 Mayıs’ta yapılacak seçimin buna hizmet etmeyeceğini kaydetti.
YORGANCIOĞLU: “TOPLUMSAL HAKLARI KORUYAN BİR YAKLAŞIM DEĞİL”
CTP-BG Genel Başkanı, Başbakan Özkan Yorgancıoğlu, bireylerin böyle bir hak kullanmalarının kendi açılarından bir deneme olabileceğini, bunu yadırgamanın da doğru olmayabileceğini, ancak Kıbrıs Türk halkının toplumsal hakları söz konusu olduğunda, Güney’de AP için yapılacak seçimin, Kıbrıs Türk halkının toplumsal haklarını koruyan bir yaklaşım olmadığını söyledi.
Yorgancıoğlu, AP seçimlerinde adaylık ve oy kullanmanın, Kıbrıslı Türkler için daha çok bireysel hak kullanımı biçiminde olacağının gözlemlendiğini belirtti.
“ASLOLAN ERKEN ÇÖZÜM VE KENDİ SEÇECEĞİMİZ MİLLETVEKİLLERİYLE AP’DE TEMSİLİYET”
Başbakan, “Halbuki bizim için aslolan, erken zamanda varılacak bir çözümle, toplumsal haklarının garanti altına alınması ve çözümün öngördüğü koşullarda kendi seçeceği milletvekillerinin AP’de kendisini temsil etmesidir” diye konuştu.
“Dolayısıyla bizim bu seçimde katılımı teşvik etme gibi bir düşüncemiz yoktur” diyen Başbakan Yorgancıoğlu, AP’de gözlemci statüde temsiliyet için verilen mücadelenin, Kıbrıs Türk halkını kendi seçeceği temsilcilerin temsil etmesi bağlamında olduğunu hatırlattı.
Başbakan Özkan Yorgancıoğlu, çözüm sonrasında ise yine Kıbrıs Türk halkının seçeceği insanların, halkı Avrupa’da temsil etmesini istediklerini, doğrusunun da bu olduğunu düşündüklerini vurguladı.
AB yetkililerine, daha aday başvuruları aşamasına gelmeden bunun doğru olmadığını ve iyi sonuçlar vermeyeceğini ifade ettiklerini kaydeden Başbakan Yorgancıoğlu, “Duruşumuz aynı noktadadır. Ama aday olan arkadaşlarımızı kınama düşüncemiz yoktur, bireysel haklarını kullanıyorlar” dedi.
DENKTAŞ: “HİÇ KAALE ALMIYORUM”
DP-UG Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı, Ekonomi, Turizm, Kültür ve Spor Bakanı Serdar Denktaş, “Hiç kaale almıyorum” diyerek başladığı değerlendirmesinde, “Ne kadar dikkate alırsak Rum tarafı bizim için o kadar önemli olduğunu zannedecek. Onun için hiç dikkate almıyorum. Gereksiz bir olaydır şu an için. Eğer AP’ye bizim temsilcimizi seçeceksek, ayrı demokrasimiz içinde bizim kendimizin seçmesi lazım” diye konuştu.
Denktaş, AB yetkilileri ve adaylar tarafından oy kullanma çağrıları yapıldığının hatırlatılması üzerine ise, “Hiç gerek yok” dedi.
ÖZGÜRGÜN: “AZINLIKTIRLAR...”
UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, 2004 referandumundan sonra Kıbrıslı Rumlar AB’ye kabul edilirken, AB’nin “müktesebatın Kuzey’de askıda olacağını” söylediğini hatırlatarak, “Kıbrıs Türk tarafı bunu kesinlikle kabul etmediğini geneliyle ortaya koydu” dedi.
Kıbrıslı Türklerin temsiliyeti konusunda Avrupa Konseyi’nde bir karar alındığını belirten Özgürgün, ilk olarak da kendisi ile şu anda Dışişleri Bakanı olan Özdil Nami’nin Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi (AKPA) toplantısına katıldığını hatırlattı.
Daha sonra ciddi kazanımlar sağlandığını, dönemin Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın AKPA’da konuşma yaptığını kaydeden Hüseyin Özgürgün, “Kıbrıs Türk toplumu” adı altında olsa bile Kıbrıslı Türklerin temsiliyetinin sağlandığını belirtti.
Özgürgün, şimdi benzer bir adımı AP’den beklerken, AP’nin çok farklı ve yanlış bir noktaya gittiğini gördüklerini kaydederek, “Güney Kıbrıs’taki hakim zihniyete destek verircesine Kıbrıslı Türkleri oraya, aslında hiç olmadıkları bir yönetimde sanki varmış gibi göstererek seçme-seçilme hakkı verdi. Bu, bugüne kadarki görüşme sürecine, liderlerin yaptığı Kıbrıs’taki sorunu çözecek, kapsamlı bir anlaşmaya varılmasını zora sokacak; belki Rum tezini ortaya getirecek ve AB’nin ne kadar taraf olduğunu gösteren bir durum yarattı” şeklinde konuştu.
UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs Türk tarafından buna itibar edenler bulunduğunu, oy vermeye gidecekler ve aday olanlar bulunduğunu, ancak bunların ciddi bir azınlık olduklarını düşündüğünü söyledi.
“Kıbrıs Türk tarafının geneli böyle bir noktada olmaz. Kıbrıs Türk tarafının istediği, kapsamlı, kalıcı bir anlaşmadır” diyen Özgürgün, bu anlaşmaya varılması için müzakerelerin yıllardır sürdüğüne işaret etti.
Özgürgün, şöyle devam etti:
“Bunun yolu da müzakere masasıdır. Yani bunu çözmenin yolu; Kıbrıs’ta bir anlaşmaya varıp Kıbrıslı Türklerin ve Rumların eşit temsil edildiği bir devlet yapısı için AP seçimlerine katılmak vardır; bir de hiçbir anlaşma olmadan ben masa dururken masa dışında Kıbrıs Türk halkını sanki Kıbrıs’taki hakim Rum devletinin bir parçası gibi göstermek gibi bir yanlış hareket vardır. Burada tabi ki bunu, Kıbrıs Türk tarafı veya Kıbrıs Türk halkının çok büyük çoğunluğunun reddettiğini biliyoruz. Burada yapılması gereken bu gibi masa dışı çözümler üreterek sanki Kıbrıslı Türkler de temsil ediliyor gibi yanlış algılamalara yol açılmamasıdır.”
Kıbrıs’ta iki halkın birlikte spor ve sanat etkinlikleri yapmasına itirazları olmadığını, ancak bunu çözüm veya çözüme yaklaşılmış gibi göstermenin yanlış olduğunu ifade eden Özgürgün, bu gibi yaklaşımların tam tersi çözümden uzaklaşmayı da getirdiğini belirtti.
“KIBRIS SORUNU TEMELDE YÖNETİM SORUNU”
UBP Genel Başkanı Özgürgün, Kıbrıs sorununun temelde bir yönetim sorunu olduğu görüşünü dile getirerek, “yönetim ve güç paylaşımı”nın birinci derecede önemli bir başlık olduğunu; bugüne kadarki tüm mücadelenin, “Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Türk tarafını yönetemeyeceği” konusunda verildiğini hatırlattı.
Özgürgün, adı ne olursa olsun Kıbrıs Türk halkının eşitliğini içeren bir çözümü kabul ettiklerini belirterek, “Ancak Kıbrıs Türklerini dışarıda bırakarak mevcut devlete yamama ve onları azınlık şeklinde ‘bu devlet içinde haklar veriyoruz’ diyerek, bir çözüme gitmeye çalışmanın ne kadar yanlış olduğunu AB daha anlamamışsa, demek ki Kıbrıs konusunda hiçbir şey öğrenmediler, bilmiyorlar diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, AP seçimlerine katılacak ve oy vereceklerin çok küçük bir azınlık olduğunu yineleyerek, farklı çizgilerdeki siyasi partilerin de Kıbrıs sorununun bu noktasında hemfikir olduğunu söyledi.
ÖZYİĞİT: “AMAÇ HASIL OLMAYACAK”
TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, bireysel değil toplumsal hakların peşinde olduklarını vurgulayarak, AP’nin seçim konusunda yaptığı düzenlemenin Kıbrıs Türk halkının toplumsal hakları açısından yeterli olmadığını söyledi.
Özyiğit, “Annan Planı’na ‘evet’ diyen Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs Cumhuriyeti kimlik kartı ve pasaportu almak gibi bireysel haklardan yararlandığını ama bunun yeterli olmadığını” belirtti.
1960 Anayasası’ndan kaynaklanan ve Annan Planı’nda işaret edilen 2 üyenin Kıbrıslı Türkler tarafından seçilerek AP’ye gönderilmesi arzusunda olduklarını kaydeden Özyiğit, “Yapılacak seçimle bu isteğimiz yerine gelmiyor. En azından Kıbrıslı Türk 5 adaydan 2’sinin seçileceğinin garantisi var mı? Kıbrıs adına seçilecek 6 kişiden 2’sinin Kıbrıslı Türkler olması için pozitif ayrımcılık da yok. Bu durumda amaç hasıl olmayacak” dedi.
TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, bireysel haklarını kullanarak aday olan Kıbrıslı Türklere saygı duyduklarını, adaylıklarının doğal hakları olduğunu ve onlara başardı dilediklerini ifade ederek, “İnşallah verdikleri mücadele başarıya ulaşır da Avrupa Parlamentosu’nda Kıbrıslı Türkler de yer alabilir. Her ne kadar biz bunun çok zayıf ihtimal olduğunu düşünsek de onlara başarılar diliyoruz” diye konuştu.
AP SEÇİMLERİ
Avrupa Birliği üyesi 28 ülkede 22-25 Mayıs’ta yapılacak seçimle AP’nin yeni 751 üyesi belirlenecek. Güney Kıbrıs’taki seçim 25 Mayıs’ta yapılacak.
Rum yönetimi yetkilileri, “2000 yılı ve sonrasında kimlik kartı almış 53 bin civarında Kıbrıslı Türk’ün de oy kullanabileceğini” belirterek, sınır kapılarına yakın merkezlerde kurulacak özel seçim bölgelerine gideceklerin oy verebileceğini duyurmuştu.
AP seçimlerine 5 de Kıbrıslı Türk aday katılıyor. Deniz Birinci ve Alev Tuğberk (Hatice Alev Necdet) “iki toplumdan adaylarla” oluşturulduğu belirtilen “Drasy/Eylem” grubundan; Mehmet Birinci ve Osman Zorba Kıbrıs Sosyalist Parti’den ve Şener Levent de bağımsız aday oldu.
(T.A.K/Özgül Gürkut Mutluyakalı)