1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. "Parti başkanlığını bir kenara bıraktım, bağımsız adayım"
"Parti başkanlığını bir kenara bıraktım, bağımsız adayım"

"Parti başkanlığını bir kenara bıraktım, bağımsız adayım"

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay Nisan 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bağımsız aday olarak katılma kararı aldığını açıkladı.

A+A-

 Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay Nisan 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bağımsız aday olarak katılma kararı aldığını açıkladı. Cumhurbaşkanlığının partiler üstü bir görev yeri olduğuna dikkat çeken Kudret Özersay “Seçildikten sonra değil bu göreve aday olduğum bu andan itibaren parti başkanlığımı bir kenara koyuyorum” diyerek, Parti başkanlığından ayrılmak için gereken adımı attığını da açıkladı. 

“TÜM KESİMLERİN SESİNİ DUYABİLECEK BİR CUMHURBAŞKANI”

Özersay kamuoyuna Cumhurbaşkanı olması durumunda nasıl bir politika izleyeceği konusunda açıklamada bulundu. 
Özersay açıklamasında “KKTC’nin, Kıbrıs adasının ve Doğu Akdeniz bölgesinin bu denli öneminin arttığı, içeride ise toplumsal barışın sağlanmasına ihtiyaç duyulduğu bir ortamda gerek içeride gerekse dış politikada Kıbrıs Türk Halkının iradesini ileri taşıyacak ve egemenliğini koruyacak bir liderlik göstermeye adayım” ifadelerini kullandı. Özersay “Halkın tüm kesimlerinin sesini duyabilen, hassasiyetlerini anlayabilen bir duruşa ihtiyacımız vardır. Toplumun tamamını temsil edebilecek bir liderlik gösterilmesi tam da böyle bir dönemde gereklidir” dedi. 

CUMHURBAŞKANLIĞI VİZYONU

Cumhurbaşkanlığı vizyonunu “Çok-yönlü ve proaktif bir dış politika”; “Çözüm için çözümden önce işbirliği” ve “Önce toplumsal barış” başlıkları altında özetleyen Özersay Cumhurbaşkanlığında bazı konularda uzmanlaşmanın öne çıkacağı yeni bir yapılanmaya gideceğini de vurgulayarak bu yeni yapının ana unsurlarını da kamuoyu ile paylaştı. 
Petrol ve doğal gaz konularıyla İngiltere’nin Brexit sürecine dair temaslarda bulunmak üzere temsilciler görevlendireceğini anlatan Özersay, oluşturulacak olan danışma mekanizmasıyla farklı siyasi görüşten tecrübeli isimlerin tecrübelerinden faydalanacağına da dikkat çekti. 

“EĞİTİMİM, BİRİKİMİM VE TECRÜBEMLE GÖREVE HAZIRIM” 

Özersay açıklamasında “diplomasi ve uluslararası ilişkiler alanında almış olduğum eğitimim, uzun yıllar Kıbrıs Türk Halkını temsil ettiğim müzakere masasındaki birikimim ve iki yıllık Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı tecrübemle bu görevi hakkını vererek yapabileceğime, Kıbrıs Türk Halkının hak ve menfaatlerini koruyabileceğime ve ileriye taşıyabileceğime inanıyorum” dedi. 
Özersay ayrıca önümüzdeki süreçte düzenleyeceği bir basın toplantısıyla bağımsız Cumhurbaşkanı adayı olarak ana hatlarıyla ortaya koyduğu olduğum vizyonunun detaylarını kamuoyu ile paylaşarak basın mensuplarının sorularını cevaplandıracağını da açıkladı. 

“FİKİRLER ÖNE ÇIKSIN, DÜZEYLİ BİR YARIŞ OLSUN”

Açıklamasının sonunda Kudret Özersay “Bu sürecin tüm adayların fikirlerinin ön plana çıkacağı ve düzeyli tartışmaların yapılacağı bir anlayışla yaşanmasını diliyorum. Adayların birbirini kötülediği ya da karaladığı değil, kendi yapabileceklerini halka anlatacağı bir süreç olması gerektiğine inanıyorum ve bu yaklaşımla hareket edeceğim” ifadelerini kullandı.

AÇIKLAMANIN TAM METNİ

Kudret Özersay’ın bağımsız Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda yaptığı yazılı açıklamanın tam metni şöyle:
“Yıllardır kendi kimliğimizle bu topraklarda var olma mücadelesi veren bir halk olarak gerek genel anlamda dünyada gerekse ülkemizin yer aldığı Doğu Akdeniz bölgesinde geleceğimizi doğrudan ilgilendiren çok önemli gelişmeler yaşamaktayız. Bölgede hak ve menfaatlerimiz korunarak barışın ve istikrarın sağlanması için yeni,proaktif ve yaratıcı politikalar gerekmektedir. Benzer şekilde Kıbrıs’ta karşılıklı kabul edilebilir bir çözüm için de aynı şeylerin tekrarına değil, yeni politikalara ihtiyacımız vardır. Uluslararası alanda her platformda sesimizin duyulması, irademizin korunması ve bize yakışan şekilde temsil edilmemiz özellikle böyle bir dönemde son derece önemlidir.
Öte yandan son yıllarda ülkemizde yaşanan gelişmeler, halkı kutuplaştıran ve ayrıştıran yaklaşımlardan ve söylemlerden bir an önce uzaklaşmamız gerektiğini göstermektedir. Bu bağlamda halkın tüm kesimlerinin sesini duyabilen, hassasiyetlerini anlayabilen bir duruşa ihtiyacımız olduğu gün gibi açıktır. Toplumun tamamının sesi olacak bir liderlik gösterilmesi tam da böyle bir dönemde gereklidir.
KKTC’nin, Kıbrıs adasının ve Doğu Akdeniz bölgesinin bu denli öneminin arttığı, içeride ise toplumsal barışın sağlanmasına ihtiyaç duyulduğu bir ortamda gerek içeride gerekse dış politikada Kıbrıs Türk Halkının iradesini ileri taşıyacak ve egemenliğini koruyacak bir liderlik göstermeye adayım.Cumhurbaşkanlığı partiler üstü ve bağımsız olması gereken bir görev yeridir. Siyasi parti başkanlığımı seçilmem durumunda değil en baştan bu göreve aday olurken bir kenara koyuyorum. 2020 KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bağımsız Cumhurbaşkanı adayı olmaya karar verdim.
Diplomasi ve uluslararası ilişkiler alanında almış olduğum eğitim, uzun yıllar Kıbrıs Türk Halkını temsil ettiğim müzakere masasındaki birikimim ve iki yıllık Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı tecrübemle bu görevi hakkını vererek yapabileceğime, Kıbrıs Türk Halkının hak ve menfaatlerini koruyabileceğime ve ileriye taşıyabileceğime inanıyorum. 

 VİZYONUM

Halkın vereceği destekle göreve gelmem durumunda laik ve demokratik bir cumhuriyet olarak KKTC’nin ve Kıbrıs Türk halkının geleceği için ortaya koyacağım temel vizyon ve yeni Cumhurbaşkanlığı yapılanması özetle şu şekildedir.

1)    ÇOK-YÖNLÜ VE PROAKTİF BİR DIŞ POLİTİKA: Kıbrıs sorunu dışında da bir dış politikamız olmalı. İzleyeceğim proaktif dış politika sayesinde Kıbrıs Türk Halkının çözümden önce de dikkate alınan bölgesel bir aktör olmasını sağlamak için çalışacağım. Özellikle Doğu Akdeniz bölgesinde deniz yetki alanları, doğal kaynaklar, savunma ve güvenlik konularında aldığım eğitim ve tecrübemle yeni ve yaratıcı politikaları hayata geçireceğim. Bu bağlamda uluslararası petrol ve gaz şirketleriyle de görüşmeler yapacağım. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer uluslararası örgütlerde, imkân olan her uluslararası platformda Kıbrıs Türk Halkının sesinin duyulmasını sağlayacak bir diplomasi ortaya koyacağım. BREXIT ve benzeri gelişmeleri KKTC için ekonomik ve ticari konularda bir fırsata geçirecek temaslarda bulunacağım. Kapalı Maraş’ın uluslararası hukuk kuralları da dikkate alınarak askeri bölge statüsünün kaldırılması ve açılması yönünde hükümet olarak başlatmış olduğumuz girişimi başarıyla tamamlamak için inisiyatif alıp liderlik göstereceğim. Hayatımız Kıbrıs sorununu çözüm süreçlerinden ibaret değildir, dünyada ve bölgemizde yaşanan gelişmeler çerçevesinde çok yönlü bir dış politikayı bu ve benzeri konularda şekillendireceğim. Gençlerimizin, öğrencilerimizin, sanatçılarımız ve sporcularımızın uluslararası alanda hak ettikleri gibi yer alabilmeleri için destek veren çok-yönlü bir seferberlik başlatacağım. 

Stratejik ortağımız ve müttefikimiz olan Türkiye Cumhuriyeti ile karşılıklı saygıya dayalı bir ilişki geliştirmek için çalışacağım. Türkiye ile ilişkilerimizde kavga etmeden de dik durmanın, iyi ilişkiler kurmanın mümkün olduğuna inanıyorum. Bunu başarmamızı diplomasi ve tarihsel bağlarımız kolaylaştıracaktır.

2)    ÇÖZÜM İÇİN ÇÖZÜMDEN ÖNCE İŞBİRLİĞİ: Kıbrıs’taki pek çok kişi gibi savaşın acılarını tecrübe etmiş olan bir ailenin evladıyım. Kıbrıs’ta karşılıklı kabul edilebilir bir çözümü destekliyorum. Öte yandan Kıbrıs çözüm süreçleri kısır bir döngüye girmiştir ve bugün Kıbrıs’ta fiilen iki devlet vardır. Bu şartlarda Kıbrıs sorunu 50 yıldan uzun süredir olduğu gibi aynı şeylerin tekrar edilmesiyle çözülemez. Kıbrıs Rum tarafının bizimle yönetimi ve zenginliği paylaşmaya hazır olmadığını, iki taraf arasında gerekli olan güvenin mevcut olmadığını artık herkes görebiliyor. Oysa federal ortaklık paylaşmaya dayalı bir ortaklık modelidir. Federasyon için olmazsa olmaz olan, yönetimin ve zenginliğin paylaşılmasıdır. Özetle federasyon kötü bir yönetim modeli değildir ancak Kıbrıs’ın bugünkü şartlarında kurulması mümkün görünmemektedir. Bir süredir kamuoyu ile detaylı şekilde paylaştığım “çözüm için çözümden önce işbirliği” vizyonu Kıbrıs’taki mevcut şartlara çok daha uygun yeni bir yaklaşımdır. Her konuda değil sınırlı sayıda konuda tanıma tanımama tartışmasına takılmadan iki tarafın işbirliği yapması ve bu yolla zamanla gelişecek olan güven üzerine bir ortaklığın, yani işbirliğine dayalı bir ortaklığın kurulması bugünün şartlarında çok daha gerçekçi bir yaklaşımdır. Avrupa Birliği’nin yıllar önce kuruluşunda başladığı nokta sınırlı sayıda konuda, sadece kömür ve çelik konusunda işbirliği modeliydi. Bu, zamanla başka konuları da içerdi ve evrimsel/kademeli bir işbirliği sonucunda bugünkü Avrupa Birliği ortaya çıktı. Bu bölgede işbirliği ile yaratılacak karşılıklı bağımlılık hali bölge barışına ve istikrarına da hizmet edecektir.

3)    ÖNCE TOPLUMSAL BARIŞ:Kıbrıs’ta kalıcı ve yaşayabilir bir çözüm için bizim kendi içimizde de barışı, yani toplumsal barışı sağlamamız gerekir. Bu açıdan Cumhurbaşkanına büyük bir görev düşer. Halkın tüm kesimlerinin sesini duyabilen, hassasiyetlerini anlayabilen bir duruş ortaya koyacağım. Toplumun tamamını temsil edecek bir liderlik göstereceğim. Toplumda zaman içerisinde yerleşmiş bazı ön yargıların ve ötekileştirici yaklaşımların kırılması için inisiyatif alacağım. Öte yandan bazı vatandaşlarımızın etnik kökeni ya da doğum yeri nedeniyle Kıbrıs Rum tarafınca güneye geçişler de dahil olmak üzere farklı bir muameleye tabi tutulması sorununu çözmek için çaba harcayacağım.

4)    CUMHURBAŞKANLIĞINDA YENİ BİR YAPILANMA:Yıllarca Cumhurbaşkanlığı’nda müzakere heyetlerinde çalışmış birisi olarak oradaki gözlemlerim ve son dönemde yaşanan gelişmeleri dikkate alarak aşağıdaki düzenlemeleri yapacağım.

a.    Özel Temsilciler ve Birimler:Olası çözüm sürecini takip edecek Müzakereci’ye ilaveten özellikle doğal gaz konularındaki temasları yürütecek bir özel temsilci ile BREXIT süreci ve Birleşik Krallıkla ilişkileri takip edecek bir özel temsilci atayacağım. Benzer uzmanlaşmayı diğer dış temaslarımız için de ad hoc temelde yapacağım. Cumhurbaşkanlığı kadrosunu deniz hukuku ve deniz yetki alanları konularında uzman isimlerle güçlendireceğim. Yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türkler konusunda da ayrı bir birim oluşturacağım.
b.    Üçlü ve Güçlü Bir Yapı: Bir yandan işinin ehli isimlerden oluşacak olan bir “Müzakere Heyeti”; diğer yandan siyasi görüşlerine bakılmaksızın dış politika ve Kıbrıs meselesinde tecrübesi olan isimlerden oluşacak olan bir “Danışma Kurulu” ve düzenli olarak Halkı bilgilendirme görevi görecek “Halk İstişare Kurulu”. Bu toplantılar ülkenin farklı bölgelerinde düzenli ve Halka açık bilgilendirme şekilde yapılacak. 
c.    İç konularda aktif bir Cumhurbaşkanı:2015 yılında Cumhurbaşkanı’nın iç konulara müdahil olabileceği noktaları ve bu konulardaki yetkilerini Anayasamızdaki maddelere dayalı olarak izah etmiş ve bir vizyon ortaya koymuştum. Bugün de o vizyonum ve düşüncelerim geçerlidir. Göreve gelmem halinde temiz siyaset, yolsuzluklara karşı mücadele ve kamuda vatandaşa daha iyi bir hizmet verilebilmesi için o yetkilerimi kullanacağım. 

Bundan bir süre önce Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusuna karar verirken ülkedeki ve bölgedeki gelişmeleri değerlendireceğimi ama aynı zamanda toplumun da nabzını tutacağımı açıklamıştık. Son aylarda halkın farklı kesimleriyle doğrudan temas ederek çok sayıda vatandaşımızla bire bir görüşmeler yaptım. Adaylık düşüncesini bu gözlemler ışığında Halkın Partisi Parti Meclisi’nde bir dizi toplantıyla değerlendirdik. Ve böyle bir dönemde toplumun tamamını gerçek anlamda temsil edebilecek bir liderliğe ihtiyaç duyulduğundan seçilmeyi beklemeksizin daha adaylık aşamasında parti başkanlığından ayrılmamın daha doğru olacağına karar verdik. Bu çerçevede bugün itibariyle Halkın Partisi Genel Başkanlığı görevimden ayrılmak için gerekli adımı da atmış bulunuyorum. 
Önümüzdeki süreçte düzenleyeceğim bir basın toplantısıyla bağımsız Cumhurbaşkanı adayı olarak yukarıda ana hatlarıyla ortaya koymuş olduğum vizyonumun detaylarını kamuoyu ile paylaşarak basın mensuplarının sorularını cevaplandıracağım. 
Bu sürecin tüm adayların fikirlerinin ön plana çıkacağı ve düzeyli tartışmaların yapılacağı bir anlayışla yaşanmasını diliyorum. Adayların birbirini kötülediği ya da karaladığı değil, kendi yapabileceklerini halka anlatacağı bir süreç olması gerektiğine inanıyorum ve bu yaklaşımla hareket edeceğim.”

Bu haber toplam 4104 defa okunmuştur