1. YAZARLAR

  2. Mehmet Çağlar

  3. PASTAYA DAYALI ÜMMET YARATMANIN ÇİLESİ
Mehmet Çağlar

Mehmet Çağlar

PASTAYA DAYALI ÜMMET YARATMANIN ÇİLESİ

A+A-


NEFSİNİ TANIYAN RABBİNİ TANIR
“Özel alanına çekil,
Politik, kültürel ve ahlâki değerlerini sorgulamadan, sana sunduklarına razı ol!
Mevcut toplumsal yapı ne olursa olsun, onu kabullen ve uyum sağla!
Birer rakamdan ibaret ol!..”
"Hadis-i Şerif"te,
"Nefsini Tanıyan Rabbini Tanır" diye buyurulur...
Yani insanın kendini tanıması, marifetler marifeti !
Bir tarafta yağmalar, ganimetler, kumarhaneler, bet ofisleri, sözde gece kulüpleri olarak lânse edilen genelevler...
Öte taraftan Camiler, Külliyeler, Kuran kursları, İmam Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakülteleri!..
Ne adabı var, ne kuralı var!
Hiçbir değer yükü yok !
Yoksa "Demokrasi ilkesi" mi sayılıyor bu girişimler?
Siz, bu mantıkla, bu kerameti kendinden menkul düzenle, halkla arasında bir "bağ" kurup çağdaş, bilimsel, adil ve demokratik siyaset yapabilir misiniz?
"Aynalar, söyleyin bana ben kimim" diyordu Necip Fazıl, "Çile" şiirinde ...

PASTA BÜYÜYECEKMİŞ!!!
Peki bu düzende kim, kimi, hangi kanalla, neyi ve ne etkiyle kalkındırmaya çalışıyor?
Memlekette bir bütçe açığı var mı?
Evet, vardır...
Ama bu bütçe açığı büyük oranda yapısal sorunların dışa vurumundan başka bir şey değil ...
Kalıcı nitelik kazanmasının nedeni ise,
Vergilendirilmesi gereken mali kapasitenin vergilendirilememesidir...
Artık bunu “sokaktaki adam” bile biliyor!
Vergilendiremeyen iktidarlar, kamu gelir ve gider politikaları aracılığıyla zengin bir sınıf oluşturmuştur...
Zengin sınıf zamanla siyasette ve medyada önemli bir güç oluşturdu...
Ve kendi zenginliğini garanti edecek idarelerin işbaşına getirilmesine katkı koymaya başladı...Neticede Ekonomi politikaları, kamu bütçeleri, sermaye transfer eden programlar haline geldi...
Bu sığ ve manipülatif yapıda,
Altta kalanın canının çıktığı, kuralsız ve ölçüsüz bir açgözlülük inşa edildi...
Ama bu yapıda kalır ve gerek düşünsel gerek yapısal bir dönüşüm ve değişim gerçekleştiremezsek,  Bizlerden geriye kalan da, koca bir "hiç" olur...
Hiç kimse, hiçbir siyasî parti veya kurum da, toplumsal uzlaşmayı sağlayacak kertede güven ve inanırlılık sunamaz ...

SİYASET NÖTÜRDÜR
Su meselesinde olduğu gibi, AKP kendi hedeflerini zaten tayin ediyor...
Artık bizlerin de tüm bu gelişmelere nereden baktığımızı netleştirmemiz gerekiyor!
AKP kendi hedeflerine ulaşma yolunda kendi perspektifinin çizimini, bu bilgilerin tanımını vererek, yeni "paket" ile uygulanması gereken adımlar ile de anlatmaktadır...
Bu "görüşler" izlendiği ve deneyimlendiği kadarı ile bir sosyal uzlaşının peşinde değildir!
Bu görüşler içimizdeki derin yaraları iyileştirmiyor...
Evet, siyaset nötürdür;
Onun belli bir çerçevede kullanılmasıdır sorunlu durumlara yol açan ...
Bunu öğrenmesi gerekenler halâ öğrenemediler mi?
Hayır, gerçekleri diledikleri biçime sokup yarattıkları "yanılsama"dan da hoşnutturlar...
Bence, bütün sorunlarımıza yaklaşırken, bu çerçeve içerisinde yaklaşmanın büyük bir faydası olacaktır.
Sorunun ve çözümün mihrakı ekonomi ve dış politikalardır...
Pastaya dayalı bir "ümmet" yaratmakla sorunlar çözülmez, katlanır...

Bu yazı toplam 2156 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar