Erdinç Gündüz

Erdinç Gündüz

Pazarlık

A+A-


Son günlerde, ‘çözüm’den umutlu olan ‘çözüm yanlıları’  biraz huzursuz. Art arda gelen umut verici açıklamalar sonrasında, mide bulandıranlar da oldu geçtiğimiz günler içinde.  Hem de, Türk kanadından değil Rum kanadından. Sonu neye varacak ? Hiç bilinmez.

***

1959  yılı sonlarında da kafalar son derece karışıktı. Aynı bu günlerdeki gibi.  Çözüm görüşmeleri devam etmekteydi. Buna karşın Kıbrıs’ta, umutsuz olanların sayısı umutlu olanların sayısına göre çok çok daha fazlaydı. Umutsuzluk hat safhaya çıktığı sırada gelmişti anlaşma sağlandığı haberi. Herkes şaşırmıştı. İnanamayanlar, inanmak istemeyenler bile vardı.  Ama haber doğruydu.  Çözüm bulunmuştu. ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ kurulacaktı. Ve kuruldu.
“Vay kurulmaz olsaydı...” diyenler olduğunu duyar gibiyim. Neyse.. Bu apayrı bir konu.
Şimdi de, hiç beklenmedik, tam da umutların yitirilmeye başlandığı bir anda, 59’ların benzeri bir şey yaşanır mı ? Hiç bilinmez. Ama sürprizlere de açık olmak lazım.

***

Çözüm yolunda, aydınlığa kavuşması, kavuşturulması gereken çok önemli konular var. Ama,  gelinen noktada standart vatandaşları en yakından ilgilendiren, en önemli konular,  herhalde ‘toprak’, ‘mülkiyet’  ve ‘garanti’ konuları.
Rumlar, öncesinde neler olduğunu hiç düşünmeden, - hatta hatırlamak bile istemeden- 20 Temmuz 1974 ve sonrasında olanlar üzerine saplanmış kalmış durumda hala. Büyük bir trajedi yaşadılar.  Bu doğru... Türk askeri korkusu ile evlerini terk etmek zorunda kaldılar, göç ettiler v.s. Bunlar da doğru... Ve bu göç sonrasında da ada ikiye bölündü.  Toprakları, evleri de  ellerinden uçtu gitti. Doğru...  Ama neden ?
Kendi açılarından ve de odaklandıkları noktadan bakıldığında nedeni,   Garanti Antlaşması ve bu antlaşmanın Türkiye’ye ve silahlı kuvvetlerine verdiği yetki.   Şimdi, çok büyük bir olasılıkla,  olası yeni bir anlaşmada Türkiye’ye müdahale hakkı veren bir Garanti’ye bu duygularla soğuk bakıyorlar.
Türkler ise,  20 Temmuz 1974 öncesinde  (1963-1974)  yaşananlara saplanıp kalmış durumda.  Aynı şeyleri yeniden yaşamak istemiyorlar. Bunu önleyecek tek ve tek gücün de Türkiye ve onun garantisi olduğuna inanmaktalar. Bu nedenle de ‘Garanti’ konusunda kararlı ve inatçılar...

***

1974’de terk ettikleri topraklarını,  doğal olarak,  hala unutamayan Rumlar, yeni bir anlaşmada “ne koparırsak” havasında.  Özellikle Güzelyurt ve Maraş, en büyük hayalleri ve umutları.
Maraş zaten boş. Viran şehir durumunda olsa da, olduğu gibi kabullenilecek bir yer. Ama Güzelyurt’ta durum daha farklı. Güzelyurt’lu (!) Türkler, 74’den beri sahip çıktıklarını iadeye hazır mıdırlar değil midirler ? Bu konuda soru işaretleri fazlaca.

***

Sözün özü....  Karşılıklı ‘empati’  bugün itibarıyla çok çok büyük önem kazanmış durumda.
Kıbrıslı Türk’ün kendini bir Kıbrıslı Rum’un; Kıbrıslı Rum’un da kendini bir Kıbrıslı Türk’ün yerine koyarak düşünmesi zamanı... “Ben olsaydım ne yapardım ?”, “Ben olsaydım nasıl düşünürdüm ?” gibi soruları tekrar tekrar kendi kendilerine sormak ve cevaplar arayıp bulma zamanı... Geçmişte yapılan hatalarla yaşamak değil,  ama geçmişte yaşananlardan dersler çıkararak arayışlar içinde olmak  zamanı...

=======================================================

Sokağın ağzı

Rum da az değil yani ha.... 1974 Darbesinde ölenler için anıt dikmeye hazırlanıyorlarmış... Hala anlamadılar bütün bunların başlarına gelmesine nedenin, o darbe olduğunu.
74 Darbesi için anıt dikeceklerine 74 savaşında ölenler için anıt dikselerdi ya...
Bir Rum, hem de AB milletvekili Türkler için neler neler söylemiş. Hatta “köpek” bile demiş. Vay senin gördüğün tahsile de, seni yetiştirenlere de, seni milletvekili seçenlere de....Kin ve nefrete bak.... O kendini insan sanıyor galiba ?
Baf çarpışmalarının yıldönümü de geldi geçti... Bu kadar yıl geçti o çarpışmaları da ilk kimin başlattığını hala anlayamadım... Çok farklı farklı anlatılanlar var...
Ne oldu be amma bizim asgari ücret konusu ?
KOP’a iltihak konusu da unutuldu, unutturuldu...
Televizyonlarımız batıyorlarmış ?  Bu şartlarda çok bile yaşadılar...

Not: ‘Sokağın Ağzı’ bakkalda, kasapta, meyhanede, sokakta v.s.,  bizzat duyduklarım ve/veya bana yapılan yorumlar arasından seçilmektedir.

Bu yazı toplam 2385 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar