Pazarlık marjı
Bu seçimi galiba ‘Demokrat Parti’ kazandı da, bize yanlış açıkladılar (!)
***
Serdar Denktaş eğer sandıktan “birinci” parti çıkmazsa “istifa” edecekti, “üçüncü” çıktı, “istifadan vazgeçti” anladık; bu nedenle sonuçları “şişirmeli”, tamam…
Ve hatta “koalisyon pazarlığı”na yüksek perdeden başlamak için biraz “tepeden” bakmalı…
İyi de…
Galiba biraz fazla “abarttı…”
Üstelik de bu “pazarlıkçı” anlayışlar, sanki, “eski”de kaldı.
***
Serdar Denktaş dostumuzun (orkestra arkadaşım, çok da keyifli bir insan, siyasi akrabalığım olmasa da) ilginç bir “siyasi matematiği” var…
Diyor ki, “En fazla beğenilen siyasi lider benim.”
Bu nasıl bir “çıkarım”sa!..
Örneğin Serdar Denktaş, Lefkoşa’daki seçmenden 8 bin 705 oy almış, mührü ve karması içinde!..
Kimse seçmenin elini tutmamış, “Aman Serdar Denktaş’a oy vermeyiniz” diye…
Hepsi bu, 8 bin 705…
Oysa…
Cumhuriyetçi Türk Partisi – Birleşik Güçler’de “en son sıradaki” ismin aldığı oy dahi Serdar Dentaş’ın 4 bin kadar üzerinde…
Özkan Yorgancıoğlu 13 bini aşmış…
Tufan Erhürman neredeyse ikiye katlamış, Serdar Denktaş’ı…
Siber Siber, hem de nasıl katlamış!..
***
Ama nereye bakıyor Serdar Denktaş, “parti içi tercihlere…”
Yani, sadece DP’ye “mühür”le gelenlerin “tik”lerine…
DP’ye ‘mühür’ vuranların dışındaki ‘seçmen’in tercihi, onayı, güveni, beklentisi, mesajı çok da önemli olmuyor böylece…
***
İyi!..
Bir itirazım yok o zaman.
Bence, eğer bir koalisyonda yer alacaksa, “DP’den sorumlu Devlet Bakanlığı” yaratılmalı bu sonuca göre…
DP’lilerle ha bire “kucaklaşmalı” böylece…
***
Diyorum ki, toplumun verdiği mesajı alsanız da, ‘içeriğe’ yoğunlaşsanız artık, programlara, esasa yani ‘köklü reformlara’...
Ne dersiniz?