Peki sen ne yaptın?
Kendi konforlu ve korunaklı alanında otururken, “Siz bizim için mücadele ediniz, biz size akıl verir, eleştiririz” edasında insanlar var.
Her biri çokbilmişlik abidesi!
Hem muhaliflik dersi veriyor, hem siniyorlar.
“Sizden bunu da beklerdim” diyorlar.
Ya da…
“Bunu da yazınız…”
Sonra…
"Bizi karıştırmayınız."
Kimi zaman "siz bizim için mümkünse ölünüz" demeye geliyor iş...
“Siz ölünüz… Biz böyle iyiyiz..."
* * *
Yeni medya düzenini gördünüz mü?
Bir başkasından "isyan" ya da "eleştiri" dilenmeye de gerek yok.
Telefonun karşısına geçiniz, canlı yayın tuşuna dokununuz ve başlayınız anlatmaya...
Yoooooo!
Olmaz...
Çünkü işin bir de “bedel ödemek” boyutu var.
Bu kurulu – iğrenç ve rezil - düzenle bağını kopartmak gibi bir eylem gerekiyor ayrıca…
O bağ kopmuyor, kopamıyor kolayına…
Epeyce insan bu düzen içindeki rollerini asla değiştirmiyor.
Çizilen sınırlar içinde yaşıyor, size “yürüyünüz" diyorlar, "dağları deviriniz bizim için..."
Kendileri maaşlarına, geçimlerine, hayatlarına şükrediyorlar!
Sıklıkla sağa sola burun kıvırıyor, dudak büküyor, göz açıyorlar.
Ayıplayan da...
Beğenmeyen de hep onlar...
Kendi kabuklarında sessizce izleyen de...
* * *
Geçenlerde 51 sayfa bir dava geldi.
Hani bir göz oda içinde onlarca işçi, aç, çaresiz, insanlık ayıbıyla yaşıyordu ya!
Yazmıştık.
Şimdi mahkeme aşamasında yine kendimizle baş başa kalacağımızı biliyoruz.
Birkaç insan hakları savunucusu gelecek yanımıza…
Bir avuç idealist…
Biz...
* * *
"Çok ayıp size bunu da yazmadınız, bunu da konuşmadınız" diyenler.
Ya da akıl verenler hevesle, coşkuyla, iştahla…
Yazdığınız ya da söylediğiniz zaman eğer bir "tehlike" varsa ortada...
Paylaşmıyor...
Ortaklaşmıyor...
Karışmıyorlar…
Bu rezil düzenin ne kadar avantajı varsa peşine düşüyor, paylarını alıyor, sebepleniyor, yerine ve ortamına göre rollerini oynuyor ama dünya aleme de muhaliflik dersi veriyorlar.
Eğer bu haldeysek en fazla da böyleleri yüzündendir!
* * *
Kavgaya koşan ve sözünü sakınmayan, bu rezil düzene başkaldıran ve özgürleşme yolunda sesini yükselterek hesap soranları tenzih ediyorum; düşü düşüme fikri fikrime uzak ya da yakın ayırmadan...
Ama hep “kaçak dövüşenler” var ya!
"Biz böyle iyiyiz" diyenler ama fısıl fısıl da söylenenler...
İşte bu modelleri midem kaldırmıyor artık!
Hiç soruyorlar mı kendi kendilerine acaba, "Peki, bu düzeni değiştirmek için ben ne yaptım?" diye…